12 Ağustos 2020 Çarşamba

ÇOK YİYEN İBÂDETTEN LEZZET ALAMAZ Zünnûn-i Mısrî Hazretleri: “Midesi yemekle dolu olan kimsede hikmet durmaz” buyurmuştur. İbrahim bin Edhem (k.s.) anlattı: Lübân dağında pek çok evliyâullah ile görüştüm. Hepsi bana dediler ki: “İnsanlara şu dört şeyi nasîhat et: • Çok yiyen ibâdet lezzetini hissedemez. • Çok uyuyan ömrünün bereketini göremez. • Dâima insanları razı etmek için çalışan Rabbi'nin rızasına kavuşamaz. Her iş Allah rızâsı için olmalıdır. • Mâlâyânî ve fuzûlî kelâmı (boş sözü) çok olan dînini koruyamaz. Yani çok konuşanın hatası da çok olur, bilmeden küfre düşürecek bir söz söyleyip -Allah saklasın-dinden bile çıkabilir.” Evliyâdan Sehl-i Tüsterî Hazretleri: “Bu dört şeye riâyet eden bütün hayırlara kavuşur” buyurmuştur. Evliyâdan bazıları “Açlık bizim sermayemizdir” demişlerdir. Yani kalbin kasvetten, katılaşmaktan kurtulması, ibâdetin lezzeti ve ledünnî ilim hep oruçla ve sabırla elde edilir, demektir. Lâkin burada kasdedilen az yemek, vücudu zayıflatan ve ibâdetten âciz bırakan açlık değildir. Zira insanın vücudu onun bineğidir, ona yumuşak davranmak gerektir. (Hâdimî, Eyyühe’l-Veled Şerhi)

 “EN HAYIRLI ŞİFÂ KUR’ÂN’DIR”

Faydası Kur'ân-ı Kerîm'den daha büyük ve şifâsı daha çok bir kitap semâdan indirilmedi. Kur'ân-ı Kerîm, hastalıklara devâ, kalblere cilâdır. Allâme Fahruddîn-i Râzî merhûm “Biz de Kur'ân'dan peyderpey öylesini indiririz ki mü'minler için şifâ ve rahmettir...” meâlindeki İsrâ sûresinin 82. âyet-i celîlesinin tefsirinde der ki:

Kur'ân-ı Kerîm'de, fâsid (bozuk) îtikadlar, kötü ahlâklar gibi ruh hastalıklarına şifâ vardır. Kur'ân-ı Kerîm'i okuyan bunlardan şifâ bulur. Lâkin ihlâsla, kalb huzuruyla, madde ve manasıyla Allâhü Teâlâ'ya yönelerek okumalı, haram yememeli, günahlara dalmamalı, kalbi gafletle perdelenmiş, örtülmüş olmamalıdır. Nitekim hadîs-i şerîfte:

“Allâhü Teâlâ gâfil ve kendisinden başka şeyle meşgûl olan kalbden yapılan duâyı kabul etmez” buyurulmuştur. Şartlara riâyet edilerek okunan Kur'ân-ı Kerîm, doktorların tedaviden âciz kaldıkları her türlü hastalığı dahi iyileştirir. Hadîs-i şerîfte: “En hayırlı şifâ Kur’ân’dır” ve “Kur'ân ile şifâ aramayana Allah şifâ vermez” buyurulmuştur.

İmâm Kuşeyrî'nin oğlu çok şiddetli hastalığa yakalandı. İmâm, bu üzüntü içinde iken rüyasında Peygamber Efendimizi (s.a.v.) gördü. Oğlunun hastalığını ona arz etti. Peygamberimiz: “Niçin şifâ âyetlerine mürâcaat etmiyorsun?” buyurdu.

Hâsılı, Kur'ân-ı Mübin; maddî, mânevî, bedenî ve kalbî hastalıklara şifâdır. Nitekim: “Kur’an devâdır.” hadîs-i şerîfi de bunu bildirmektedir. (Fezâil-i Şehr-i Ramazân, Üchûrî)

DİN BÜYÜKLERİNE HİZMETİN MÜKÂFÂTI

Ferîdüddîn Attâr (k.s.):

“Din büyüklerine hizmet eden kimse, âhirette necât bulduğunda başka dost ve ahbaplarına da şefâat eder. Cennette de derecesi diğerlerinden yüksek olur.” demiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder