“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
18 Kasım 2020 Çarşamba
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Şâyet âdemoğluna altınla dolu bir vadi verilse ona ikincisini de katmak ister. Altın dolu iki vadisi olsa bir üçüncüsünü de ister. Âdemoğlunun karnını topraktan başkası dolduramaz ve Allâhü Teâlâ, tevbe edenin tevbesini kabul eder.” Hakîkaten insanlar, tabiatları icabı mala pek düşkündür, hazinelere mâlik olsalar yine artmasını ister dururlar. Güzel ahlâka sahip olmayanlar, hırs ve tamahkârlık içinde yaşarlar, dünya varlığı uğrunda en mukaddes şeyleri feda etmekten çekinmezler. Servet ve mevki hırsıyla, ne kadar gâfilâne hareket edenlere tesadüf olunmaktadır. Kişi biraz da âkıbetini düşünmelidir, âhiret mesûliyetini göz önüne almalıdır. Bir insan, eğer servet sâhibi bulunursa bunun şükrünü îfâya çalışmalı, servetini gayr-ı meşru sûrette sarf etmekten sakınmalıdır. Hakîkî bir mümin, kendi nefsinin heveslerine, yanlış ilhamlarına tâbi olmaz, nâil olduğu bir nimeti suistimal etmez, her hususta Allâhü Teâlâ’nın ve Resûl-i Ekrem’in emirlerine, nehiylerine tâbi olur. Selâmetini, saâdetini bu yolda görür. Velev ki bu uğurda bazı maddî mahrumiyetlere, fedakârlıklara katlanması lâzım gelsin. İnsanlar âdî, fânî bir gâyeye kavuşmak için ne kadar çalışıyorlar, ne kadar fedakârlıklarda bulunuyorlar. Ya en ulvî, ebedî bir gayeye nâiliyet için fedakârlıklarda bulunmaları icâb etmez mi? İnsan biraz da âkıbetini düşünmeli, âhiret mesuliyetini göz önüne almalı; fânî bir varlık uğrunda ebedî bir varlığı fedâ edecek kadar cehâlet (ve gaflet) eseri göstermemelidir. Dâimâ uyanık bulunup tevbe ve istiğfar etmelidir. Hak Teâlâ Hazretleri, yapılacak tevbeleri kabul buyurur. Bundan bir an evvel istifâdeye çalışmalıdır. Sonra pişmanlık fayda vermez. Cenâb-ı Hak, zenginliği her kuluna vermemiştir. İnsanların çoğu, derece derece fakirlik ve zarûret içinde bulunmakta, bir kısmı orta halde geçinmekte, çok azı zenginliğe nâil olabilmektedir. Bunun sır ve hikmetini müfessirler, “…Onların, o dünya hayatındaki maîşetlerini aralarında biz taksim ettik ve bir kısmını diğerinin derecelerle üstüne çıkardık ki bazısı bazısını tutsun, çalıştırsın. Rabb’inin rahmeti ise onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır.” meâlindeki Zuhruf Sûresi’nin 32. âyet-i kerîmesini îzah ederken pek güzel açıklamışlardır. Servet harcanırken ya hayra ya da kötülüğe sebep olur. Servetini hayra kullanan kişi, kendini bahtiyar bilmelidir. Zîrâ bu kişi hem dünyada şeref ve itibar sahibi olur hem de âhirette yüksek rütbelere ulaşır. Cömertlik gibi, iyilik yapmak gibi zenginliğe lâyık olan fazîletler her zengine nasip olmaz. Zîrâ zenginliğin muhafazası ve daha çok zengin olmak için hırsla yapılan çalışmalar arasında, cömertlik ve iyilik işlemek gibi fazîletli hayırları yapmak pek güçtür. Bu güçlükten dolayı zenginlerin çoğu, bu fazîletleri benimseyip yerine getirmek tarafını tutamayıp hırs, tamah, biriktirmek ve yığıp toplamak belâsına uğrarlar. Hatta giderek topladıklarını da yiyemeyip, bir fakir gibi vakit geçirmeye başlarlar. Bütün bunlardan başka, serveti arttıkça insaf, merhamet, iffet ve belki dîne hizmet gibi şeyler de o nisbette eksileceğinden böyle kişilerin sonu rezîl ve rüsva olmaya kadar varır. BEYİT: Kâse-i leb-rîz fağfûr olsa da virmez sadâ Servet efzâyiş bulunca ağniyâ hıssetlenür. (Râgıp Paşa) (Kese ağzına kadar dolu olunca fağfur (porselen) olsa da ses vermez. Servet arttıkça zengin cimrileşir.) Fazilet takvimi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder