19 Kasım 2019 Salı

ŞİFALI BİTKİLERDEN EBEGÜMECİNİN FAYDALARI

Diğer adları: Develangır, Gaba, Gömeç, Kazankarası.

Küçük yapraklı Ebegümeci, çit ve yol kenarlarında, duvar diplerinde ve molozlarda yetişir. Her şart altında, yakınında insan yerleşimi vardır. Kırk yılda bir ona bomboş bir yerde rastlarsanız, bir zamanlar orada bir ev olduğundan emin olabilirsiniz.

İri yapraklı Ebegümeci (Malva grandifolia) ve diğer türleri sıklıkla sebze ve çiçek bahçelerinde bulunur. Her iki cinsin de yaprak, çiçek ve sapları tanen ve zamk içerir. Küçük yapraklı Ebegümeci biraz yere yayılan ve köküne doğru odunsulaşan bir sapa sahiptir. Uzun dalları, yuvarlak tırtıklı yaprakları ve küçük koyu mordan açık pembeye değişen çiçekleri vardır. Yuvarlak meyvesine Avrupa'da "peynircik" denir. Çoğu köylü çocuk bu "peynircik"leri yemiş ve onlarla oynamıştır. Yaprak, sap ve çiçekleri Nisan'dan Eylül ayına kadar toplanır. Kurutulurken zamklı hâli kaybolduğu için mümkün mertebe tazesini kullanmalıdır. Ama kurusu da şifalıdır.

Ebegümeci çayı, en çok gastrit, mesane, bağırsak, mide ve ağız mukozası rahatsızlıklarında, hatta mide ve bağırsaklardaki yaralara de faydalıdır. Yaprakları sıcak arpa çorbası üzerine maydanoz gibi konulur. Önce arpa pişirilir ve soğuyunca Ebegümeci yaprakları eklenir.

Akciğerlerde balgam toplanması durumunda, bronşit, öksürük ve ses kısıklıklarında, gırtlak ve bademcik iltihabında ve hatta ağız kuruluğunda başarı ile kullanılır. Bitkinin yapışkan hâlini koruyabilmek için geceden soğuk suya yatırılmalıdır. Gün içinde ılıtılarak iki veya üç fincan yudum yudum içilmelidir. Akciğer anfizeminde (hele nefes darlığı varsa) çok fayda verir. Bu hâllerde en az üç fincan içilmeli, geceden kalan yapraklar sıkılıp ısıtılmalı ve de bronş ve akciğerlerin üstüne ılık yakı yapılmalıdır.

Çok ender rastlanan göz pınarı kuruması hastalığında, göz pansumanı hastaya büyük fayda sağlar.

Kaşınmaya ve yanmaya yol açan yüz alerjilerinde ılık Ebegümeci ile yıkamalıdır. Ebegümeci haricen yaralarda ve çıbanlarda, çatlaklardan veya flebitten kaynaklanan el ve ayak şişlerinde de kullanılır.

El ve ayak banyoları yapılır.

Bu banyolardan çok başarı sağladım. Ayak kemiğindeki bir çatlak nedeniyle aşırı yüklenen ayak şiştiğinde, Ebegümeci banyoları özellikle tavsiye edilir.

Civarımızda oturan bir kadın, birkaç yıl önce ayak bilek kemiğini kırmış ve kaynamanın ardından çektiği güçlükler dolayısıyla tekrar hastaneye yatmıştı. Çıkışında ona rastladım; bütün bacağı dizine kadar şişmiş bir hâldeydi. Elindeki baston ile zar zor adım atıyordu. Ona hemen taze Ebegümeci topladım ve banyolara başladık. Altı gün sonra elinden bastonu bırakmış bir hâlde yürüyebiliyordu. Kısa bir süre sonra da tüm şişler inerek, bacak ve ayak eski hâline geldi. Aynı hâl bir başka tanıdığın başına gelmiş; sağ elinin bileğini kırmış, fakat doktor bakımına rağmen bir türlü düzelmemişti. Hangi ev kadını sağ elini kullanmadan durabilir ki ? Elini ne de olsa kullanıyormuş; acı, şişkinlik ve zonklama kadını perişan etmiş. Onunla tanışınca, Ebegümecini tavsiye ettim. Bu vakada da, hemen iyileşme görüldü.

Yaşlılarda görülen açık ayak yaraları, şişkinlikleri aslında hiç görülmeyebilir. Taze Sinir Otu yaprakları ve Ebegümeci ile yapılan banyolar burada da işe yarar. Sinir Otu yaprakları iyice yıkanır ve hâlâ ıslakken açık yaranın üstüne konulmalıdır. Yara, isterse 10-15 veya daha eski bir yara olsun, hemen bir gecede kapanır ve bir daha açılmaz. Böyle açık yaralardan mustaripseniz, taze Sinir Otu yaprakları tavsiyeme kulak asm. Yaraların nasıl çabuk kapanacağını görünce şaşıracaksınız. Bu satırları okurken de "Bayan Treben, bu sefer aşırıya kaçtınız!" demeyin. Size sadece kendi tecrübelerimden derlediklerimi aktarıyorum.

Şimdi size kulağa mucize gibi gelen ama gerçek bir olay anlatayım. Bu küçük bitkinin tıbbî özelliklerinin neler başardığını görmek çok şaşırtıcıdır. Bir gün, Linz'de bir lokantada kendi başıma yemek yerken bir kadıncağız yanıma oturarak benimle konuşmaya başladı. Bir tanıdığının hasta kocası için neler yapabileceğimi sordu. Adamcağız sesini kaybetmişti. Arada sırada hastaneye gidip tedavi görüyordu. Doktorlar ise kadının, acaba kocam gırtlak kanseri mi, sorusunu tam olarak cevaplayamıyorlardı. "Ümidinizi yitirmeyin." dedim. "Şifalı bitkileri deneyin. Elimizde pek eğerli olan Ebegümeci var ve gırtlak enfeksiyonlarına yardım eder. Gün boyu çay ile gargara yapsın, çayın dibine çöken kısmı ise arpa unu ile karıştırarak gece sıcak pansuman yapsın." Bir perşembe günü idi. Dost olduk ve adreslerimizi birbirimize verdik. Altı gün sonraki çarşamba günü hanımdan telefon aldım. "Kocam, görünür ve hissedilir bir şekilde iyiliğe doğru gidiyor. Dediğiniz her şeyi yapıyoruz. Viyana'da doktorluk yapan bir kızım var. Ona, babasını hastahaneden çıkartacağımı ve şifalı bitkileri deneyeceğimi söyledim, 'Sizi rahatlatacaksa yapın anneciğim.' dedi. Hastane doktorumuz da ilke olarak şifalı bitkilere karşı olmadığını söyleyince, kocamı hastaneden çıkardım; gargara yaptı ve çaydan kalanlarla sıcak pansuman yaptım. Birkaç gün önce kocamın sesi açıldı." Bir hafta sonra ikinci telefon geldi: "Kocam iyileşti. O kadar umutlu ki, öğretmenliğe yeniden başlayacak. Hastane doktoruna tüm bu olanları anlattığımda, 'Bu hanım altın madalyayı hak ediyor!' dedi."

Bizim şifalı Ebegümeci bu sefer sadece gırtlak iltihabını değil, gırtlak kanserini de yok etmişti. Bu gibi ağır hâllerde, (1/4 litre suya bir dolu tatlı kaşığı) günde iki buçuk litre Ebegümeci çayı hazırlamak gereklidir: Ebegümeci geceden soğuk suya konur, sabah ısıtılır ve sıcak suyla yıkanan termosa konur. Gün boyu, dört fincan yudum yudum içilir ve kalanı ile gargara yapılır. Bazı hastalarda boğaz, ağız ve burun kuruluğu olur ve bu da sinirlilik yapar. Bu gibi hâllerde günde birkaç kere Ebegümeci çayı ile gargara yapıp, çalkalamak lâzımdır.

Bizim zamanımızda Ebegümeci çiftlik evlerinin hemen yanında yetişirdi, artık yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Evlerden nemi ve kiri uzak tutmak ve dışarıya hoş bir görüntü vermek için, evin çevresine beton bir kaldırım dökülüyor. Bu da Ebegümecinin bildiği yerde büyümesini önlüyor. Böyle böyle, insanoğlunun bu büyük yardımcısı gözden kayboluyor.

KULLANIM

Çay: Sadece soğuk demleme! 1/4 litre su için bir tatlı kaşığı dolusu bitki geceden soğuk suya bırakılır ve sabah ısıtılır.

El ve Ayak Banyoları: İki avuç dolusu ot geceden beş litre soğuk suya bırakılır, ertesi sabah el ve ayağın dayanabileceği kadar ısıtılır. Yirmi dakika kadar banyo yapılır. Su, ısıtmak şartı ile iki kere daha kullanılabilir.

Yakı: Soğuk çaydan artan bitkiler az su ile ısıtılır ve arpa unu ile bir bulamaç hazırlanır ve de tülbent içine yerleştirilerek sıcak iken uygulanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder