https://vimeo.com/tomorhoca
Diğer İsimler: Çavdar otu.Latince Adı: Claviceps Purpurea.
Bitki: Buğdaygiller ve özellikle çavdarlara musallat olarak bunlarda asalak yaşayan parazit bir mantar olan çavdar mahmuzu, tahılların yetiştirildiği geniş bölgelerde mevcuttur. Yağışlı yıllarda ürün uzun süre tarlada bırakılırsa bunlar başaklar üzerinde gelişir.
Yetiştiği Yerler: Çavdar mahmuzu bilhassa Orta Avrupa’da Rusya ve Galiçya’da yaygın olarak bulunmaktadır.
Tarihçe: Çavdar mahmuzu ilaç olarak ilk defa 1582 yılında Çinliler tarafından doğum sonu kanamaları dindirmek amacıyla kullanılmıştır. 17. yy. sonlarında Camerarius isimli bilgin ilacı tıbba kazandırmıştır.
Kullanılışı: Başaklar üzerinde, 2 - 3 cm uzunluğunda, ay biçiminde kıvrıkça, çok defa 3 köşeli ve çok koyu mor renkte olan çavdar mahmuzu, başaklar gelişmesini tamamladıktan sonra dinlenme zamanında toplanarak sönmüş kireç üzerinde kurutulur. Daha sonra, olduğu gibi, sıkıca kapalı şişelerde, ışık göstermeden saklanır. Toz halinde muhafaza edilemez.
Dahilen kullanmak üzere toz haline getirilip suyla karıştırılır veya kanamaları durdurmak üzere doğrudan yara üzerine toz olarak tatbik edilir.
İçindeki Maddeler: Ergotamin, er-gokristin, Ergokriptin, Ergokormin vs. gibi topluca ergo alkaloidleri denen maddeleri ayrıca liserjik asid, albümin, aminoasitler gibi elemanları içerir. Günümüzde uyuşturucu ve keyif verici olarak sıkça kullanılan LSD liserjik asidden kimyasal yollarla elde edilir.
Tıbbî Etkiler: Etkili madde olan ergo alkaloidleri vücudda ilgili reseptörleri uyararak damarları daraltır, tansiyonu yükseltir ve nabızı yavaşlatır. Bu özellikleri sebebiyle çavdar mahmuzu migrende, düşük tansiyonlularda ve kanama durdurucu olarak kullanılabilir.
Ergo alkaloidlerinin diğer bir etkisi de bronş, barsak ve rahim kaslarını kasmasıdır. Böylece gebelikte büyüyen rahimin büzülüp küçülmesine yardımcı olmak amacıyla doğum sonrasında kullanım alanı bulur. Ayrıca kanama durdurucu özelliği de doğum sonrası fayda sağlar.
Liserjik asidden elde edilen LSD bağımlılık yapan bir uyuşturucudur. Rüyalara, zaman algısının bozulmasına, görme bulanıklığına, muhakeme ve düşünme güçlüğüne bellek bozukluğuna yol açar. Doz biraz fazla kaçırılırsa kişi psikoz denilen ağır ruhi bozukluk haline girer.
Çavdar mahmuzunun yan etkileri beyni uyararak bulantı, kusmaya sebeb olması ve uyutucu etkisidir.
Latince Adı: Thea Sinensis, Ca-melia Sinensis.Bitki: Kışın yapraklarını dökmeyen, kısa boylu, beyaz çiçekli ağaçlardır.
Yetiştiği Yerler: Anavatanı Çin ve Japonya’dır. Ayrıca yüzlerce seneden beri Java, Tayland, Hindistan, Afrika’nın dağlık bölgeleri, Himalayalar ve Kafkaslarda yetiştirilmekte, Brezilya, Avustralya gibi ülkeler de günümüzde üretime geçmeye çalışmaktadır.
Ülkemizde de bilindiği gibi Doğu Karadeniz’in sahil bölgelerinde Rize ve Hopa’da bol miktarda ziraati yapılmaktadır. Bu bölgede ziraat 1940’lı yıllarda başlamış olup, elde edilen ürünü değerlendirmek amacıyla 1945 yılında Rize Çay Fabrikası kurulmuştur. Günümüzde bu alanın tekelden çıkarılmasıyla bölgede birçok yeni tesis açılmıştır.
