6 Temmuz 2020 Pazartesi

Evliya ve irşâd makamına ermeden kendilerinin veraset yoluyla şeyhlik aldıklarını iddia edenlerden uzak durmak lazım.

Hasan Bozkurt .......... Evliyâ’nın büyüklerinden Mansûr el-Betâhî hazretlerinin vefatı yaklaşınca hanımı; -“Efendi! Oğluna vasiyet et onu yerine vekîl bırak.” Dedi. Mürşidi-i kâmil olan Şeyh Mansûr el-Betâhî hazretleri; -“Hayır! Ahmed Rufai’yi yerime vekil bırakacağım.” Dedi. Hanımı çok ısrar etti. Ağladı. “Oğlumuz varken sen başkalarını yerine “Şeyh” tayin ediyorsun. Bizden sonra çocuklarımızın kıymeti kalmaz, gibisinden çok söylendi. 0 büyük zat hanımını, susturmak için, oğlu ile talebesi Ahmed Rufâî’yi yanına çağırdı. -“Gidin bana biraz çiçek toplayın getirin.” Dedi. Gittiler. Oğlu demet demet çiçekler getirdi. Her biri değişik renkteydi. İnsanın içini açıyordu. Hoş kokular saçıyordu. Ahmed Rufâî ise eli boş döndü. Boynunu büktü. Mahçûp bir edâ ile hocasının yanına geldi. Hocası: -“Neden çiçek toplamadın?” diye sordu. Üzüntülü üzüntülü cevap verdi. -“Efendim! Elimi uzattığım her çiçek Allâhü Teâlâ’yı tesbih ediyordu. Koparmaya kıyamadım.” Hamını bu hâli görünce şeyhliğin babadan oğula miras yolu ile geçen bir makam, mevki, saltanat ve mal olmadığını anladı. Sesini çıkarmadı. Israrından vazgeçti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder