!!!!!!! HAFIZ İBRAHİM DİNÇ HOCA ÜSTÂZIMIZIN KONYA SEYAHATİNİ ANLATIYOR !!!!!!!
İBRAHİM DİNÇ KİMDİR: Aslen Düzce’nin Çele Köyünden olup, Efendi Hazretlerinde bizzat ders okumuş ve onun emriyle gönderildiği Konya merkezinde 1956 yılından beri çeşitli Dîni hizmetlerde bulunmuş Topraklık Yakutlu Camii İmam hatipliğinden emekli olmuştur.
MEVLÂNÂ BÜYÜK MİSÂFİRİNDEN MÜZE MÜDÜRÜNÜ HABERDÂR ETMİŞTİ
Üstâzım Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri (KS) 1957 senesinde dâvetimiz üzerine Beypazarı’lı Hacı Bahâ bey ile birlikte Konya’ya teşrif buyurdular. Merhum H.İbrahim Dedik beyin evinde iki gece misafir kaldılar. Bir akşam kalabalık bir cemaat toplandı. Uzun süren pek feyizli bir sohbette bulundular. İki gün H.İbrahim Gedik beyin evinde kalan efendi Hazretleri (KS) üçüncü gün bu âcize hitâben: “Evlâdım İbrahim bu akşam da sizde misâfir kalacağız” deyip Konya Kadılar sokaktaki fakirhâneme teşrif ettiler. Evimizin yakınındaki kira ile tuttuğumuz binadaki kursumuzda sabah namazını müteâkip evrâd-ı şerif okudular. Çok feyizli ve rûhânî bir hava mevcuttu. Orada bulunan cemaatin hepsi huzû ve huşû içerisinde evrâd-ı şerifi dinlediler. O anda bütün cemaatı mânevî bir hava kaplamıştı. Feyz-i Muhammedî nûr-u ilâhi âdetâ nehir gibi akıyordu.
Sabah kahvaltısından sonra H.Süleyman Öztoprak amcanın halasının vefat haberi üzerine, Efendi Hazretleri “O hanım kardeşimizin namazını kılmak bize de vacip oldu” buyurdular. Konya Sultan selim Camiinde öğle namazını müteâkip kılınan cenâze namazından sonra H.İbrahim Gedik bey ve Hacı Bahâ bey Efendi Hazretleriyle berâber yürüyorlar, ben âcizde peşlerinden takip ediyordum. Gidişimiz Hz.Mevlânâ’yı ziyaret maksadıyla idi. O tarihte günlerden Salı, Mevlânâ türbesi de Salı günleri ziyârete kapalı idi. Bizim Hz. Mevlânâ’yı ziyarete gidişimizi öğrenen arkadaşlardan birisi H.İbrahim Gedik beye dediler ki: “H.İbrahim bey bu gün Mevlânâ türbesi ziyarete kapalıdır. Kimseye açılmaz, efendi Hazretlerini oraya kadar zahmet ettirip yormayın.”
Bu ses İmam Hasan Çetin efendinin sesiydi. Efendi hazretleri bu sözü duyduğu halde hiç itibar etmeyip yürümeye devam ettiler. İmam Hasan efendi her halde duymadılar zannederek daha yüksek sesle tekrarlayınca, Efendi Hazretleri H.İbrahim Gedik beye dönerek: “Mevlânâ Hazretleri Misâfirperverdir, Misâfirlerini geri çevirmez, o bizi kabul buyururlar” dedi ve yola devam ettik. Hepimiz hayret etmiştik, Mevlânâ türbesinin dış kapısına kadar yürüdüler ve zile bastık hemen kapı açıldı. O zamanki Müdür Muâvini Necati Elgin bey efendi Mevlevîlerin usûlü üzere ellerini bağlamış kemâl-i edep ve hürmetle eğilerek “Buyurunuz Efendi Hazretleri” diye karşıladı. O anda biz kendimizi kaybettik. Sebebine gelince: Günlerden Salı, Türbe kapalı kimseye de açılması mümkün değildi. İkincisi de Müze Müdür Muavini Necati bey efendinin Üstâzımızı nasıl ve ne zaman tanımış olmasıydı? Hepimiz hayretler içinde kaldık.
O zaman ben gayri ihtiyâri olarak H.İbrahim Gedik beyin yanına yaklaşarak dedim ki: Hacı amca Müze Müdürü Necati beye “Süleyman Efendi Hazretlerini nereden tanıdığını sorar mısın?) H.İbrahim Gedik bey Müze Müdürüne hitaben: “Efendi Hazretlerini eskiden tanıyorsunuz her halde” deyince Necati Elgin bey efendi heyecanla şöyle dedi: Mâlesef şu ana kadar Efendi Hazretleriyle müşerref olamamıştım. Ancak, mânâ âleminde Hz.Mevlâna zuhûr ettiler ve buyurdular ki: “KALK EVLÂDIM NECATİ KALK, KUTBU-L AKTÂB SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN EFENDİ HAZRETLERİ BENİ ZİYARETE GELİYOR” Beni ziyâret ettirmek üzere hazır ol dedi. Necati bey konuşmasına şöyle devam etti:
-Gaflet edip uyuya kalmışım, aynı şekilde Mevlânâ hz.leri tekrar ikazda bulundular, yine uyuya kalmışım, üçüncü defasında, Mevlânâ Hazretleri bizzat yakamdan tutarak beni kaldırdılar. O heyecanla kalktım ve Abdestimi aldım, sabah ezanları okunuyordu. Namazımı kıldım ve türbeye vardım, kapıyı açıp odamda beklemeye başladım.. Kuşluk oldu, öğle oldu kimse gelmedi. Üzüntü içinde öğleye kadar bekledim, öğle namazımı kıldım. Her halde Türbe kapalıdır diye gelmeyecekler diye düşündüm ve çıkıp gitmek üzereyken kapının zili çaldı. Bildim ki Mevlânâ Hazretlerinin tavsif ettiği zât geldi. Bu zât Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri idi. Böylece ilk defa müşerref oluyorum dedi.
KAPIDAKİ MÜHRÜ KOPARDI
Müze Müdürü Necati Elgin Bey efendi o gün türbenin açılması yasak olduğu ve kapı mühürlü olduğu halde, her türlü mes’uliyeti üzerine alarak KAPIDAKİ MÜHRÜ KOPARARAK Türbeyi ziyarete açtı.
Efendi Hazretleri (KS) doğruca Hz. Mevlânânın huzûr-u mâneviyyelerine vardılar. Orada bir müddet tefekkür ve murâkabeden sonra duada bulundular ve bizlerde hep birlikte âmin dedik.. H.İbrahim Gedik bey: Efendi Hazretlerine, “şöyle bir türbeyi dolaşalım” deyince Efendi Hazretleri buyurdular ki: “O zaman ziyâretin bir mânâsı kalmaz, biz Hz. Mevlânâ’yı ziyarete geldik” diyerek tekrar dönüp ayrılırlarken ağlamaklı olan H.İbrahim Gedik beye dönerek: “H.İbrahim bey bu halleri görerek sakın haa kerâmetimize hükmetmeyin. Cenâb-ı hakkın kendi Dînine, kendi kitâbına hizmet eden kullarına iltifâtından başka bir şey değildir bu..”
Müze Müdürü Necâti beye vedâ edip ayrılırken şöyle buyurdular: “-Siz evrâd-ı mevleviyye okuyorsunuz, Biraz da evrâd-ı bahâiyye”(Nakşî evrâdı) okuyunuz iyi olur.
Necâti Elgin Bey de gerçekten Evrâd-ı Mevlevî okuduğunu söyledi ve söz alarak dedi ki:
“Yıllardır bu müzede idarecilik yapmaktayım. Yerli-yabancı binlerce Âlim profesör ve devlet adamı gelip ziyaret etmekteler. Fakat bu zât-ı şerifteki kemâlâtı hiçbirisinde görmedim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder