“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
26 Mayıs 2019 Pazar
H.Ş : Âlim ve talebe bir köye uğradıkları zaman Allah-ü Tealâ o köyün kabristanından kırk gün azâbı kaldırır.
ALLÂME TEFTÂZÂNÎ (Rahmetullâhi aleyh)
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا مِنْ أَحَدٍ أَفْضَلُ مَنْزِلَةً مِنْ إِمَامٍ إِنْ قَالَ صَدَقَ، وَإِنْ حَكَمَ عَدَلَ، وَإِنِ اسْتَرْحَمَ رَحِمَ. (كنز)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر ." قونوشديغى زمان دوغرى سويلين ، حكم ورديكى زمان عادل اولان و ( كندسندن ) مرحمت إستديكى زمان مرحمتلى اولان إداره جيلردن ( قيامت كونى ) دها مرحمت لى اولان إداره جيلردن ( قيامت كونى ) دها اؤستون دره جه ده كمسه يوقدر ."
Resûlullâh Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Konuştuğu zaman doğru söyleyen, hüküm verdiği zaman âdil olan ve (kendisinden) merhamet istendiği zaman merhametli olan idâreciden (kıyâmet günü) daha üstün derecede kimse yoktur.”
(Kenzü’l-Ummâl)
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 23 Rebîulâhir 1439 Fazilet Takvimi
ALLÂME TEFTÂZÂNÎ (Rahmetullâhi aleyh)
İsmi, Mesûd bin Kâdî Ömer Sa’düddîn Teftâzânî’dir. Sarf, nahiv, meânî, beyân, akâid ile usûl-i fıkıh, mantık ve sâir bir çok ilimde âlim idi.
Hicrî 712/M. 1312 senesinde Horasan’ın Nesâ vilâyetinin Teftâzân kasabasında doğdu. Moğol istîlâsı sebebiyle yüksek âlimi kalmayan, İslâmî müesseselerin sönmeye yüz tuttuğu bir devirde yetişen Allâme Teftâzânî (rah.), yüzlerce âlim yetiştirmiştir. Onunla İslâm âlimleri iki devreye ayrılmış; Teftâzânî’den evvelki âlimlere “Mütekaddimûn” sonraki âlimlere “Müteahhirûn” denilmiştir.
Hicrî 793/M. 1391 senesinde Semerkand’da vefât etti. Vasiyeti üzerine na’şı Serahs’e nakledilip orada defnolundu. Vefâtına Seyyid-i Şerîf Cürcânî (rah.): “Tayyebellâhü Serâhü” (Allah onun kabrini güzel kılsın) cümlesini tarih düşürmüştür ki hicrî 793 tarihini gösterir. Rahmetullâhi aleyh.
Allâme Teftâzânî (rah.), Ehl-i Sünnet i’tikâdını anlatan Şerhu’l-Akâidi’n-Nesefiyye kitâbında şöyle buyurmuştur:
Dirilerin ölüler için duâlarında ve sadakalarında onlar için menfaat vardır. Bu hususta Resûlullah Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) nice sahîh hadîs-i şerîfleri ve Ashâb-ı Kirâm’dan tevâtür yoluyla nakiller vardır. Eğer fayda olmasaydı, cenâze namazı kılmanın da bir manası olmazdı.
Sa’d bin Ubâde (radıyallâhü anh), Resûlullah Efendimize: “Yâ Resûlallâh! Annem vefât etti. Onun için hangi sadaka daha faziletlidir?” diye sordu da Resûlullah (s.a.v.) ‘su’ buyurdular. O da bir kuyu kazdı ve ‘Bu Sa’d’ın annesi içindir.’ dedi.
Yine Resûl-i Ekrem Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Duâ belâları def eder, sadaka da Allâhü Teâlâ’nın gazabını söndürür.” ve “Muhakkak âlim ve talebe bir beldeye uğradıklarında Allâhü Teâlâ o belde kabristanından azâbı kırk gün kaldırır.” buyurmuşlardır.
Kitaplarından bazıları: Şerhu’l-Akâidi’n-Nesefiyye, Şerhu’l-Adud, Şerhu’t-Telhîs el-Mutavvel, Muhtasaru’l-Meâni, et-Telvîh fî Şerhi’t-Tevzîh, el-Mekâsıd ve Şerhi, Şerh-i Şemsiye, Şerh-i Tasrîfi Zencânî, el-İrşâd, Tehzîbü’l-Mantık ve’l-Kelâm, Hâşiyetü’l-Keşşâf.
Hicrî 712/M. 1312 senesinde Horasan’ın Nesâ vilâyetinin Teftâzân kasabasında doğdu. Moğol istîlâsı sebebiyle yüksek âlimi kalmayan, İslâmî müesseselerin sönmeye yüz tuttuğu bir devirde yetişen Allâme Teftâzânî (rah.), yüzlerce âlim yetiştirmiştir. Onunla İslâm âlimleri iki devreye ayrılmış; Teftâzânî’den evvelki âlimlere “Mütekaddimûn” sonraki âlimlere “Müteahhirûn” denilmiştir.
Hicrî 793/M. 1391 senesinde Semerkand’da vefât etti. Vasiyeti üzerine na’şı Serahs’e nakledilip orada defnolundu. Vefâtına Seyyid-i Şerîf Cürcânî (rah.): “Tayyebellâhü Serâhü” (Allah onun kabrini güzel kılsın) cümlesini tarih düşürmüştür ki hicrî 793 tarihini gösterir. Rahmetullâhi aleyh.
Allâme Teftâzânî (rah.), Ehl-i Sünnet i’tikâdını anlatan Şerhu’l-Akâidi’n-Nesefiyye kitâbında şöyle buyurmuştur:
Dirilerin ölüler için duâlarında ve sadakalarında onlar için menfaat vardır. Bu hususta Resûlullah Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) nice sahîh hadîs-i şerîfleri ve Ashâb-ı Kirâm’dan tevâtür yoluyla nakiller vardır. Eğer fayda olmasaydı, cenâze namazı kılmanın da bir manası olmazdı.
Sa’d bin Ubâde (radıyallâhü anh), Resûlullah Efendimize: “Yâ Resûlallâh! Annem vefât etti. Onun için hangi sadaka daha faziletlidir?” diye sordu da Resûlullah (s.a.v.) ‘su’ buyurdular. O da bir kuyu kazdı ve ‘Bu Sa’d’ın annesi içindir.’ dedi.
Yine Resûl-i Ekrem Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Duâ belâları def eder, sadaka da Allâhü Teâlâ’nın gazabını söndürür.” ve “Muhakkak âlim ve talebe bir beldeye uğradıklarında Allâhü Teâlâ o belde kabristanından azâbı kırk gün kaldırır.” buyurmuşlardır.
Kitaplarından bazıları: Şerhu’l-Akâidi’n-Nesefiyye, Şerhu’l-Adud, Şerhu’t-Telhîs el-Mutavvel, Muhtasaru’l-Meâni, et-Telvîh fî Şerhi’t-Tevzîh, el-Mekâsıd ve Şerhi, Şerh-i Şemsiye, Şerh-i Tasrîfi Zencânî, el-İrşâd, Tehzîbü’l-Mantık ve’l-Kelâm, Hâşiyetü’l-Keşşâf.
Hicrî: 23 Rebîulâhir 1439 Fazilet Takvimi
24 Mayıs 2019 Cuma
23 Mayıs 2019 Perşembe
Mars’ta hayat var!
Birinci Kat Semâ Keşfedilecek Herkes İman Edecek Ama…
A.B.D.’nin çok büyük masraflarla Ay’a gitmeye hazırlandığı sıralarda keşif sahibi bir veli (k.s.) İstanbul’da Topçular Camiinde kürsüye çıkıp insanlığa sesleniyordu: A.B.D. Ay’a gitmeye hazırlanıyor. Fakat bu masraflara yazık. Bu gayret Mars için olsa çok isabetli olurdu… Çünkü Ay’da hayat yok. Ay kupkuru.Fakat Mars’ta hayat var!… Orada insanlar var…Su var…Orada Hz.Kur’an aynen var!?…Hz.Muhammed (s.a.v.) oradakilerin de peygamberi…Yani; orada Ümmet-i Muhammed var…Hatta orada varisi Resullerin evlatları var…Ve yine orada İslamiyet’e sarılma bizden çok fazla. Orada Kur’an ahkamı hakim…Ve nihayet o insanlar Hz.Kur’an’a sarıldıklarından dolayı teknolojik olarak bizden çok öndeler!… Size bir haber daha vereyim;Bu iki insanlık buluşmadan Kıyamet kopmayacak…Fakat;Dünya insanları Marslılarla buluştuklarında Hz.Kur’an’ın orada da aynen var olduğunu görünce İslam’ı inkar mümkün olmayacak…Fakat bu iman (İman-ı yeis) ve (Suri İman) olacak…Yani; vakit çok geç olmuş olacak.” Birinci Kat Semâ Keşfedilecek Herkes İman Edecek Ama… Kafirler birinci kat… semayı keşfettikleri zaman orada Vahy’in indiği yeri ve ayet-i kerimelerde haber verilen bazı emareleri görürler. Dünyaya gelip gördükleri o hakikatleri bütün insanlara haber verdiklerinde herkes “La ilahe illallah” diyerek imana gelir. Lakin hiç birinin imanı kabul olmaz. Çünkü imanın şartı gayba iman etmektir.(gayb gözle görülemeyen akılla anlaşılamayan duyu organları ile hissedilemeyen şeylerdir.)..Bu dünyaya en uzak yıldız ne kadar mesafede ise oradan birinci kat semaya da o kadar mesafe vardır. Fenciler henüz birinci kat semayı keşfedemediler. Ne zaman bu Türkiye’nin büyüklüğü kadar ayna yaparlarsa belki o zaman birinci kat semayı öğrenebilirler. Batıl bir görüş olan “sonsuz uzay boşluğu” iddialarının ne kadar yanlış olduğunu gözleri ile görürler. (kuddise sirruhu)Allah onun sırrını mukaddes etsin demektir)...
Tevâtür, kelime olarak ağızdan ağıza yayılma, kuvvetli ve yaygın haber demektir. Mütevâtir haber de, yalan üzerine ittifakı düşünülemeyen bir topluluğun verdiği haberdir. (Ömeru’n-Nesefî, Metnü Akâid,
"KUR’ÂN–I KERİM
Fıkıh usûlüne dâir ilimler ıstılâhında, “Kitap” adıyla da anılan Kur’ân-ı Kerim’in târifi şöyledir:
Fıkıh usûlüne dâir ilimler ıstılâhında, “Kitap” adıyla da anılan Kur’ân-ı Kerim’in târifi şöyledir:
“Allah Teâlâ’dan Hz. Muhammed’e (s.a.v.) Arapça olarak indirilmiş, ondan bize tevâtür(1) yoluyla nakledilmiş, Mushaflar’da yazılı, okunması ile ibâdet edilen, beşerin benzerini getirmekten âciz kaldığı, Fâtiha sûresi ile başlayıp Nâs sûresi ile sona eren nazm-ı İlâhî’dir.”
Aslında Kur’ân-ı Mecîd’in târife bile ihtiyacı yoktur. Zira Kur’an denilince ne kastedildiğini hemen herkes bilir. Ancak Usûl-i fıkıh âlimleri; namazda neyin okunmasının câiz olup olmadığı, hüküm istinbâtında (ortaya koymakta) neyin kaynak sayılıp sayılmayacağı, neyi inkâr edenin küfre girip girmeyeceği belli olsun diye, “Kitâb”ın târifi üzerinde hassâsiyetle durmuşlardır." alıntı
(1) Tevâtür, kelime olarak ağızdan ağıza yayılma, kuvvetli ve yaygın haber demektir. Mütevâtir haber de, yalan üzerine ittifakı düşünülemeyen bir topluluğun verdiği haberdir. (Ömeru’n-Nesefî, Metnü Akâid,
(1) Tevâtür, kelime olarak ağızdan ağıza yayılma, kuvvetli ve yaygın haber demektir. Mütevâtir haber de, yalan üzerine ittifakı düşünülemeyen bir topluluğun verdiği haberdir. (Ömeru’n-Nesefî, Metnü Akâid,
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)