"Hırsız boş eve girmez!"
Evet, vesvese de manevi bakımdan en kötü illetlerin arasında yer alır. Kaynağı Şeytan’dır, nefs-i emmâredir. Mü’mine, gerek inançla gerekse ibadetle alakalı hususlarda durmadan, bıkıp usanmadan sürekli vesvese vermeye çalışırlar. Bunların vesveselerinden tamamen kurtulmak cidden zordur. İşte bunun zorluğuna işaret eden âlimlerimiz-âriflerimiz şöyle demişlerdir:
“İçinde hazine olmayan eve hırsız girmez”. [Bkz. Şeyh Atiye Muhammed Salim, Şerhu’l-Erbaîn en-Nevevîye, 30. hadisin şerhi]
Peki hırsız, hırsızlık yapmak için nerelere girer?
Bankalara, kuyumculara, değerli eşya bulunan mağazalara, dükkânlara, evlere… Öyle değil mi?
Hatta yukardaki fıkrayla ilgili şöyle bir kıssa da anlatılır:
Peygamberimiz Efendimizin (s.a.v.) sohbetlerine başka dinden olanlar, müşrikler vs. de katılırdı. Bir gün sahabe'den (r.anhum) biri gelip Efendimize (s.a.v.)
- "Ya Rasûlallah, bir türlü vesveselerden kurtulamadım" diyor. Orada bulunan bir Yahudi, bu sorunun cevabını ben verebilirmiyim, deyince Rasûl-i Zîşân Efendimiz (s.a.v.) peki buyururak izin veriyor. Yahudi, o adama hitaben;
- "Bize şeytan vesvese vermez, bizim dinimize gir ve kurtul" diyor.
Bunun üzerine Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) tebessüm ederek,
- "Yâ Ali, kalk sen cevapla" buyurunca, Hz.Ali (r.a.) de,
- "Hırsız boş eve girmez!" diyerek cevaplıyor.
Yani Yahudi imanla şereflenmedi ki, şeytan ve nefis ona vesvese versin. O zaten onların yolunda gidiyor.
Velhâsıl, içinde iman olmayan sadra / göğse şeytan vesvese atmaz. Onunla uğraşmaz. Öncelikle bunu hatırlayıp, yukarıda geçen hadis-i şerifte zikredildiği gibi, bu durumun imanımıza bir delil olduğunu bilmemiz lazım. Namazda iken de böyle değil mi? Durmadan çeşitli şekillerde vesvese vermeye devam eder durur. Önemli olan buna mağlup olmamaktır.