Sığınmak, aczini kabul etmektir; acz ise bütün makamların sonuncusudur.
İmam-ı Gazâlî Hz.’ne:
–İlim, ahlâk ve edep yönünden yükselmek için ne yapalım? denildi:
–Önce kibri terk et, sonra kibri terk et, en son yine kibri terk et, buyurmuştur.
H.Ş.: “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.”
Eûzü okumak, aczini ve kusurunu kabul edip varlığından sıyrılmak, Yaratan’a sığınmaktır. Mevlâ kendisine sığınanı himâye eder, onu düşmana (şeytana) teslim etmez.
İnsan oğlu nereden, nasıl, hangi yolla ve niçin bu âleme getirildiğini, kimin getirdiğini, yaratılışındaki hikmeti bilmezse, şeytanın kovulmasına sebep olan kibir ve gurura düşer de içi boş buğday başakları gibi burnu yukarıda olur, bunlardan harman olmaz. gururlu kişilerden de fayda umulmaz. Çünkü öyleleri nefsin tesiri altında kendini beğenip hakkı görmez, kötülüğe meyleder, aslâ felâh bulmazlar.
H.Ş.: “Eûzü okuyarak günah kapılarını kapayın. Besmele okuyarak tâat kapılarını açın!”
Fâtiha-i Şerîfe tefsirinde Molla Fenârî Hz.:
Şeytan, Allahü Teâlâ’nın rahmetinden uzak olmuş, demektir. Şeytandan murat, İblis ve ona bağlı olanlardır, demiş...
İmam-ı Câfer-i Sâdık K.S.: “Kur’an-ı Kerim okumak için eûzü çekmenin zarûreti ve hikmeti odur ki, insanın dili yalan, gıybet ve kovuculuk gibi şeylerden bazen kirlendiğinden Hak Sübhânehû ve Teâlâ, eûzü ile emir buyurdu ki, lisan temizlenip, kudsî olan Kelâm-ı İlâhîyi okumaya hak kazansın,” diyor.
Bâzı büyükler, “Eûzü çekmek: “Hakka manî olan muzır yaratıklardan; Rabbü’l- âlemîn’i görmeye, hakîkate ermeye mânî olan şeylerden ve; hayâl, gaflet ve şehvet gibi kalbi kaplayan musîbetlerden Allah’a sığınırım,” diye mânâ verdiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder