9 Haziran 2020 Salı

ÜÇ GÜNDÜR KÖYDEYİM Dün mezarlığı ziyaret ettim. Dünyadaki hayatımın son adımını, ahiretteki hayatımın ilk adımını attım sanki. Hemen girişteki musalla taşına yattım. Nasıl olsa bir gün beni buraya getirecekler, dedim.

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'MUSALLA TAŞINA YATTIM.'
Ilim Irfan Sofrası
ÜÇ GÜNDÜR KÖYDEYİM
Dün mezarlığı ziyaret ettim.
Dünyadaki hayatımın son adımını, ahiretteki hayatımın ilk adımını attım sanki.
Hemen girişteki musalla taşına yattım.
Nasıl olsa bir gün beni buraya getirecekler, dedim.
Dünyada bize önemli olarak gösterilen birçok şeyin hiçbir değerinin olmadığını o an daha net anladım.
İmamın dönüp cemaate “Nasıl bilirsiniz?” diye sorduğunu hayal ettim.
Allah’ın huzuruna çıkınca soracağı soruları düşündüm:
Sana verdiğim dünyadaki sayılı günlerini nasıl geçirdin?
En çok neyin peşinden koştun?
Hangi iyi ve faydalı işleri yaptın?
...
Peşinden koştuğum birçok konuda boşuna zaman harcamışım.
Aklımdan bir saniyede yüzlerce soru geçti.
Üzüntüye, öfkeye, kızgınlığa, tembelliğe, çekişmeye, şikayet etmeye ve televizyon seyretmeye kurban verdiğim zaman içimi acıttı.
Yaşamak çok anlamlı ve güzel.
Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için ve yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışmak önemli geldi.
Özellikle çocuklarımızı güzel yetiştirmek, insanı daha çok sevmek, sevgiyi ve faydalı işleri çoğaltmak gerekiyor.
Ben bunları hayal ederken yeğenim bu fotoğrafı çekmiş.
Paylaşmak istedim.
Alişan Kapaklıkaya
Alinti

HAFIZ İBRAHİM DİNÇ HOCA ÜSTÂZIMIZIN KONYA SEYAHATİNİ ANLATIYOR !!!!!!! İBRAHİM DİNÇ KİMDİR: Aslen Düzce’nin Çele Köyünden olup, Efendi Hazretlerinde bizzat ders okumuş ve onun emriyle gönderildiği Konya merkezinde 1956 yılından beri çeşitli Dîni hizmetlerde bulunmuş Topraklık Yakutlu Camii İmam hatipliğinden emekli olmuştur. MEVLÂNÂ BÜYÜK MİSÂFİRİNDEN MÜZE MÜDÜRÜNÜ HABERDÂR ETMİŞTİ

!!!!!!! HAFIZ İBRAHİM DİNÇ HOCA ÜSTÂZIMIZIN KONYA SEYAHATİNİ ANLATIYOR !!!!!!!

İBRAHİM DİNÇ KİMDİR: Aslen Düzce’nin Çele Köyünden olup, Efendi Hazretlerinde bizzat ders okumuş ve onun emriyle gönderildiği Konya merkezinde 1956 yılından beri çeşitli Dîni hizmetlerde bulunmuş Topraklık Yakutlu Camii İmam hatipliğinden emekli olmuştur.
MEVLÂNÂ BÜYÜK MİSÂFİRİNDEN MÜZE MÜDÜRÜNÜ HABERDÂR ETMİŞTİ

Üstâzım Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri (KS) 1957 senesinde dâvetimiz üzerine Beypazarı’lı Hacı Bahâ bey ile birlikte Konya’ya teşrif buyurdular. Merhum H.İbrahim Dedik beyin evinde iki gece misafir kaldılar. Bir akşam kalabalık bir cemaat toplandı. Uzun süren pek feyizli bir sohbette bulundular. İki gün H.İbrahim Gedik beyin evinde kalan efendi Hazretleri (KS) üçüncü gün bu âcize hitâben: “Evlâdım İbrahim bu akşam da sizde misâfir kalacağız” deyip Konya Kadılar sokaktaki fakirhâneme teşrif ettiler. Evimizin yakınındaki kira ile tuttuğumuz binadaki kursumuzda sabah namazını müteâkip evrâd-ı şerif okudular. Çok feyizli ve rûhânî bir hava mevcuttu. Orada bulunan cemaatin hepsi huzû ve huşû içerisinde evrâd-ı şerifi dinlediler. O anda bütün cemaatı mânevî bir hava kaplamıştı. Feyz-i Muhammedî nûr-u ilâhi âdetâ nehir gibi akıyordu.
Sabah kahvaltısından sonra H.Süleyman Öztoprak amcanın halasının vefat haberi üzerine, Efendi Hazretleri “O hanım kardeşimizin namazını kılmak bize de vacip oldu” buyurdular. Konya Sultan selim Camiinde öğle namazını müteâkip kılınan cenâze namazından sonra H.İbrahim Gedik bey ve Hacı Bahâ bey Efendi Hazretleriyle berâber yürüyorlar, ben âcizde peşlerinden takip ediyordum. Gidişimiz Hz.Mevlânâ’yı ziyaret maksadıyla idi. O tarihte günlerden Salı, Mevlânâ türbesi de Salı günleri ziyârete kapalı idi. Bizim Hz. Mevlânâ’yı ziyarete gidişimizi öğrenen arkadaşlardan birisi H.İbrahim Gedik beye dediler ki: “H.İbrahim bey bu gün Mevlânâ türbesi ziyarete kapalıdır. Kimseye açılmaz, efendi Hazretlerini oraya kadar zahmet ettirip yormayın.”
Bu ses İmam Hasan Çetin efendinin sesiydi. Efendi hazretleri bu sözü duyduğu halde hiç itibar etmeyip yürümeye devam ettiler. İmam Hasan efendi her halde duymadılar zannederek daha yüksek sesle tekrarlayınca, Efendi Hazretleri H.İbrahim Gedik beye dönerek: “Mevlânâ Hazretleri Misâfirperverdir, Misâfirlerini geri çevirmez, o bizi kabul buyururlar” dedi ve yola devam ettik. Hepimiz hayret etmiştik, Mevlânâ türbesinin dış kapısına kadar yürüdüler ve zile bastık hemen kapı açıldı. O zamanki Müdür Muâvini Necati Elgin bey efendi Mevlevîlerin usûlü üzere ellerini bağlamış kemâl-i edep ve hürmetle eğilerek “Buyurunuz Efendi Hazretleri” diye karşıladı. O anda biz kendimizi kaybettik. Sebebine gelince: Günlerden Salı, Türbe kapalı kimseye de açılması mümkün değildi. İkincisi de Müze Müdür Muavini Necati bey efendinin Üstâzımızı nasıl ve ne zaman tanımış olmasıydı? Hepimiz hayretler içinde kaldık.
O zaman ben gayri ihtiyâri olarak H.İbrahim Gedik beyin yanına yaklaşarak dedim ki: Hacı amca Müze Müdürü Necati beye “Süleyman Efendi Hazretlerini nereden tanıdığını sorar mısın?) H.İbrahim Gedik bey Müze Müdürüne hitaben: “Efendi Hazretlerini eskiden tanıyorsunuz her halde” deyince Necati Elgin bey efendi heyecanla şöyle dedi: Mâlesef şu ana kadar Efendi Hazretleriyle müşerref olamamıştım. Ancak, mânâ âleminde Hz.Mevlâna zuhûr ettiler ve buyurdular ki: “KALK EVLÂDIM NECATİ KALK, KUTBU-L AKTÂB SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN EFENDİ HAZRETLERİ BENİ ZİYARETE GELİYOR” Beni ziyâret ettirmek üzere hazır ol dedi. Necati bey konuşmasına şöyle devam etti:
-Gaflet edip uyuya kalmışım, aynı şekilde Mevlânâ hz.leri tekrar ikazda bulundular, yine uyuya kalmışım, üçüncü defasında, Mevlânâ Hazretleri bizzat yakamdan tutarak beni kaldırdılar. O heyecanla kalktım ve Abdestimi aldım, sabah ezanları okunuyordu. Namazımı kıldım ve türbeye vardım, kapıyı açıp odamda beklemeye başladım.. Kuşluk oldu, öğle oldu kimse gelmedi. Üzüntü içinde öğleye kadar bekledim, öğle namazımı kıldım. Her halde Türbe kapalıdır diye gelmeyecekler diye düşündüm ve çıkıp gitmek üzereyken kapının zili çaldı. Bildim ki Mevlânâ Hazretlerinin tavsif ettiği zât geldi. Bu zât Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri idi. Böylece ilk defa müşerref oluyorum dedi.
KAPIDAKİ MÜHRÜ KOPARDI
Müze Müdürü Necati Elgin Bey efendi o gün türbenin açılması yasak olduğu ve kapı mühürlü olduğu halde, her türlü mes’uliyeti üzerine alarak KAPIDAKİ MÜHRÜ KOPARARAK Türbeyi ziyarete açtı.
Efendi Hazretleri (KS) doğruca Hz. Mevlânânın huzûr-u mâneviyyelerine vardılar. Orada bir müddet tefekkür ve murâkabeden sonra duada bulundular ve bizlerde hep birlikte âmin dedik.. H.İbrahim Gedik bey: Efendi Hazretlerine, “şöyle bir türbeyi dolaşalım” deyince Efendi Hazretleri buyurdular ki: “O zaman ziyâretin bir mânâsı kalmaz, biz Hz. Mevlânâ’yı ziyarete geldik” diyerek tekrar dönüp ayrılırlarken ağlamaklı olan H.İbrahim Gedik beye dönerek: “H.İbrahim bey bu halleri görerek sakın haa kerâmetimize hükmetmeyin. Cenâb-ı hakkın kendi Dînine, kendi kitâbına hizmet eden kullarına iltifâtından başka bir şey değildir bu..”
Müze Müdürü Necâti beye vedâ edip ayrılırken şöyle buyurdular: “-Siz evrâd-ı mevleviyye okuyorsunuz, Biraz da evrâd-ı bahâiyye”(Nakşî evrâdı) okuyunuz iyi olur.
Necâti Elgin Bey de gerçekten Evrâd-ı Mevlevî okuduğunu söyledi ve söz alarak dedi ki:
“Yıllardır bu müzede idarecilik yapmaktayım. Yerli-yabancı binlerce Âlim profesör ve devlet adamı gelip ziyaret etmekteler. Fakat bu zât-ı şerifteki kemâlâtı hiçbirisinde görmedim...

MEZHEPLER OLMASA NE OLURDU? Mezhepler olmasaydı Müslümanların sayıları kadar mezhep olurdu. Herkes Kur’an’dan kendi

Fotoğraf açıklaması yok.
Ilim Irfan Sofrası
MEZHEPLER OLMASA NE OLURDU?
Mezhepler olmasaydı Müslümanların sayıları
kadar mezhep olurdu. Herkes Kur’an’dan kendi
aklı ve ilmine göre anladığının en doğru
olduğunu sanır ve Müslümanlar tam bir kaosa
ve büyük bir fitneye düşmekten asla
kurtulamazlardı. Okuma yazması olmayan ümmiler ile ilmi az olanlar asla işin içinden
çıkamazlar, kendilerinden biraz daha fazla
bilen yarım hocalara tabii olurlardı. Bu durum
ise, “Yarım doktor candan, yarım hoca imandan
eder” atasözünü tam olarak gerçekleştirirdi. Bu
da mezhepsizlerin arayıp ta bulamadığı bir ortam demektir ki, işte o zaman İslam âlemi
diye bir medeniyet kalmaz, yok olup giderdi.
Bu da Hristiyan ve Yahudilerin bayramı
demektir.
Bir Müslüman dünya ve ahiret kurtuluşunu
istiyorsa, dinini ehl-i sünnet âlimlerinin Kur’an ve Sahih hadis-i şeriflere dayalı olan
ilmihallerinden öğrenmeli ve öğretmelidir. Aksi
takdirde diğer yollar cehenneme açılan birer
dalalet çukurudur… Aziz Kardeşlerim!
PEYGAMBER(s.a.v)EFENDİMİZ İÇTİHAT
DERECESİNDEKİ EHL-İ SÜNNET ÂLİMLERİNE
UYMAMIZI EMRETMEKTEDİR:
“Benden sonra peygamber gelmeyecek, âlimler
gelecek, halifeler gelecek, onlara tabi olan bana tabi olur, onlara asi olan bana asi
olur.” (Sahih-i Buhari 11.c.181 shf.) Hadislerin Peygamber(s.a.v) Efendimizden 300
yıl sonra yazıldığı doğru mudur?
Peygamber(s.a.v) Efendimiz Kur’an ilk nazil
olduğunda, ayetlerle karışmaması için;
”Kur’an’dan başka benden bir şey yazan onu
imha etsin” buyurmuştu. Daha sonra Efendimiz (s.a.v.), Kur’an-ı Kerimi ezberleyenlerin
çoğalması sebebi ile hadis-i şeriflerin de
yazılmasını emir buyurdular. Abdullah bin Amr
bin As(r.a), her hadisi yazar, Resulullah(s.a.v)
Efendimiz buna mani olmazdı. Hatta bazıları:
”Sen her şeyi yazıyorsun. Ama Rasulullah’da insandır. Öfkeli iken de söz söyler.” dediler.
Abdullah bin Amr bin As(r.a) bu durumu
Resulullaha arz edince, mübarek parmağını
ağzına götürüp: ”Yaz! Allah’a yemin ederim ki,
bu ağızdan hak sözden başkası çıkmaz.”
buyurdu. (Ebu Davud, Hâkim) Şu âyet-i kerime de aynı mealdedir:”O,
kendisine vahyedilenden başkasını
söylemez.” (Necm Suresi, 3,4)
1400 yıldır bu kadar devasa alimler bu konuları
bilmiyorlardı da şimdi kolaycılık yapıp İslam’ı
içten yıkmaya çalışan bir kaç sözde Prof. mu gerçeği onlardan daha iyi görüyorlar?
Mealci,mezhepsiz, sünnetsiz piyonların
arkasına takılanların ulaşacağı yer ancak,
cehennemdir.

SÜLEYMAN EFENDİ’NİN MANEVÎ KİMLİĞİ VE İRŞAD HAYATI İlmî kariyer bakımından zamanın en üst seviyesinde bulunan Süleyman Efendi; ezelî takdîr olarak Silsile-i Sâdât’ın 33. ve son halkası kendilerinin nasîbi olduğundan, 1936 yılında, Silsile-i Zeheb’in Müceddid kolundan 32’inci halkasını teşkil eden Hocası ve Üstazı Buhâralı Salâhuddin İbn-i Mevlâna Sirâcüddin (k.s.) Hazretleri’nden seyr-ü sülûk’ünü (tasavvufta katedilmesi gereken manevî makamlar) tamamlamıştır. Seyr-ü sülûk’ünü tamamladıktan sonra, Silsile-i Zeheb olarak da anılan, Silsile-i Meşâyıhı Nakşibendiyye’nin 33’üncü ve son halkasını teşkil eden büyük bir MÜCEDDİD olarak “İRŞÂD” vazîfesi ile bilfiil vazifelendirilmiştir. Süleyman Efendi artık, EBU’L-FÂRUK Süleyman Hilmi Silistrevî (Tunahan) (k.s.) Hazretleri’’dir. EBU’L-FÂRUK; Süleyman Efendi Hazretlerinin künyesi olup, Ehli İrşâd ve velîler meclisindeki sıfatlarından biridir. Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.), zâhiri nisbetle Silsile-i Zeheb’in Müceddid kolundan 32’inci halkasını teşkil eden Hocası ve Üstazı Salâhuddin İbn-i Mevlâna Sirâcüddin (k.s.) Hazretleri’ne bağlı olmakla beraber, Nakşîliğin hicrî ikinci bin yıllarındaki en büyük mümessili olan İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûk-i Serhendî Hazretlerine de ruhanî nisbetle bağlı idi. Ruhânî nisbet demek, “Cismânî hayatla hâlen diri olmayan, yani bir çok seneler, hatta asırlar evvel vefât etmiş bulunan büyük bir Mürşid’in rûhâniyyetinin tasarrufu ile irşâd olunmak” demektir Hocası ve Üstazı Salâhuddin İbn-i Mevlâna Sirâcüddin (k.s.) Hazretleri, Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) Hazretlerini seyr-ü sülük merhalelerinin sonuna (kendisinin götürebileceği makâma) kadar ulaştırdıktan sonra, tecelliyâtın büyüklüğünden dolayı; “Oğlum! bizimki buraya kadar. Seni İmâm-ı Rabbânî Müceddidi-i elfi Sânî (k.s.) Hazretlerinin nisbet-i rûhâniyesine teslim ediyorum. Artık bundan sonra sen mânen İmâm-ı Rabbânî Hazretleri (k.s.) ile ilerlemeye devâm edeceksin. Buradan ileriye ben de sana ittibâ edeceğim” buyurmuşlardır. Netice olarak; Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) Hazretleri, Tarîk-i Nakşibendiyye’nin “Silsile-i Zeheb” olarak anılan, her biri “Vâris-i Rasûl” olan yani Allah Rasûlü (s.a.v.)’in “Âlimler Peygamberlerin vârisleridir” mübârek sözünde kemâliyle ve tamâmıyla tarifini bulan 33 zattan müteşekkil vârisler silsilesinin 33’üncü ve son halkası olarak taraf-ı İlâhî ce seçilip vazifelendirilmiş olan bir büyük Zâtdır. Âhir zaman Nebîsinin (s.a.v.) son vârsi olarak, dünyânın şu son zamanlarında İlâhî feyzden nasîpleri bulunan insanları yüksek himmetleriyle, küfr-ü dalâl çukurundan îmân ve ihlâs sahasına, zulumât’dan Nûr’a çekip çıkarmışlar, hâlen de çıkarmaktadırlar. İnşâAllah, Yüce Mevlânın dilediği vakt-ü sâate kadar da nasibi olanları çıkarmaya devâm edeceklerdir. KaddesAllahü sirrahül e’az..

Veysel Gürler

*HER SABAH ve AKŞAM OKUNMASI MÜHİM OLAN DUA*..:

“Hz. Ali (r.a.) Efendimizden rivayet olunduğuna göre, Peygamber Efendimiz sallellâhu aleyhi vesellem’den şöyle buyurdular :

‘ _Her kim ömrünün uzun (bereketli ve mes'ud) olmasından hoşlanırsa, düşmanlarına karşı yardım olunmayı severse, rızkında bolluk olmasını dilerse, kötü ölümden korunmayı isterse; akşama erdiğinde ve sabaha kavuştuğunda (şu tesbih, tehlil ve tekbiri) üç kere söylesin_:

سُبْحَانَ اللهِ مِلاْءَ الْمِيزَانِ وَمُنْتَهَى الْعِلْمِ وَمَبْلَغَ الرِّضَى وَزِنَةَ الْعَرْشِ

‘ *Sübhânellâhi mil’el-mîzân ve müntehe’l-ilmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-Arşi*'

Duanın manası:
“ _Allah-ü Teâlâ’yı; Mizân’ın dolusunca, ilminin hudutsuzluğunca, rızâsına erinceye dek ve Arş-ı A’lâ’nın ağırlığınca tesbih (noksan sıfatlardan tenzîh, kemâl sıfatlarla tavsîf) ederim_.”
[Kenzü’l-Ummâl, 4955]

🔘 *Bu dua sabah ve akşam 3 defa okunur*.
_Ömrün uzun ve mes’ud olmasına, imanla ölmeye, kabir azabından kurtulmaya, sırat köprüsünden geçmeye ve cennete vâsıl olmaya vesile olur_.
[Muhtasar İlmihal - Fazilet Neşriyat]

corona nın ilacı bulundu

Hepimiz namazın ne kadar önemli olduğunu az çok biliyoruz peki hangimiz uyguluyoruz ? Buna kendim de dahil, iyi bir insanım, günahlardan uzak duruyorum ama küçük bir kusurum var namaz kılmıyorum gibi cümleler kurabiliyoruz. VE HEMENDE NAMAZ KILMAYA BAŞLAMALI Kitabın yan etkisi var, namaza başlatıyor.'

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'NAMAZIN ÖNEMİ..! 5 VAKİT NAMAZ KILMAYAN KİŞİ HEMEN ACİLEN KALBİNDEN 5 VAKİT NAMAZ KILMAYA BAŞLIYORUM DİYE NİYET ETMELİ VE HEMEN İÇİNDE..'
Görüntünün olası içeriği: yazı

diş otu Hıltan Otunu Tanıyalım Hıltan otu havuçla aynı bitki ailesinden (maydanozgiller) gelen, acımsı tada sahip bir bitkidir. Hem tohumları hem de kendisi şifalıdır. Damarları rahatlatıp genişletir, mikroplarla mücadele eder, akciğerleri açar ve iyi kolesterolü artırır.


Hıltan otu (veya hiltan otu) şu isimlerle de bilinmektedir1,2,3:

DişotuKürdanlık, kürdan otuNamusotuKaraman kimyonuKılır

Aşağıdaki gibi birçok farklı ilacın içeriğinde, hıltan otu özünde bulunan bazı bileşenler de bulunmaktadır6:

AmiodaronNifedipinKromolinHıltan Otunun Faydaları

Hıltan otu faydalarını temel olarak içerdiği kellin maddesine borçludur. Yine içerdiği visnagin ve visnadin gibi hıltan otuna has bazı bileşenler de eczacılıkta kullanılmaktadır.

1. Böbrek Taşına Geçit Vermez

Hıltan otu var olan böbrek taşlarını düşürmeye yardımcı olmasa da; yeni böbrek taşı oluşumlarının önüne geçer5. İçeriği, uzun süre birikmesi halinde böbrek taşına dönüşen minerallerin bir araya toplanmasını önler. Ayrıca böbrek kumunun dökülmesine de yardımcı olabilir.

2. Solunum Yolu Hastalıkları İçin Kullanılabilir

Hıltan otu astım, bronşit, boğmaca gibi hastalıklara iyi gelmektedir. Genel olarak öksürüğü azaltır. Eczacılıkta hıltan otu özünden hazırlanan ilaçlar bu hastalıklarda kullanılmaktadır.

3. Şeker Hastalığı Belirtilerini Azaltır

Bu bulgu, 2002 yılında Journal of Pharmacotherapy dergisinde yayımlanan bir çalışmada ifade edilmiştir. Şeker hastası olan deney farelerine hıltan otu yedirildiğinde kan şekeri seviyelerinin düştüğü gözlenmiştir.

4. Kan Dolaşımını İyileştirir

Hıltan otu genel olarak kan dolaşımını iyileştirir. Birçok farklı kalp damar hastalığı için hıltan otundan hazırlanan ilaçlar kullanılmaktadır6. Bu hastalıklardan bazıları şunlardır:

Yüksek tansiyonNabız düzensizlikleriKalp yetmezliğiDamar sertleşmesi ve yüksek kolesterol5. Vitiligo Tedavisi

Hıltan otu vitiligo tedavisinde umut verici sonuçlar sağlamıştır. Cilt üzerinde beyaz lekelerle kendini gösteren vitiligo, hıltan otunda bol miktarda bulunan kellin maddesi ve ultraviyole A ışınları ile tedavi edildiğinde gerilemektedir.

Bu araştırma, European Journal of Dermatology dergisinde 2001 yılında yayımlanmıştır. Kellin, aşağıdaki gibi cilt problemlerine de fayda sağlayabilir:

SedefSaçkıran (bölgesel saç kaybı)Böcek ısırmasıKızarıklık ve şişme6. Diğer Faydaları

Hıltan otu ayrıca2;

Kramp ve spazm çözücüdür.İdrar söktürücü etkisi vardır.Safra kesesi sorunlarına iyi gelir.Adet sancısını hafifletebilir.Zindelik ve kuvvet verir.Hıltan Otunun Yan Etkileri

Fazla tüketildiği takdirde hıltan otu bazı istenmeyen etkiler de doğurabilir. Kabızlık bunlardan biridir. Aşağıdaki sorunlar da söz konusu olabilir:

Mide bulantısıBaş dönmesiUyku problemleri (uykuya dalamama ve derin uykuya geçememe)İştah kaybıKaşıntıCiltte güneş ışığına karşı aşırı hassasiyet

Dikkat: Hıltan otunun var olan karaciğer hastalıklarını artırma gibi bir riski vardır. Karaciğer sorunları olan kişiler doktor tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanmamalıdır.

Hamileler Kullanmamalı!

Hıltan otunda bulunan kellin bileşeni, rahim kasılmalarına yol açabilir. Bu durum düşükle sonuçlanabileceği için, hamileler kesinlikle tüketmemelidir.

Takviyelerini Yasaklayan Ülkeler Var

Avustralya ve Yeni Zelanda Gıda Standardı Kurumu, hıltan otundan hazırlanan gıda takviyelerini yasaklamıştır. Bu yasağın nedeni, hıltan otunda bulunan bazı kumarin türevleri ve bazı flavonol glikozitleri gibi bileşenlerin yoğun oranda tüketilmesinin zararlı olabileceğidir4.

Hıltan Otunun KullanımıHıltan Otu Çayı

Hıltan otunun yaygın kullanımı, kurutulmuş hıltan otu ve tohumlarının 1-2 dakika kaynatılarak çayının hazırlanması şeklindedir. Bu uygulamayı aşağıdaki durumlar için yapabilirsiniz:

Böbrek taşı oluşumunu önlemekÖksürüğü ve diğer solunum yolu rahatsızlıklarını azaltmakKan dolaşımını iyileştirmekVitiligo tedavisi

Daha lezzetli ve etkili bir çözüm için balla tatlandırınız2.

Cilt Sorunları İçin:

Hıltan otundan hazırlanan lapa az miktarda suda 2 saat bekletilir. Sorunlu cilt bölgesine yarım saat doğrudan uygulanır, sonrasında temizlenir.

Not: Hıltan otundan hazırlanmış kremler kullanabilirsiniz. (Ammi Visnaga Cream adı ile yurt dışından satın alabilirsiniz.) Özellikle vitiligo ve beyaz cilt lekeleri için etkilidir.

Görüntünün olası içeriği: yiyecek