24 Temmuz 2019 Çarşamba

Talebeliğe talip olmak sıkıntıya talip olmak demekti. Bunu her babayiğit yapamazdı. Bunun için talebelik zordur,

 Yunus Emre kırk yıl odun taşır, sırtı yara olur, bir gün kendi kendine (Bu kadar sene çalıştım, fakat hocamız bana bir derece bile vermedi) der. Bu durum hocasına malum olur. Yunus Emre yine bir gün dağdan odun getirmeye gider. Odunu yükler sırtına, dönüş için koca dağın tepesine çıkar. Burada şehre inmek için dinlenirken, iri yarı genç bir delikanlı yanına gelir. 60 lık ihtiyar olan Yunus Emre'nin odununu alıp tepeden aşağı getirdiği yere yuvarlar. Halbuki Yunus Emre’nin o odunları toplaması birkaç saatini almıştı. Zira eğri odunları almaz, düz odun toplamak için dağ tepe dolaşırdı. Yunus Emre kızar ama sadece “Evladım ben genç olsaydım bu zulmü bana yapamazdın” diye söylenir. Genç delikanlı kerametle hemen şeklini değiştirir, Yunus Emre bakar ki bu genç kendi hocası. Özür dilemeye başlar ama hocası der ki: 
Evet, kırk yıldır odun taşıyorsun, ama benlikten kurtulamadın, ben genç olsaydım dedin, eğer BEN demeseydin seni çok yüksek makamlara eriştirirdik. Tevazuu elden bırakmamalı, benlikten uzak kalmalı ki bir şeye kavuşmalı. Tecrübeli Yunus Emre bir şiirinde der ki:
Tevazu ile gelsin, kimde erlik var ise.
Merdivenden iterler, yüksekten bakar ise.
Kim ki yüksekte gezer, er geç yolundan azar
Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise. 
Aksakallı bir koca, hiç bilmez ki hal nice 
Boşa gitmesin hacca, bir gönül yıkar ise. Talebeliğe talip olmak sıkıntıya talip olmak demekti. Bunu her babayiğit yapamazdı. Bunun için talebelik zordur, odun taşıtırlar, ciğer sattırırlar, zehir tattırırlar, hepsine katlanmak gerekir


-------- İbn-i Abbas- mescidde itikafta iken başka bir zat ki o zat yeni azat olmuş mahzun, sıkıntılı bir şekilde mescide o Sahabe-i Kiram’ın yanına geliyor. İtikaftaki Sahabe-i Kiram: “Hayrola, ne oldu? Seni sıkıntılı görüyorum. Neden kederlisin, üzüntülüsün?” diyor. O da: “Köle idim, yeni azat oldum fakat beni azat eden zata ödeyecek herhangi bir imkanım yok” deyince, Sahabe-i Kiram da o zatın sıkıntısını gidermek için hemen toparlanıp mescidden çıkmak üzere adım atıyor ve “Yürü gidelim” diyor. O zat da: “Ama sen itikaftasın, herhalde unuttun” deyince o Sahabe-i Kiram: “Hayır, unutmadım! Rasülüllah (s.a.v)’den duydum ki bir Müslüman kardeşinin hacetini giderene 10 itikaf sevabı var buyurdu. Ben burada bir itikaf yapıyorum, halbuki 10 itikaf sevabı alacağım” buyuruyor.
Alıntı H.bozkurt.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder