https://vimeo.com/tomorhoca
Diğer adları: Develangır, Gaba, Gömeç, Kazankarası.Küçük yapraklı Ebegümeci, çit ve yol kenarlarında, duvar diplerinde ve molozlarda yetişir. Her şart altında, yakınında insan yerleşimi vardır. Kırk yılda bir ona bomboş bir yerde rastlarsanız, bir zamanlar orada bir ev olduğundan emin olabilirsiniz.
İri yapraklı Ebegümeci (Malva grandifolia) ve diğer türleri sıklıkla sebze ve çiçek bahçelerinde bulunur. Her iki cinsin de yaprak, çiçek ve sapları tanen ve zamk içerir. Küçük yapraklı Ebegümeci biraz yere yayılan ve köküne doğru odunsulaşan bir sapa sahiptir. Uzun dalları, yuvarlak tırtıklı yaprakları ve küçük koyu mordan açık pembeye değişen çiçekleri vardır. Yuvarlak meyvesine Avrupa'da "peynircik" denir. Çoğu köylü çocuk bu "peynircik"leri yemiş ve onlarla oynamıştır. Yaprak, sap ve çiçekleri Nisan'dan Eylül ayına kadar toplanır. Kurutulurken zamklı hâli kaybolduğu için mümkün mertebe tazesini kullanmalıdır. Ama kurusu da şifalıdır.
Ebegümeci çayı, en çok gastrit, mesane, bağırsak, mide ve ağız mukozası rahatsızlıklarında, hatta mide ve bağırsaklardaki yaralara de faydalıdır. Yaprakları sıcak arpa çorbası üzerine maydanoz gibi konulur. Önce arpa pişirilir ve soğuyunca Ebegümeci yaprakları eklenir.
Akciğerlerde balgam toplanması durumunda, bronşit, öksürük ve ses kısıklıklarında, gırtlak ve bademcik iltihabında ve hatta ağız kuruluğunda başarı ile kullanılır. Bitkinin yapışkan hâlini koruyabilmek için geceden soğuk suya yatırılmalıdır. Gün içinde ılıtılarak iki veya üç fincan yudum yudum içilmelidir. Akciğer anfizeminde (hele nefes darlığı varsa) çok fayda verir. Bu hâllerde en az üç fincan içilmeli, geceden kalan yapraklar sıkılıp ısıtılmalı ve de bronş ve akciğerlerin üstüne ılık yakı yapılmalıdır.
Çok ender rastlanan göz pınarı kuruması hastalığında, göz pansumanı hastaya büyük fayda sağlar.
Kaşınmaya ve yanmaya yol açan yüz alerjilerinde ılık Ebegümeci ile yıkamalıdır. Ebegümeci haricen yaralarda ve çıbanlarda, çatlaklardan veya flebitten kaynaklanan el ve ayak şişlerinde de kullanılır.
El ve ayak banyoları yapılır.
Bu banyolardan çok başarı sağladım. Ayak kemiğindeki bir çatlak nedeniyle aşırı yüklenen ayak şiştiğinde, Ebegümeci banyoları özellikle tavsiye edilir.
Civarımızda oturan bir kadın, birkaç yıl önce ayak bilek kemiğini kırmış ve kaynamanın ardından çektiği güçlükler dolayısıyla tekrar hastaneye yatmıştı. Çıkışında ona rastladım; bütün bacağı dizine kadar şişmiş bir hâldeydi. Elindeki baston ile zar zor adım atıyordu. Ona hemen taze Ebegümeci topladım ve banyolara başladık. Altı gün sonra elinden bastonu bırakmış bir hâlde yürüyebiliyordu. Kısa bir süre sonra da tüm şişler inerek, bacak ve ayak eski hâline geldi. Aynı hâl bir başka tanıdığın başına gelmiş; sağ elinin bileğini kırmış, fakat doktor bakımına rağmen bir türlü düzelmemişti. Hangi ev kadını sağ elini kullanmadan durabilir ki ? Elini ne de olsa kullanıyormuş; acı, şişkinlik ve zonklama kadını perişan etmiş. Onunla tanışınca, Ebegümecini tavsiye ettim. Bu vakada da, hemen iyileşme görüldü.
Yaşlılarda görülen açık ayak yaraları, şişkinlikleri aslında hiç görülmeyebilir. Taze Sinir Otu yaprakları ve Ebegümeci ile yapılan banyolar burada da işe yarar. Sinir Otu yaprakları iyice yıkanır ve hâlâ ıslakken açık yaranın üstüne konulmalıdır. Yara, isterse 10-15 veya daha eski bir yara olsun, hemen bir gecede kapanır ve bir daha açılmaz. Böyle açık yaralardan mustaripseniz, taze Sinir Otu yaprakları tavsiyeme kulak asm. Yaraların nasıl çabuk kapanacağını görünce şaşıracaksınız. Bu satırları okurken de "Bayan Treben, bu sefer aşırıya kaçtınız!" demeyin. Size sadece kendi tecrübelerimden derlediklerimi aktarıyorum.
Şimdi size kulağa mucize gibi gelen ama gerçek bir olay anlatayım. Bu küçük bitkinin tıbbî özelliklerinin neler başardığını görmek çok şaşırtıcıdır. Bir gün, Linz'de bir lokantada kendi başıma yemek yerken bir kadıncağız yanıma oturarak benimle konuşmaya başladı. Bir tanıdığının hasta kocası için neler yapabileceğimi sordu. Adamcağız sesini kaybetmişti. Arada sırada hastaneye gidip tedavi görüyordu. Doktorlar ise kadının, acaba kocam gırtlak kanseri mi, sorusunu tam olarak cevaplayamıyorlardı. "Ümidinizi yitirmeyin." dedim. "Şifalı bitkileri deneyin. Elimizde pek eğerli olan Ebegümeci var ve gırtlak enfeksiyonlarına yardım eder. Gün boyu çay ile gargara yapsın, çayın dibine çöken kısmı ise arpa unu ile karıştırarak gece sıcak pansuman yapsın." Bir perşembe günü idi. Dost olduk ve adreslerimizi birbirimize verdik. Altı gün sonraki çarşamba günü hanımdan telefon aldım. "Kocam, görünür ve hissedilir bir şekilde iyiliğe doğru gidiyor. Dediğiniz her şeyi yapıyoruz. Viyana'da doktorluk yapan bir kızım var. Ona, babasını hastahaneden çıkartacağımı ve şifalı bitkileri deneyeceğimi söyledim, 'Sizi rahatlatacaksa yapın anneciğim.' dedi. Hastane doktorumuz da ilke olarak şifalı bitkilere karşı olmadığını söyleyince, kocamı hastaneden çıkardım; gargara yaptı ve çaydan kalanlarla sıcak pansuman yaptım. Birkaç gün önce kocamın sesi açıldı." Bir hafta sonra ikinci telefon geldi: "Kocam iyileşti. O kadar umutlu ki, öğretmenliğe yeniden başlayacak. Hastane doktoruna tüm bu olanları anlattığımda, 'Bu hanım altın madalyayı hak ediyor!' dedi."
Bizim şifalı Ebegümeci bu sefer sadece gırtlak iltihabını değil, gırtlak kanserini de yok etmişti. Bu gibi ağır hâllerde, (1/4 litre suya bir dolu tatlı kaşığı) günde iki buçuk litre Ebegümeci çayı hazırlamak gereklidir: Ebegümeci geceden soğuk suya konur, sabah ısıtılır ve sıcak suyla yıkanan termosa konur. Gün boyu, dört fincan yudum yudum içilir ve kalanı ile gargara yapılır. Bazı hastalarda boğaz, ağız ve burun kuruluğu olur ve bu da sinirlilik yapar. Bu gibi hâllerde günde birkaç kere Ebegümeci çayı ile gargara yapıp, çalkalamak lâzımdır.
Bizim zamanımızda Ebegümeci çiftlik evlerinin hemen yanında yetişirdi, artık yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Evlerden nemi ve kiri uzak tutmak ve dışarıya hoş bir görüntü vermek için, evin çevresine beton bir kaldırım dökülüyor. Bu da Ebegümecinin bildiği yerde büyümesini önlüyor. Böyle böyle, insanoğlunun bu büyük yardımcısı gözden kayboluyor.
KULLANIM
Çay: Sadece soğuk demleme! 1/4 litre su için bir tatlı kaşığı dolusu bitki geceden soğuk suya bırakılır ve sabah ısıtılır.
El ve Ayak Banyoları: İki avuç dolusu ot geceden beş litre soğuk suya bırakılır, ertesi sabah el ve ayağın dayanabileceği kadar ısıtılır. Yirmi dakika kadar banyo yapılır. Su, ısıtmak şartı ile iki kere daha kullanılabilir.
Yakı: Soğuk çaydan artan bitkiler az su ile ısıtılır ve arpa unu ile bir bulamaç hazırlanır ve de tülbent içine yerleştirilerek sıcak iken uygulanır.
Diğer adları: Koz, Yandak.Büyük bir ağaç olan Ceviz, Mayıs ayında daha yaprakları gelişmeden çiçek açmaya başlar. Taze yapraklar Haziran'da toplanır. Yeşil, olgunlaşmamış meyveleri Haziran ortasında içine tırnak batırılabilecekken, yeşil kabukları kahverengiye dönüşmeden önce ve olgun meyveler ise Eylül'de toplanır.
Ceviz yapraklarından yapılan çay kanı temizler ve bağırsak bozuklukları için etkin bir şifadır, kabızlık ve iştahsızlığa da birebirdir. Sarılık ve şeker hastalığında çok kullanılırlar.
Ceviz yapraklarının haşlanarak elde edilen özlü suyu banyo suyuna eklenirse, sıraca, raşitizm, yenirce (diş veya kemik çürümesi) ve kemik şişmelerine fayda sağlar; el ve ayak tırnaklarındaki iltihapları iyileştirir. Ceviz yaprakları suyu ile hastalıklı bölgeler yıkandığında, saçlardaki konak ve uyuzda kısa sürede iyileşme kaydedilir.
Bu özlü suyla zenginleştirilen banyo ve yıkanma suları, ergenlik sivilceleri, cerahatli çıbanlar, ayak teri ve kadınlardaki "beyaz" akıntılar için kullanılır. Aft, gırtlak, diş etleri ve boğaz hastalıklarında gargara olarak çok faydalıdır.
Banyo suyuna eklenen daha güçlü bir yaprak özü suyu, soğuk ve rutubetten el ve ayaklarda oluşan kızarık ve şişler, yani mayasıl için kullanılır. Ayrıca saç derisine sık sık yedirildiği takdirde, saç dökülmesine ve bitlenmeye de iyi gelir. Taze yaprakları, böcekleri savuşturmak için de kullanılır.
Haziran ortasında toplanan yeşil cevizlerin (topluiğne rahatlıkla batabilecek kadar yumuşakken) daha kabukları sertleşmeden güzel bir şurup yapılır; bu şurup mideyi, karaciğeri ve kanı temizler. Mide zafiyetini ve bağırsak tembelliğini giderir.
KULLANIM
Çay: Bir tatlı kaşığı dolusu ince ince doğranmış Ceviz yaprağı
üstüne 1/4 litre kaynar su dökülür, kısa süre demlenir.
Banyolar: Tam banyo için 100 gr yaprak, yıkamalar için her bir 1/4 litre kaynar su için bir dolu tatlı kaşığı doğranmış Ceviz yaprağı kullanılır (bkz. "Banyo" hk. genel bilgiler)
Aslanpençesi, orman ve yol kenarlarında, nemli çayırlarda, yüksek yerdeki dağlık arazilerde, bayırlarda yetişir. Bitkinin yarım daireyi andıran yedi veya dokuz dilimden meydana gelmiş yaprakları, uzun olmayan sağlam bir sap üzerinde bulunur. Sarılı, yeşilli çiçekleri Nisan'dan Haziran ayma kadar açar ve sıklıkla sonraları da görülür. Aslanpençesi'nin yaprakları bazen yerde yatar gibi durur ve sabah ortasında inci gibi parlayan çiğ tanesi görülür. Bin metrenin üzerindeki yüksekliklerde ise gümüş renkli Aslanpençesi (Alchemilla alpine) taşlık ve hatta kireçli kayalıklarda da yetişir; halk arasında bu bitkiye Gümüş Yeleli Aslanpençesi de denir. Her ikisi de, çiçeklenme zamanında bütün olarak toplanır. Sonraları ise sadece yaprakları toplanır ve tavan arasında kurumaya bırakılır. Bitkinin en çok kadınlara faydası vardır. Eski çağlardan beri Hz. Meryem ile ilişkilendirilir.
Aybaşı rahatsızlıkları, "beyaz" lar, menopoz dönemindeki kesilme zorlukları gibi tüm kadın hastalıklarına faydalıdır ama Civanperçemi ile beraber kullanılırsa, buluğ çağında aybaşlarının düzenli olmasını sağlar. Genç kızların, doktor müdahalesine rağmen düzelmeyen bitme, gecikme ve devamsızlık rahatsızlıklarını da (aynı ölçüde karıştırılmış) Civanperçemi ve Aslanpençesi çayı ile düzeltebilirsiniz. Aslanpençesi'nin etkisi sıkıştırıcıdır ve hızlı iyileşme sağlar; aynı zamanda iyi bir kalp kuvvetlendiricisidir ve idrar söktürür. Cerahatli, ateşli yaralar ve ihmal edilmiş berelerde kullanılır. Diş çektirdikten sonra Aslanpençesi çayı ile sık sık ağzınızı çalkalarsanız, yaranız birinci gününde kapanır. Eklem ve kas zafiyetini, kansızlığı düzeltir.
Aslanpençesi, düşük ve erken doğum yapmaya meyilli kadınlarda rahimi ve cenini güçlendirir, doğum zedelenmelerinde en büyük yardımcıdır. Bu rahatsızlıklardan mustarip kadınlar üçüncü aydan itibaren Aslanpençesi çayı içmelidirler. Her türlü kadın hastalığını iyileştirir ve Çobançantası ile birlikte kullanılırsa, kasık çatlağı, fıtık ve rahim düşüklüğüne bile çok faydalıdır. Bu son saydığım rahatsızlıklar için günde dört fincan Aslanpençesi çayı içilir. Bitki, mümkün olduğu kadar taze toplanıp hazırlanmalı ve gün boyunca yudum yudum içilmelidir. Ayrıca, hasta yerler de Çobançantası hülasası ile ovulmalıdır (Çobançantası için "kullanım"a bkz,); rahim düşüklüğünde gene Çobançantası hülasası kullanılır, bu defa aşağıdan yukarıya doğru ovalamalı ve ek olarak haftada üç kez Civanperçemi (100 gr) ile yarım banyo yapılmalıdır. Banyo suyu dökülmeden iki defa daha kullanılır, ancak ısıtılmalıdır.
Atalarımız bu bitkiyi yaralar için kullanırlar, fıtık ve sarayı bu bitki ile içten ve dıştan tedavi ederlerdi. Çok eski bir şifalı bitki kitabı şöyle yazıyor: "İster ihtiyar ister genç bir kişi, neresi kırılsa iki avuç dolusu Aslanpençesi'ni, bir yumurta katılaşana kadar kaynatsın ve içsin." Bugün halk hekimliğinde bu bitki yine eski yerini bulmuştur. İsviçreli rahip Kuenzle bu bitkinin yararlarını şöyle vurgular: "Kadınlar bu bitkiyi vaktinde ve devamlı kullanmış olsalardı, ameliyatların üçte ikisi gereksiz olurdu çünki bu bitki kasık bölgesindeki enfeksiyonu, ateşi, yanmayı, cerahat toplanması, ülserleri ve fıtığı iyileştirir." diyor. Her lohusa kadın bu çaydan çokça içmelidir; bu çayı biliyor olsalardı bazı çocukların hâlâ bir annesi, bazı dul erkeklerin hâlâ bir karısı olabilirdi. Aslanpençesi, ufalanıp ezilerek üstten sürüldüğünde yaraları, böcek sokmalarını ve kesikleri de iyileştirir. İyi beslendiği hâlde bir türlü kasları güçlenmeyen çocuklar bu çayı devamlı içerlerse, adaleleri toplanıp sertleşir.
Yüksek dağlarda yetişen Aslanpençesi'nin yapraklarının altı gümüş gibi parlar. Bu cins, şişmanlığa karşı çok faydalıdır. Günde iki veya üç fincan içilmelidir. Uykusuzluğa da faydalıdır; şeker hastaları bundan sık sık içerlerse çok yararlanırlar. Zayıf çocukların banyolarına gümüş yeleli cinsten bulup 200 gr koyarsanız, kısa zamanda gözle görülür bir şekilde sağlık kazanırlar. ("Banyo" hk. genel bilgilere bkz.)
Aslanpençesi, Çobançantası ile birlikte kullanıldığında (Çobançantası maddesinde hepsi anlatılmıştır) kas yetmezliği ve kaslarla ilgili şifa bulmayan tüm hastalıkları geçirir. Multiple sklerozda da bu bitkiden faydalanılır.
Burgenland (Avusturya) sakinleri bana, Aslanpençesi çayı içirip, dışarıdan kalp bölgesini yıkamak suretiyle kalp kası rahatsızlıklarında belirgin bir rahatlama sağladıklarını anlattılar.
Çay: 1/4 litre kaynar su, bir dolu tatlı kaşığı ot üstüne dökülür ve
kısa süre demlenir.
Pansuman: Taze otları biraz yıkanır, tahta üzerinde oklava ile ezilir ve rahatsız olan bölgeye uygulanır.
Banyo: Tam banyo için 200 gr kuru ot veya iki üç avuç dolusu taze bitki, geceden bir kova soğuk suya bastırılır ve ertesi sabah ısıtılarak banyo suyunun içine dökülür, (bkz. "Banyo" hk. genel bilgiler).
Halk dilinde: Ormansarımsağı, CadısoğanıHer ilkbahar bize, yeni ümitler ve sıcaklık getirir. Neşeyi hissederiz ve düşüncelerimiz kanat takmış gibi olur; kuşların ötüşmelerine, ilk gördüğümüz yeşilliklere sevinir ve Tanrı'nın lütuflarına, hediyelerine şükrederiz. Tüm bu muhteşem yenilik karşısında bizler de sistemimizi temizlemeli ve atık maddelerden arınmalıyız.
Ayısarımsağı'nın Mayıs Çiçeği'nin yapraklarına benzeyen yaprakları ince uzun bir sap içinden çıkar; bu sap, beyaz, içi dışı görünen şeffaf kabuklarla sarılmıştır. Açık yeşil renkli düz sap üzerindeki beyaz çiçek tomarı ile 30 cm kadar yükselir. Humuslu çayırlarda, gölgeli, nemli dağ ormanlarında yetişir. Bitkinin sert sarımsak kokusu, kendi göze görünmeden önce uzaklardan duyulur ve kokusu, Otlak Safranı (Colchicum au-tumnale) ve Mayıs Çiçeği'nden ayırt edilmesini sağlar.
Baharın başlangıcıyla birlikte birçok nemli koruluğun zemini Ayısarımsağının taze yeşil yapraklarıyla bir halı gibi kaplanır. Nisan, Mayıs aylarında ortaya çıkar ve Haziran'da çiçek açar. Ayısarımsağının güçlü tıbbî özellikleri vardır ve ayıların kış uykusundan uyandıktan sonra, sistemlerini temizlemek için bu sarımsağı yediği söylenir. Bildiğimiz sarımsağa göre daha kuvvetli şifası vardır. Dolayısıyla bedensel sistemin arındırılmasında kullanılan ilkbahar sağlık kürleri için birebirdir ve kronikleşmiş deri hastalıklarına fayda verir.
Yaprakları kurutulduğunda tıbbî özelliklerini kaybettiklerinden, bahar temizliği ve atıklardan arınma tedavisi boyunca taze olarak kullanılır. Ufak ufak kesilerek, tereyağı sürülmüş ekmeğin üstüne serpilir, pişirmeden ince ince doğranarak çorbalara, salatalara ve maydanoz kullanılan her yere maydanoz yerine konur. Yapraklardan ıspanak gibi yemek yapılabilir. Çok miktarda kullanıldığında acımsı bir tadı olduğundan, ıspanak yemeği gibi hazırlanacağı zaman Isırgan Otu yaprakları ile pişirilmelidir.
Genç yapraklar çiçek açmadan önce Nisan, Mayıs aylarında; soğanları ise yaz sonu veya sonbaharda toplanır. Ayısarımsağı soğanı aynı sarımsak gibi kullanılabilir. Midesi hassas olan kişiler, yaprak ve soğanı ufak ufak doğrayıp üzerine sıcak süt döküp, birkaç saat durduktan sonra bu sütü yudum yudum içmelidirler.
Ayısarımsağı'nın kuvvetinden yıl boyunca faydalanabilmek için bir öz hazırlanır ("kullanım" talimatlarına bkz.). Günde 10-12 damla suya damlatılarak içilir. Bu damlalar hafızayı güçlendirir ve bilhassa eklem kireçlenmelerine yararlıdır.
Mide ve bağırsak sistemi üzerinde çok tesirlidir. Gaz sancısı ve hatta kolik ile ilişkili olan akut ve kronik ishallerde ve de bağırsak tembelliğinden kaynaklanan kabızlık vakalarında son derece yardımcı olur. Ayısarımsağı yenildikten bir süre sonra tenya ve çeşitli kurtları düşürür. Yaşlı insanlarda veya aşırı yemek yiyenlerde, tembel ve aşırı dolu bağırsaklardan dolayı görülen rahatsızlıkların hepsini geçirir. Mide rahatsızlıklarından kaynaklanan uykusuzluk ve kalple ilgili şikâyetlere, kireçlenme veya yüksek tansiyondan ileri gelen rahatsızlıklara, baş dönmesi, baş bölgesinde tazyik hissine ve anksiyete'ye iyi gelir. Basınç yavaş yavaş azalır. Ayısarımsağı şarabı ("kullanım" a bkz.) devamlı balgam ve nefes darlığından şikâyet eden yaşlılar için harika bir şifadır. Gene en çok yaşlıların şikâyeti olan akciğerde su toplamasına da çok iyi gelir. Taze kullanılan yapraklar, böbrek ve mesaneyi temizler ve idrar akışını artırır. Kapanmayan yaralara taze yaprakların suyu sürülürse yara hızla kapanır. Hatta kalp damarı hastalıklarına bile faydalıdır.
Ayısarımsağı, bilhassa kronikleşmiş deri hastalıklarını iyi eden en iyi kan temizleyicidir. İsviçreli şifacı Kuenzle, Ayısarımsağı'nı şöyle över: "Bütün vücudu temizler, inatçı atık maddelerden arındırır, sağlam ve sağlıklı bir kan meydana getirir ve de zehirli, kötü maddeleri yok eder. Herpes ve egzaması geçmeyen, devamlı hasta olan uçuk benizli, romatizmalı ve sıracalı (skrofulose) kişiler için Ayısarımsağı altın değerindedir. Dünya üstündeki hiçbir bitki mideyi, bağırsakları ve kanı temizlemekte bu denli etkili değildir. Gençler bir çardakta açan güller gibi açıverecek ve güneşte açılan çam kozalakları gibi boy vereceklerdir." Kuenzle yıl boyunca hasta ve kızarıklıklar, herpes, sıraca ve soluk, benizle dolanan, sanki mezara girmiş de tavuklarca eşelenip çıkarılmış gibi dolanan insanların Tanrı'nın bu harikulâde hediyesi ile uzun uzun tedavi edildikten sonra tamamen sağlıklı hâle gelen aileleri tanıdığını da ekler.
KULLANIM
Baharat: Taze yapraklar maydanoz veya taze soğan gibi doğranarak ekmekle yenebilir, çorbaya katılabilir, salata yapılabilir veya tüm et yemekleri soslarında kullanılabilir.
Öz: Ufak kesilmiş yaprak ve soğanlar bir şişenin boğazına kadar sıkıştırmadan doldurulur ve %38 - %40 alkolden oluşan kanyak veya diğer tahıldan üretilme alkollü içecekle doldurulur, 14 gün güneşte veya 20°lik sıcak odada bekletilir. Günde 10 ilâ 15 damla, biraz su ile içilir.
Şarap: Bir avuç dolusu ince ince kesilmiş yaprak 1 /4 litre beyaz şarabın içinde kısa süre kaynatılır. Bal veya şurup ile tatlandırılır, yudum yudum içilir.
Bu bitki orman kenarlarında, su çukurlarında ve ağaçları kesilmiş ormanlıklarda yetişir. Sapı seksen santime kadar ulaşır ve tepesinde, birçok dal budak hâlinde sarı, yıldız şeklinde çiçekler çıkarır. Çiçekler, Haziran ayından Kasım ayma kadar toplanır ve bağırsak kanamaları ve hastalıklarında kullanılır. Ayrıca, en faydalı olduğu taraf böbrek hastalıklarıdır.
Altınbaşak'ın çiçek ve yapraklarının serinletici etkisi olduğundan ve su sökücü olduğundan tüm böbrek ve mesane rahatsızlıklarına iyi gelir. Şifalı bitki doktoru rahip Kuenzle yazılarında, 45 yaşlarında ağır böbrek rahatsızlığı olan bir erkeğin, gittikçe kötüleşen durumda tek böbreğini aldıklarını yazıyor. Ancak, ikinci böbrek de hastalanıp doğru dürüst çalışmamaya başlıyor. Bu adamı, on dört gün yaptığı Altınbaşak çay kürü kurtarıyor. Altınbaşak, Yoğurt Otu ve Sarı Ballıbaba bitkilerinden aynı miktarda karıştırarak bir çay karışımı hazırlıyor ve gün boyu, yudum yudum on beş dakikada bir içmek şartıyla dört fincanı bitiriyor. On dört gün içinde de iyileşiveriyor.
Altınbaşak, Yoğurt Otu ve Sarı veya Beyaz Ballıbaba karışımı, diyaliz makinesine bağlanmayı gerektiren böbrek sirozu ve böbrek yetmezliği gibi vakalarda bilhassa çok etkilidir. Böyle durumlarda, sözünü ettiğim bu bitkileri kullanarak yardım edebilmiştim: Bir gün, 52 yaşlarında ve böbrek sirozundan mustarip bir bey beni görmeye geldi. Birinci kattaki evime nefes nefese gelerek, kendisini bir koltuğa attı ve derdini anlattı. Yıllardan beri, böbreği büzülmüştü ve vazifesini çok zorlukla yapabiliyordu. Birkaç hafta içerisinde içtiği, günde üç fincan çay onu rahatlatmıştı. Sadece taze bitkileri kullandı. Üçüncü haftadan sonra tüm şikâyetlerinden kurtuldu.
Tüm duygularımız böbrekler aracılığıyla işler. Her çeşit duygusal şok, bir yakınımızın ölümü veya felâketli bir acıdan en çok etkilenen böbrektir. Altınbaşak da, özellikle insanların duygu hayatına en iyi biçimde tesir eden bir bitkidir. Dolayısıyla, herhangi bir sebeple hayal kırıklığı ve duygusal stres yaşayan insanlar, vakit geçirmeden Altınbaşak çayı içmelidirler.
Ağır üzüntü hâllerinde bu çayın teskin edici özelliği, sanki insanı okşayan, şefkatli bir elin etkisi gibi hissedilir. Altınbaşak'ı dalının üstünde görmek bile insana şifa tesiri yapar. Bize böylesine rahatlık veren bir bitkinin çevremizde yetişmesinden dolayı Tanrı'ya ne kadar şükretsek az.
KULLANIM
Çay: 1/4 litre kaynar su bir dolu tatlı kaşığı Altınbaşak üstüne dökülür ve kısa süre demlendirilir. - Karışım için de yine bir dolu tatlı kaşığı kullanılır ve yukarıdaki gibi hazırlanır.
Zencefil, Kur’an-ı Kerim’de cennet nimeti olarak zikredilir:“Onlara orada, karışımı zencefil olan kadehten içirilir.”
Ebu Said el-Hudrî’den rivayetle: “Rum kralı Resulullah'a(sav) bir küp zencefil hediye etti. Ondan ashabından herkese bir parça yedirdi, bir parça da bana yedirdi.”
Zencefilin Faydaları
• Zencefil, soğuk mizaca sahip olan ciğere ve mideye faydalıdır.
• iki dirhem ağırlığında zencefil, şekerle birlikte sıcak su ile alınırsa, salyamsı yapışkan salgıları inceltir.
• Mayhoş zencefil, cimaya tahrik eder ve meniyi artırır, ciğeri ve mideyi ısıtır. Yemeğin lezzetli olmasına yardımcı olur. Bedene galip olan balgamı kurutur. Ezberleme gücünü artırır. Ağız kokusunu giderir. Katı, soğuk yiyeceklerin zararlarını giderir.
Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Ne doğuya ve ne batıya mensub olmayan mübarek bir zeytin ağacı(nın yağı)ndan yakılır. Oyle ki, neredeyse ateş değmese de yağı ışık verir. Işığı parıl, parıldır.”
Peygamber(sav) şöyle buyurmuştur: “Zeytinyağını katık ediniz ve onunla yağlanınız; zira zeytinyağı mübarek bir ağaçtandır.”
Hz. Peygamber’den(sav) yapılan benzer bir rivayet ise şöyledir: “Zeytinyağı yiyiniz ve onunla yağlanınız; zira zeytinyağı mübarek bir ağaçtandır. ”
Zeytinyağı zeytine göre değişir. En kalitelisi ve en iyisi olgun zeytinden elde edilendir. Olmamış zeytinden elde edilen yağda soğukluk ve kuruluk vardır. Kırmızı zeytinin yağı, ikisinin arası bir niteliktedir.
Zeytinyağının Faydaları
• Siyah zeytinden elde edilen yağ, normal şekilde ısıtır ve nemlendirir.
• Zehirlere karşı faydalıdır.
• insanın içini sürdürür ve asalak yaşayan kurtçukları düşürür.
• Tazesi ısıtma ve çözme yönünden daha etkilidir.
• Suyla elde edileni, ısı bakımından daha düşük, daha ince ve yarar sağlamada daha üstündür.
• Zeytinyağının bütün çeşitleri deriyi yumuşatır ve ihtiyarlamayı geciktirir.
• Zeytinin tuzlu suyu, yanık yerin şişmesini önler, diş etlerini sertleştirir.
Zetyinyağının Etkin Maddeleri ve Kullanılışı
Zeytinyağı, doymamış tekli yağ asitleri ihtiva eder. Bu özelliğiyle diğer yağlardan ayrılır. Özellikle kırk yaşından sonra taze zeytinyağı yemek gerektiği söylenir. Çünkü zeytinyağı:
a. Yağları çözer ve karaciğerin güçlenmesine yardımcı olur. Karaciğer yağlanmasına ilaçtır. Bu yüzden kuvveti artırır.
b. Zeytinyağı ile yağlanmak saça ve organlara kuvvet verir; yaşlanmayı yavaşlatır.
c. Sarımsak usaresiyle birlikte zeytinyağı ile kasık bölgesini yağlamak, cinsel gücü artırır ve erkeklerde cinsel iktidarsızlığa çaredir. Yağ vücutta günde bir saat veya duruma göre ertesi gün de bir saat kalır.
d. Zeytinyağını içmek, insanın içini sürdürür. Bu durum karaciğer hastalığına faydalıdır. Nitekim ondan kaynaklanan ağrıyı dindirir.
Zeytin Yaprağı
Zeytin yaprağı kızarıklığa, karıncalanmaya, iltihaplı yaralara ve kurdeşen hastalığına fayda sağlar. Terlemeyi engeller.
Zeytin yaprağının toz haline getirilmişinden aç karnına bir kaşık almak, kan basıncını düzenlemek ve yükselmesini tedavi etmek için son zamanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Çünkü idrar söktürücü maddeler ihtiva eder. Nitekim bunlar kan şekerini düşüren maddelerdir.