*** "Bir kere Rasûlullâh ﷺ'e iman etmiş olan mü'min cinlerden biri bana: 'Ey Sa'îd! Sana öyle bir koruma duası öğreteyim mi ki kimin üzerine asılsa ona hiçbir kötülük isabet etmez, hangi hayvan üzerine takılsa ona ne bir hastalık ne de nazar zarar vermez. Onunla hangi zalim sultanın yanına girilse hiçbir kötülüğü kendisine erişmez. Kim onu bir gemi yolculuğunda üzerinde taşısa o gemi batmaz, hangi bir cemaat onunla yolculuğa çıksa onlara ebediyyen istemedikleri bir şey dokunmaz' dedi.
***Ben de ona: 'Keşke öğretsen' dedim. Bunun üzerine o: 'Kağıt kalem hazırla' dedi, ben onları hazırladığımda:
'Haydi yaz bakalım' diyerek şu duayı yazdırdı:
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ كُلُّ ذِي مُلْكٍ مَمْلُوكٌ لِله، وَ كُلُّ ذِي عِزَّةٍ فَغَالِبُهُ اللهُ، وَ كُلُّ ذِي قُوَّةٍ فَضَعِيفٌ عِنْدَ اللهِ، وَ كُلُّ جَبَّارٍ فَصَغِيرٌ عِنْدَ اللهِ، وَ كُلُّ ظَالِمٍ لَا مَحِيصَ لَهُ مِنَ اللهِ، يَا أَعْدَاءَ اللهِ وَ أَعْدَائِي وَ يَا حَاسِدِي مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ وَ الشَّيَاطِينِ وَ الْعَفَارِيتِ الْمُتَمَرِّدِينَ! فَخَاتَمُ سُلَيْمَانَ بْنِ دَاوُدَ عَلَيْهِمَا السَّلَامُ عَلَى أَفْوَاهِكُمْ، وَ عَصَى مُوسَى بْنِ عِمْرَانَ عَلَى أَكْتَافِكُمْ، وَ خَيْرُكُمْ بَيْنَ أَعْيُنِكُمْ وَ شَرُّكُمْ تَحْتَ أَقْدَامِكُمْ، وَ لَا غَالِبَ لَكُمْ إِلَّا اللهُ، اَللَّهُمَّ أَعِزَّنِي بِعِزِّكَ الْمَانِعِ الْمَنِيعِ الَّذِي لَا يَذِلُّ مَنِ اسْتَعَزَّ بِهِ، وَ لَا يَنْكَشِفُ سِتْرُ مَنِ اسْتَتَرَ بِهِ، سُبْحَانَ مَنْ أَلْجَمَ الْبَحْرَ بِكَلِمَاتِهِ، سُبْحَانَ مَنْ أَطْفَأَ نَارَ النَّمْرُوذِ عَنِ الْخَلِيلِ إِبْرَاهِيمَ بِحِكْمَتِهِ، سُبْحَانَ مَنْ تَوَاضَعَ كُلُّ شَيْءٍ لِعَظَمَتِهِ، ﴿اَقْبِلْ وَلَا تَخَفْ اِنَّكَ مِنَ الْاٰمِنِينَ﴾، ﴿لَا تَخَفْ نَجَوْتَ مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ﴾، ﴿لَا تَخَافُ دَرَكًا وَلَا تَخْشٰى﴾ ، ﴿لَا تَخَفْ اِنَّكَ اَنْتَ الْاَعْلٰى﴾، ﴿لَا تَخَافَٓا اِنَّنِي مَعَكُمَٓا اَسْمَعُ وَاَرٰى﴾ ، اَللَّهُّمَ اسْتُرْنِي بِسِتْرِكَ الْجَمِيلِ الْوَاقِي الْحَصِينِ فِي لَيْلِي وَ نَهَارِي، وَ ظَعْنِي وَ يَقَظَتِي وَ قَرَارِي، وَ بِوِقَايَتِكَ الَّتِي وَقَيْتَ بِهَا أَوْلِيَاءَكَ الْمُتَّقِينَ مِنْ أَعْدَائِكَ الْكَافِرِينَ، اَللَّهُّمَ مَنْ عَادَانِي فَعَادِهِ، وَ مَنْ كَادَنِي فَكِدْهُ، وَ مَنْ نَصَبَ لِي فَخًّا فَاخْذُلْهُ، وَأَطْفِئْ عَنِّي نَارَ مَنْ أَرَادَ لِي عَدَاوَةً وَ شَرًّا، وَ فَرِّجْ عَنِّي كُلَّ هَمٍّ وَ غَمٍّ وَ ضِيقٍ، وَ لَا تُحَمِّلْنِي مَا لَا أَقْوَى وَ لَا أُطِيقُ، إِنَّكَ أَنْتَ اللهُ، لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ الْحَقُّ الْحَقِيقُ، يَا سَامِعَ كُلِّ صَوْتٍ، وَ يَا سَائِقَ كُلِّ قُوَّةٍ! وَ يَا سَابِقَ الْفَوْتِ! وَ يَا كَاسِيَ الْعِظَامِ لَحْمًا وَ مُنْشِرَهَا بَعْدَ الْمَوْتِ! أَسْأَلُكَ بِأَسْمَائِكَ الْحُسْنَى كُلِّهَا، وَ باسْمِكَ الْعَظِيمِ الْمَخْزُونِ الْمَكْنُونِ الَّذِي لَمْ يَطَّلِعْ عَلَيْهِ أَحَدٌ مِنَ الْمَخْلُوقِينَ، يَا حَلِيمُ ذَا أَنَاةٍ! يَا ذَا الْمَعْرُوفِ الَّذِي لَا يَنْقَطِعُ أَبَدًا وَ لَا يَنْحَصِرُ عَدَدًا، أَنْ تُفَرِّجَ عَنِّي السَّاعَةَ السَّاعَةَ، فَإِنَّهُ لَا صَبْرَ لِي عَلَى حِلْمِكَ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ! وَ صَلَّى اللهُ تَعَالَى عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَ صَحْبِهِ وَ سَلَّمَ
'Rahmân ve Rahîm olan Allâh'ın adıyla! Her mülk sahibi aslında Allâh'ın mülküdür. Her izzet sahibine galip gelecek ancak Allâh'tır. Her kuvvet sahibi Allâh indinde zayıftır. Her cebbar (zorba) Allâh nezdinde küçüktür. Hiçbir zalimin Allâh'tan kaçacak yeri yoktur.
Ey bu nuskayı taşıyan kişinin düşmanları! Ey bunun cinlerden, insanlardan, şeytanlardan ve inatçı ifritlerden olan hasetçileri! Dâvud oğlu Süleymân (Aleyhimesselâm)ın mührü sizin ağızlarınız üzerinde olsun. lmrân oğlu Mûsâ (Aleyhimesselâm)ın asası sizin sırtınız üzerinde bulunsun. Sizin hayrınız gözlerinizin arasındadır, şerriniz ise ayaklarınızın altındadır. Size galip gelecek olan ancak Allâh'tır.
Ey Allâh! Sen beni kendisiyle izzet isteyenin zelil olmayacağı ve kendisiyle örtünenin perdesinin açılmayacağı o (şerleri) engelleyen korunaklı izzetinle aziz kıl.
Kelimeleriyle denize gem vuran (fermanıyla denizin karalara taşmasına engel olan) Zat'ı tesbih ederim. Hükmüyle Nemrûd'un ateşini Halîl İbrâhîm (Aleyhisselâm)dan söndüren Zat'ı (tüm noksanlıklardan tenzih ve) tesbih ederim. Azameti karşısında her şeyin alçaldığı Zat'ı tesbih ederim.
'Yönel, korkma, şüphesiz sen emniyette (güvende) olanlardansın.' (el-Kasas Suresi:31'den), 'Korkma! Zalimler güruhundan kurtuldun.' (el-Kasas Suresi:25'den), '(Düşmanın tarafından sana) yetişilmekten korkmayacaksın ve endişe etmeyeceksin.' (Tâhâ Suresi:77'den), 'Korkma, şüphesiz en üstün gelecek ancak sen olacaksın.' (Tâhâ Suresi:68'den), 'Korkmayın, şüphesiz Ben sizinle beraberim, işitirim ve görürüm.' (Tâhâ Suresi:46'dan)
Ey Allâh! Sen koruyan ve muhafaza eden o güzel perdenle ve takva sahibi dostlarını düşmanların olan kafirlerden kendisiyle koruduğun vikayenle, beni ve bu yazımı taşıyan kişiyi gecesinde ve gündüzünde, uyanıklık halinde, sefer ve ikametlerinde setreyle (bütün şerlilerden ört ve gizle).
Ey Allâh! Ona düşmanlık edene Sen de düşman ol, ona hile yapanın hilesine karşılık ver, ona kapan kuranı rüsvay eyle, ona düşmanlık ve şer murad edenin ateşini ondan söndür. Her türlü sıkıntı, gam ve darlığı ondan aç, gücünün yetmeyeceği ve takat yetiremeyeceği şeyleri ona yükleme, şüphesiz Sen Kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan, (varlığı) Hakk (ve sabit olup dualarımızı kabul etmeye layık) ve Hakîk olan Allâh'sın.
Ey her sesi işiten! Ey her azığı (muhtac olanına gönderip) sevkeden! Ey bütün kaçanları geçen! Ey (çürümüş) kemikleri ölümünden sonra diriltip onlara et giydirecek olan! Ey mühlet veren Halîm! Ey (hayırları) ebediyyen kesilmeyen ve adedi sayılamayan iyilik sahibi!
Ben Senden en güzel isimlerinin tamamı hürmetine, bir de mahlukatından hiçbirinin kendisine (kesin olarak) vakıf olamadığı o gizli ve saklı ism-i (azamı)n hürmetine benden bu sıkıntımı şu anda hemen açmanı istiyorum, şüphesiz ki (hasetçi düşmanlarıma karşı) hılmine (müsamahalı davranıp cezalarını vermemene) benim dayanacak gücüm yoktur.
Ey acıyanların en merhametlisi! (Duamı kabul eyle.) Allâh-u Te'âlâ, Efendimiz Muhammed'e, onun Ehli Beyti'ne ve ashabına salat-ü selam eylesin.'" Âmîn! [ed-Deyrabî, el-Mücerrabât, sh:73; eş-Şercî, el-Fevâid, sh:41-42; 'Alî ibnü Hasen el-'Attâs, el-Kırtâs, 2/21-22]
*** Bu koruma duasını, isteyenler vird olarak sabah-akşam yahut korkulu hallerde ve mekanlarda manevi himayeye erişmek için okuyabilirler veya üzerlerinde taşıyabilirler ki bu noktada üzerinde taşımak okumak kadar hatta daha ziyade tesirlidir. Zaten okuyacak durumda olmayan çocuklara, yaşlılara ve namazsız hallerinde olan kadınlara nuska olarak takılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder