6 Ocak 2021 Çarşamba

Defneyaprağı yakmanın 6 faydası Defneyaprağı yemeklerin tadına tat katmasına ek olarak, yüzyıllardan bu yana değerli, şifalı bir bitki olarak kabul edilmiştir. Günümüzde, en çok yemekleri tatlandırmak için kullansak da, bu yaprağın birçok faydası var. Tütsü yakma kelimesine biraz daha aşinayız fakat defneyaprağı yakma konusunda aynı şeyi söyleyemiyoruz. İşte evinizde defneyaprağı yakmanın yararları: 1- Kaygı- endişe durumlarını azaltır Yaprak yakmak yıllarca stres atmak amacıyla kullanılmıştır. Yapraklardaki kimyasındaki lifler yandıkları zaman zihni sakinleştiren bir duman oluşturur ve zihnin sakinleşmesini sağlarlar Bu yüzden defneyaprağı yakmak kişinin kaygı endişe durumlarını azaltır. 2- Enfeksiyonları azaltır

 


Defneyaprağının tıbbi özelliklerinden birisi de enfeksiyonları azaltmasıdır. Defneyaprağı dumanı vücudunuzdaki, özellikle eklemlerinizdeki iltihaplanmayı azaltır. Bu şifa etkisi, defneyapraklarında bulunan ve tamamen doğal anti-inflamatuar bir tedavi olarak işlev gören öjenoldan maddesinden gelir.
3- Bağışıklık sistemini güçlendirir
Defneyaprağı vücut için gerekli olan vitamin ve minerallerle doludur. Bu sebeple, defneyapraklarını yakmak ve sindirmek bağışıklık sisteminizi artırma kapasitesine sahiptir.
4-Diyabetle mücadeleye iyi gelir
Defneyaprağı diyabet hastalarına iyi gelir. Uzmanlar, bu fayda için ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi'nde yayınlanan bir çalışmada kanıtlandığı üzere, en iyi sonuçları almak için günde 1-3 gram defneyaprağı tüketilmesini öneriyorlar.
5- Dikkat seviyesini artırır
Daha önce belirttiğimiz gibi defneyaprağı dumanı sakinleştirici bir etkiye sahi, ancak aynı zamanda dikkat arttırır. Aslında, yakılan defneyaprakları sıklıkla kronik yorgunlukla mücadele etmek için kullanılır.Defneyapraklarındaki pinenler, sineol ve elemisin gibi bazı maddeler yorgunluk hissi ile mücadele eder ve dumanı teneffüs edenlere keyifli bir enerji artışı sağlar.
6- Solunum sistemini açar
Defneyaprakları, tıkalı solunum yolları ve akciğerlere yardımcı olabilecek doğal bir çaredir. Tüm problemlere neden olan kötü mukus ve balgamın ortadan kaldırılmasına yardımcı olur. Yaprakları yakmak yerine, taze olanları sıcak suya atın ve burnunuza çekebileceğiniz buharlı bir su yaratın.
ALINTI

KARBONATIN DİĞER HASTALIKLARDA KULLANIM ŞEKLİ Tansiyonu ve böbrek sorunu mide ülseri olanlar kullanamaz bilginiz olsun

 


Eczaneden veya aktardan aldığınız sodyum bi karbonat 1 tatlı kaşığı 1 su bardağında kaynar suyla eritin sabah akşam aç olarak için kanser de kullanım günde 5 defa ph ölçülerek uygulanır harici tüm hastalıklar için karbonat kullanım tarifi 20 gün kullanın bol bol su için asitli gıdalar yemeyin saygılar şifa Allah tan kul vesile saygılar hepinize
M.ulaş

5 Ocak 2021 Salı

Sadece soruyorum

Sıcak Gelişme

 

🔴 Sıcak Gelişme
🔴 Yunanistan Merkezli Kathimerini : "Yunanistan Avrupa Birliğinden Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Gaz ve Petrol Arama Faaliyetlerinden Vazgeçceğine Dair Güvence Aldı."
▪️"Akdeniz'in Yeni Gücü Yunanistan Oldu"
Mavi Türk 🇹🇷


Bir sıbyanın Allah'ın Kelâmını okuması, Ümmet üzerine gelecek kesinleşmiş bir belânın 40 yıl tehirine sebeptir...

 

Bir sıbyanın Allah'ın Kelâmını okuması, Ümmet üzerine gelecek kesinleşmiş bir belânın 40 yıl tehirine sebeptir...



Peygamber efendimizin mübârek nesli Kerîmeleri ile olmuştur.. Hz. Fatıma (r.anha) annemiz neslinden söz edilirken, Hz. Peygamber (asm)’in diğer kızlarından olan torunlarından söz edilmeme sebebi;


Hz. Peygamber (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle nakledilir..
“Her annenin oğlu için kendilerine mensup olacağı bir asabe (baba tarafından akrabalar)vardır. Fatıma’nın iki oğlu bundan müstesnadır; çünkü ben onların velisi ve asabesiyim (erkek cihetinden akrabası sayılırım)”
(Hakim en- Nisaburi, el- Müstedrek)
..buyurmuş ve neslinin Hz. Fatıma’nın bu iki oğlundan devam edeceğini belirtmiştir..
Cenâb-ı Hakk cümlesinde razı olsun..

EHL-İ SÜNNETE MUHALİF OLMAYI ŞİAR EDİNEN ŞİA ÇIPLAK AYAĞA MESH EDİYOR. Soru: Acaba Hz. Ali (ra) çıplak ayağının üzerine mesh etti mi? Cevap: Bilakis Hz. Ali (ra), "Ayaklarınızı topuklara kadar yıkayınız" diye emir buyurmuştur. (Tefsir-i Kurtubi, c. 6, s. 93) Hz. Ali bir gün halkın arasında hüküm vermekte iken mübarek çocukları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'in abdest ayetinin ayaklarla ilgili cümlelerini mecrur olarak "Ve ercüliküm" ibaresiyle "Ve ercüleküm" okumuş ve şöyle devam etmiş ve "Kelamdan" (varid olanın) önü de sonu da budur" demiştir. Ashabın ulemasından bulunan Abdullah bin Mes'ud ve Abdullah bin Abbas (ra) da, "Ve ercüleküm" okurlardı. (Tefsir-i Kurtubi, c. 6, s. 93) Nezzal bin Sebre, Hz. Ali (ra)'den naklederek demiştir ki: Ali (ra) öğle namazını kıldırdıktan sonra, Küfe meydanında halkın arasına oturmuştu. İkindi vaktine kadar orada kaldı. İkindi olunca bir su küpünün yanınaa vardı. Bir avuç dolusu su alıp onu yüzüne, ellerine, başına ve iki ayağına sürdü, sonra ayağa kalkıp onun artanını ayakta olduğu halde içti, sonra, "Halktan bazı kimseler, ayakta su içmeyi kerih görüyorlar. Resulullah (sav), benim yaptığımı muhakkak yapmıştır" dedi ve şöyle devam etti: "Bu, abdestini bozmayanın abdestidir" dedi. Hazret-i Ali'ye (ra) nisbet edilen ve ayaklar üzerine meshetmekle ilgili bunun dışında bir beyan yoktur. Abdesti olanın eline, yüzüne, başına ve ayaklarına su sürmesi, serinlemek için olmaktadır. (Tefsir-i İbni Kesir, c. 2, s. 26)


İbni Arabi demiştir ki: "Ulema, ayağı yıkamanın vacip olduğu üzerinde ittifak etmiştir. Taberi'den başka bunu reddedeni bilmiyorum." (Tefsir-i Kurtubi, c. 6, s. 91) Bu kelimeyi mecrud olarak "Ve ercüliküm" okuyanlardan bir kısmı "Ayakları mesihten murat, yıkamaktır" demişlerdir. Sahih olan da budur. Zira mesh kelimesi, sıvazlamak ile yıkamak arasında müşterek bulunmaktadır. Bazen yıkamada bazen de meshetmekte kullanıldığı olmuştur. (Tefsir-i Kurtubi, c. 6, s. 92) Peygamber Efendimiz abdestlerinde ayaklarını yıkamış ve "Bu bir abdesttir ki, Allah bundan başkasını kabul etmez" buyurmuştur. (Tefsir-i İbni Ke-sir, c. 2, s. 26; Nimetü'l-İslam; Kitabü't-Taharet, s. 66) Abdullah bin Zübeyr'e (ra), Peygamber Efendimiz(sav)'in nasıl abdest aldığı sorulmuş idi. Bir kap su istedi ve onlara göstermek için Peygamber Efendimiz'in aldığı şekilde abdest aldı: Önce üç defa ellerini yıkadı, sonra üç defa mazmaza ve istinşak yaptı, sonra da üç defa yüzünü yıkadı, sonra dirsekleriyle birlikte üç defa kollarını yıkadı, sonra başını meshetti de ellerini bir defa öne, bir defa da geriye götürdü, sonra topuklarına kadar iki ayağını yıkadı. (Tefsir-i Kurtubi, c. 6, s. 96)
Şayet ayakta farz olan, mesih olsaydı veya mesih caiz bulunsaydı, yıkamayı terk etmek üzerine vaid (korkutucu beyan) vaki olmazdı. Zira meshetmek ayağın her tarafını kaplamak değil, ancak mestin üzerine olduğu gibi, bazı yerlere elin temas etmesidir. (Tefsir-i İbni Kesir, c. 2, s. 27) Bir de Peygamber'in (sav) Buhari ve Müslim'de Abdullah bin Amr ile Ebu Hüreyre'den (ra) rivayet edilen hadis-i şeriflerinde "Abdestinizi ikmal ediniz. (Kuru kalan) ökçelerin vay ateşten haline" buyurmaktadır. Aynı metinle bir hadis-i şerifi Müslim, Hz. Aişe'den (ra) rivayet etmiştir. (Tefsir-i İbni Kesir, c. 2, s. 26) Peygamber (sav), abdest alan bir adamın ayağının üzerinde tırnak kadar bir yerin kuru kaldığını görmüş ve "Kuru kalmış ökçelerin vay haline" buyurmuştu. Hz. Enes (ra) nakletmektedir: Peygamber'e (sav) bir adam gelmiş, orada iken abdest almış ve ayağının üzerinde tırnak kadar bir yeri kuru kalmıştı. Bunu gören Peygamber (sav), "Dön de abdestini güzel al" buyurdu. (Tefsir-i îbni Kesir, c. 2, s. 27) Bu hususta daha fazla bilgi için gerek tefsir gerekse fıkıh kitaplarının geniş bilgi ihtiva edenlerim gözden geçirmeleri tavsiye olunur...Mehmed emre. fetvalar.