24 Temmuz 2019 Çarşamba

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Muhakkak insanlar, dînin hoş görmediği bir ameli gördüklerinde, güçleri yettiği hâlde onu değiştirmezlerse Allâhü Teâlâ’nın onların tamamını azâbı ile cezâlandırması yakındır.” (Müsned-i Ahmed bin Hanbel)

Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Allâhü Teâlâ, (dünyada ve kabirlerinde) gündüzden ancak bir saat kadar kalmış gibi onları diriltip mahşere toplayacaktır. Onlar (dünyadaki gibi) birbirlerini tanıyacaklardır. Allâh’ın huzuruna çıkacaklarını inkâr edip de hidâyet yolunu tutmamış olanlar muhakkak büyük bir hüsrandadır.” (Yûnus Sûresi, âyet 45)

Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir gün iki kabrin yanından geçiyordu. Buyurdular ki;
"Bunlar azab çekiyorlar. Azab görmeleri büyük bir günahtan da değildir. Bunlardan birisi, idrardan sakınmaz, öbürü de koğuculuk (laf taşıyıcılık) ederdi." buyurdular.
Sonra, yaprakları koparılmış taze bir hurma dalı alıp ikiye böldü ve her kabre bunlardan birer parça dikti. Ashâb-ı Kirâm:
"Yâ Resûlallâh! Bunu niçin diktiniz?" diye sordular. Resûl-i ekrem: "Bu ağaçlar kurumayıp taze kaldıkça azablarının hafifleyeceğini ümid ederim." buyurdular.
| Tecrid-i Sarîh
Görüntünün olası içeriği: bitki, ağaç, açık hava ve doğa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder