6 Temmuz 2020 Pazartesi

Karbonatı hepimiz biliyoruz. Peki, İngiliz karbonatını biliyor muyuz? İngiliz karbonatının adı genelde alkali beslenmeyle birlikte geçiyor. Bu maddenin asıl adı ise sodyum bikarbonat. Hemen hemen her eczanede bulmak mümkün. Kimyasal olmadığı için yiyeceklerle birlikte de tüketilebiliyor. Zayıflamada, diş sağlığında, cilt bakımında, temizlikte oldukça etkili.


Nasıl kullanılır: Eğer içilecekse 1 sürahi suya 1 çay kaşığı katılıp karıştırılmalı. Gün içinde tüketilmeli. Eğer diş beyazlatmada kullanılacaksa diş macununa çok az dökülmeli. Eğer sivilce temizliğinde kullanılacaksa da yoğurda ya da limon suyuna karıştırılmalı. Sadece su ile cilt toniği olarak da kullanılabilir.

Bir de kısaca zararlı olabilecek yönlerine değinelim: Karaciğer hastalarına, tansiyon hastalarına, emziren kadınlara kesinlikle önerilmiyor. Yemeklerden hemen sonra tüketilmemeli ve 1 hafta düzenli kullanıldıysa 1 hafta mutlaka ara verilmeli. Yoksa baş ağrısı, mide yanması yapabiliyor.

Kullanıldığı her alanda büyük kolaylık sağlayan bu maddenin diğer yararlarına da şöyle bir bakalım.

1- Her şey gibi İngiliz karbonatı da tek başına zayıflatmıyor ama zayıflamaya yardımcı oluyor. Vücudun asit ve alkali dengesini sağladığı için metabolizmayı hızlandırıyor, yabancı ve zararlı maddelerin vücuttan atılmasını sağlıyor. Yağ yakım sürecini hızlandırıyor.

2- Mide ekşimesi, mide yanması gibi problemleri hızla geçiriyor. Çünkü midede oluşan asitleri dengeliyor. Yemek yedikten sonra oluşan şişkinliğe iyi geliyor.

3- Vücudu birçok hastalığa karşı koruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Özellikle meme kanseri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı da vücudu koruyor.

4- Spor yaptıktan sonra meydana gelen kas ve eklem ağrılarını hızla geçiriyor. Yani İngiliz karbonatını ağrı kesici olarak da kullanabilirsin.

5- Cildi temizliyor, arındırıyor ve beyazlatıyor. Bunun için bir pamuk yardımıyla suya karıştırılmış İngiliz karbonatını cildine uygulayabilirsin.

6- Saçların daha temiz ve daha canlı olmasını sağlıyor. Saç diplerini deri hastalıklarından koruyor ve bu hastalıkları iyileştiriyor. Bunun için İngiliz karbonatını şampuanına karıştırabilirsin.

7- İdrar yolu enfeksiyonlarının hızla iyileşmesine destek oluyor. Günde 1 sürahi İngiliz karbonatlı su ve yanında en az 1 sürahi de normal su içmelisin.

8- Antiseptik özelliği taşıyor. Yani iltihap ve yaralarda oldukça etkili. Böcek ısırmalarında oluşan kızarıklık ve şişkinliğe de iyi geliyor.

9- Dişleri temizliyor ve dişlerin beyazlamasına yardımcı oluyor. Dişlerde oluşan tabakaları ve bakterileri yok ediyor.

10- Koltuk altlarındaki koku ve terleme için kimyasal deodorantlar yerine İngiliz karbonatı kullanabilirsin. Bunun için İngiliz karbonatını suyla macun haline getir ve koltuk altlarına uygula.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi

Udi hindi yağı doğal antibiyotiktir her hastalık için Allah'ın izniyle şifaya vesile olur! Her evde bulunması gereken bir üründür! udi hindi yağı .


Hücre yenileyicidir!
İdrar tutukluğu, idrar kaçırmaları , idrar yolu enfeksiyonu, balgam, gut,

karaciğer ve safra kesesi ağrıları, kansızlık, farenjit. karaciğer temizleyici, hepatit B/C kaşıntı ve egzama,Sedef.

Mantar. krup,sarılık, gastrit, iltihap kurutucu ülser. Bağırsak iltihabı. Kolit.

zorlukla işeme ve kan işeme, dalak hastalıkları, küçük çocuklarda solucan ve şerit, bronşit, öksürük geniz eti Sinizüt
balgam sökücü olarak kullanılır.onkokojik tüm rahatsızlıklar

Tüm udi hindi ürünleri için sipariş verebilirsiniz ..
Sizinde şifanıza vesile olsun..

Fotoğraf açıklaması yok.

Evliya ve irşâd makamına ermeden kendilerinin veraset yoluyla şeyhlik aldıklarını iddia edenlerden uzak durmak lazım.

Hasan Bozkurt .......... Evliyâ’nın büyüklerinden Mansûr el-Betâhî hazretlerinin vefatı yaklaşınca hanımı; -“Efendi! Oğluna vasiyet et onu yerine vekîl bırak.” Dedi. Mürşidi-i kâmil olan Şeyh Mansûr el-Betâhî hazretleri; -“Hayır! Ahmed Rufai’yi yerime vekil bırakacağım.” Dedi. Hanımı çok ısrar etti. Ağladı. “Oğlumuz varken sen başkalarını yerine “Şeyh” tayin ediyorsun. Bizden sonra çocuklarımızın kıymeti kalmaz, gibisinden çok söylendi. 0 büyük zat hanımını, susturmak için, oğlu ile talebesi Ahmed Rufâî’yi yanına çağırdı. -“Gidin bana biraz çiçek toplayın getirin.” Dedi. Gittiler. Oğlu demet demet çiçekler getirdi. Her biri değişik renkteydi. İnsanın içini açıyordu. Hoş kokular saçıyordu. Ahmed Rufâî ise eli boş döndü. Boynunu büktü. Mahçûp bir edâ ile hocasının yanına geldi. Hocası: -“Neden çiçek toplamadın?” diye sordu. Üzüntülü üzüntülü cevap verdi. -“Efendim! Elimi uzattığım her çiçek Allâhü Teâlâ’yı tesbih ediyordu. Koparmaya kıyamadım.” Hamını bu hâli görünce şeyhliğin babadan oğula miras yolu ile geçen bir makam, mevki, saltanat ve mal olmadığını anladı. Sesini çıkarmadı. Israrından vazgeçti.

Mabet Ağacı faydaları nelerdir? Beyin ağacı nedir? Mucize Doktor Mabet Ağacı!


Çin’de keşfedilen yaşayan en eski ağaç türlerinden biri olan mabet ağacı, alzheimer, bilinç bulanıklığı, konsantrasyon bozukluğu, depresyon, baş dönmesi gibi rahatsızlıklara başlıca fayda sağlar.
Günümüzün hastalığı olan stres, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi ve fiziksel yorgunluk içinde alternatif tıp olarak kullanılan mabet ağacı beyin sağlığı açısından şifa dağıttığı için beyin ağacı olarak ta bilinmektedir.
Mabet Ağacı (Ginkgo Biloba ) Faydaları;
Öksürük ve balgam tedavisinde fayda sağlar. Beyin ödemini azaltır. Unutkanlığa iyi gelir. Beyne giden kan akımını arttırır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Grip ve soğuk algınlığı tedavisinde fayda sağlar. Tiroid bezinin düzenli çalışmasını sağlar. Enerji verir. Vücut dayanıklılığını arttrır. Vitiligo hastalığını durdurur. Kan şekerini dengeler. kıl kurdunun dışarı atılmasına yardımcı olur. Zihni açar ve öğrenme yeteneğini arttırır. Metabolizmayı hızlandırır. Kan yapıcı özelliğe sahiptir. Kemoterapinin etkilerini azaltır. Kulak çınlaması tedavisinde fayda sağlayabilir. Sigara, radyasyon ve hava kirliliği gibi radikallerin hücreler üzerindeki tahribatını engeller. Bunama belirtilerini azaltır. Felç sonrası iyileşmeyi hızlandırır. İşitme kaybını azaltır Göz sağlığına faydalıdır.



Adamın birisi, her gece "Allah" diye zikrederdi. Şeytan dedi ki: "Ey utanmaz, yüzsüz adam! Ne zamana kadar "Allah" deyip duracaksın? Görmüyor musun, sana ondan bir cevap gelmiyor. Cevap almadan seslenişin manası ne? Adam bu sözden çok mahcup oldu. Epeyce ağladıktan sonra, güçsüz kalıp uykuya daldı. Rüyasında Hızır aleyhisselamı gördü. Hızır aleyhisselam ona: "Allah’ı zikretmeye devam etmelisin. Niçin onu anmaktan vazgeçtin?" dedi. Adam: "Lebbeyk" cevabı alamadım, beni kapısından kovduğunu zannettim." dedi. Hızır aleyhisselam dedi ki: "Allah-ü teâlâ kullarına şöyle buyuruyor: “Zikrinizi kabul ettiğim için, sizi o zikirle meşgul kıldım. Sizin zikrediyor olmanız bizim kabul ettiğimize, Lebbeyk’imize işarettir." | Mesnevi’den Seçmeler, Çamlıca B.Y.


DÎNİN BAŞI MUHABBETTİR

Hucurât Sûresi’nin 7. âyet-i kerîmesi şöyle tefsir edilmiştir:

Ve biliniz ki aranızda Allâh’ın resûlü var. Binâenaleyh, Allâhü Teâlâ’dan korkun da yalan ve bâtıl söz söylemekten sakının. Çünkü Allah, ona doğrusunu bildirir. Bir haber işittiğiniz vakit de ona (Resûlullâh’a) sorun; size beyan eder. Kendi re’yinizle onu kandırmaya çalışmayın.

O, işlerinizin birçoğunda size itâat etseydi helâke düşerdiniz, sarpa sarardınız, hâliniz yaman olurdu, çok zahmetler ve felâketler çeker, helâke doğru giderdiniz. Ancak Allah size îmanı sevdirdi, sevgili kıldı. Binâenaleyh îman ettiniz. Bu gösteriyor ki îman etmek için yalnız ma’rifet (bilmek) kâfî değildir. İrâdeye bağlı bir fiil olabilmesi için sevmek de lâzımdır. Bu haysiyetle dînin başı muhabbettir. Nitekim bir hadîs-i şerîfte “Kişi halîlinin yani sır dostunun dîni üzeredir, onun için her biriniz kiminle dostluk ettiğine iyi baksın.” buyurulması bunu ifâde etmektedir. Yine bundan dolayıdır ki Âl-i İmrân Sûresi’nin 31. âyet-i kerîmesinde (meâlen): “De ki: Eğer siz, Allâh’ı seviyorsanız, hemen bana uyun ki Allah da sizleri sevsin...” buyurulmuştur…

Bu cihetle bu şuurlu muhabbetin, kâmil îman ve terbiyenin elde edilmesinde mühim tesiri vardır. Nitekim Hazret-i Ömer (r.a.) “Yâ Resûlallâh! Sen bana, nefsimden başka her şeyden sevgilisin” demişti. Resûlullah (s.a.v.) “Ben sana nefsinden de daha sevgili olmadıkça îmanın tamam olmaz” buyurdular. Bunun üzerine Hazret-i Ömer (r.a.) hemen “Vallâhi sen, bana nefsimden de daha sevgilisin” dedi. Resûlullah (s.a.v.) de “Îmanın şimdi tamam oldu, yâ Ömer!” buyurdular…

İşte böyle îmanın esası bir sevgi ile alâkadar olduğu, sevgi de Allâh’ın bir vergisi bulunduğu için burada buyuruluyor ki: Allah, size îmanı sevdirdi, yani o sayede Resûlullâh’a îman ettiniz ve onu, o îmanı kalbinizde süsledi, gereğince amel edip peygambere itâat ettiniz.

| (Elmalılı Tefsiri, Fazilet Neş.)

Görüntünün olası içeriği: iç mekan

ZİKİRDEN EVVEL ŞERÎATA SARILMAK:


Ebû Hafsi’l-Kebîr (rah.) dedi ki: “Yaptığı fiilleri, hareketleri ve söylediği sözleri, Kitab ve Sünnet terâzisi ile tartmayan, düşündüklerini mîzâna koymayan kimseye itibar etmeyiniz.”

Bâyezîd-i Bestâmî (k.s.) Hazretleri de buyurdu ki: “Kerâmet gösteren, hatta havada uçan birini görseniz; Allâhü Teâlâ’nın emir ve yasaklarına nasıl riâyet ettiğini, Allâhü Teâlâ’nın koyduğu hudûda dikkat edip etmediğini, dînin hükümlerini yerine getirip getirmediğini iyice bilmedikçe ona asla îtibar etmeyin.”

Cüneyd-i Bağdâdî (k.s.) Hazretleri şöyle buyurdular: “Allâhü Teâlâ’ya ulaşma yolları, bütün mahlûkâtın nefesleri adedincedir. Bu yolların tamamı ise Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) izini takip edenlerin hâricindekilere kapalıdır.”

Evliyâullah ve mürşid-i kâmillerin hepsi Şerîat-ı Muhammediye’ye sımsıkı yapışmışlar ve ufacık bir şeyde bile ona muhâlefet etmemişlerdir. O hâlde zikirle meşgul olacak kimse, bütün hâl ve hareketlerinde şerîat-ı Muhammediye’ye sımsıkı sarılmalı ve ona aslâ muhâlif olmamalıdır.

Şunu da bilmelidir ki fayda elde edilen zikir, kalp huzûru ile beraber devamlı yapılan zikirdir. Zîrâ zikrin evveli de âhiri de ünsiyet ve muhabbettir. Zikirden gâye bu ikisidir. Çünkü zikre başlayan kimsenin, evvelâ kalbini vesveselerden Allâhü Teâlâ’yı zikre çevirmesi gerektir. Eğer zikre devam etmeye muvaffak olursa Allâhü Teâlâ’ya karşı ünsiyet peydâ eder ve kalbinde muhabbet tohumlarını ekmiş olur ki böyle yapmakla artık Allâhü Teâlâ’yı daha fazla zikretmeye kendisini zorlar. Öyle ki bir an olsun zikirden uzak kalmaya sabredemez. Çünkü kişi, sevdiği şeyi çok anar. Bir şeyi çok anan kimsenin ise o şeye karşı kalbinde muhabbet hâsıl olur.

Kendisinde bu ikisi bulunan kimse, artık Allah’tan başkasını kalbinden çıkarır. Öldükten sonra da en güzel şekilde bu zikrin netîcesini alır. Çünkü ölüm anında Allâhü Teâlâ’nın rahmeti, o kimse ile beraberdir. Kabirde kendisiyle ne âilesinden bir kimse ne de malı kalır. Ancak yaptığı zikirler, onunla beraberdir.

Fotoğraf açıklaması yok.

top sakal keçi sakal

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Topsakal,Keçi sakal: Firavun lara aittir? Bu sakalın BİDAT olduğu açıktır. Zira sakal niyeti ile bırakıyorlar ve sünneti değiştirmiş oluyorlar. Ayrıca, suudi vehhabiler bırakır bu sakalı. Onların KAFİR olduklarını islam alimleri bildirmiştir. İşledikleri fiiller bizim için senet olmaz.imam Birgivî'ye ait Burhan-ul Muttakin adlı eserden tarihte ilk defa top (keçi) sakal bırakma âdetinin Firavunlara ait olduğunu öğreniyoruz.'