Kullanılışı: Çay yaprakları toplandıktan sonra en fazla 42° C sıcaklıkta kurutulur. Kuruyan bu yapraklar tahta asalar üzerinde 15 cm kalınlığında yayılarak üzerine yaş bezler örtülür ve 40 C°’de Fermentasyona bırakılır. Yapraklar bakır kırmızısı renk aldıkları zaman işlem bitmiş demektir. Bundan sonra tekrar kurutulur ve eleklerden geçirilerek yapraklar damarlarından ayrılır.
Kullanım için çay, dünyanın her tarafında biindiği gbi suyla birlikte kaynatılır. Ülkemizde de en yaygın içecektir.
İçindeki Maddeler: En önemli madde teofilindir. Ayrıca kafein teobramin, tanin, uçucu yağ ve klorofil gibi maddeler ihtiva eder. Çayın kendine has güzel kokusu uçucu yağ ve taninden kaynaklanır.
Tıbbî Etkiler: Çay beyinde solunum merkezini uyarır ve bronşları gevşetir. Bu etkileri sayesinde kronik bronşit ve astımda rahatlama sağlar.
Böbreklerde su ve tuzun geri emilimini engelleyerek idrarı artırır.
Barsak ve bronş kaslarını gevşeterek spazm çözücü etki gösterir. Aynı zamanda kabızlık yapar.
Çay da, kahve, kakao ve kola gibi uyanık tutucu zindelik verici maddelere sahiptir.
Hafif yanıklarda çay posası yanık üzerine konursa ağrıyı hafifletir.
Yorgun gözlerdeki kızarıklıkları gidermek ve kirpikleri kuvvetlendirmek için soğuk çaya batırılmış pamukla kompres faydalı olacaktır. Arpacıkta bu yöntem en yaygın tedavi yöntemlerinden biridir.
Diğer İsimler: Boyotu.Latince Adı: Trigonella Foenum Graecum.
Bitki: 30-40 cm boyunda, ilkbahar aylarında sarımsı beyaz çiçekleri olan bir ottur.
Yetiştiği Yerler: Türkiye’de Orta ve Güneydoğu Anadolu’da Marmara Bölgesi’nde yetişmektedir.
Kullanılışı: Olgun meyvaları toplanıp güneşte kurutulduktan sonra sopa ile dövülerek tohumların ayrılması sağlanır. Ardından toz haline getirilerek veya lapa yapılarak tüketilir.
Boyotu tohumları pastırmanın üzerine sürülen çemen isimli acı baharat karışımının ana maddesidir. Bunun haricinde yine Güneydoğu bölgemizde hazırlanan yöresel bazı acıların da terkibindedir.
İçindeki Maddeler: Sabit ve uçucu bir yağ, müsilaj, saponin, trigonellin alkoloidi, diosgenin, kolin, fitosterol mevcuttur.
Tıbbî Etkiler: Eski devirlerde özellikle arap ülkelerinde cinsel gücü arttırıcı, cesaretlendirici ve kuvvet verici olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bu etkiyi vücudun kendi erkeklik hormonu gibi rol oynayan diosgenin, sayesinde gösterdiği düşünülmektedir.
İçerdiği saponin sebebiyle mideyi tahriş ederek iştah açar, reflex yolla bronşları uyararak balgam söktürür ve göğsü yumuşatır.
Müsilaj sebebiyle yumuşatıcı özelliklere de sahiptir. Bu da öksürüklü hastalıklarda bir avantajdır. Bu özellikleriyle kronik öksürüklerde, öksürük ilacı olarak kullanılabilir. Toz haline getirilen tohumlar günde 3 kez 1 gr. olarak hap şeklinde yutulur.
Almanya’da sivilcelere karşıda pansuman olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Çinli bitkisel tedavi hekimlerince saç çıkmasını arttırmak için tavsiye edilmektedir.
Latince adı: Fraxinus Ornus.Bitki: 10 metreye kadar uzanabilen, mayıs-haziran ayları arasında beyaz renkli çiçekler açan bir ağaçtır.
Yetiştiği Yerler: İspanya, Fransa, İtalya’da özellikle Sicilya, Yunanistan ve Türkiye’de Kuzey ile Batı Anadolu’da yetişir.
Kullanılışı: Temmuz-ağustos aylarında ağaçların gövdelerine derin yarıklar yapılır. Bu yarıklardan akan usare kurutularak koyulaştırılır. Kudret helvası denilen bu ürün soluk sarı renkte, hafif kokulu ve tatlı lezzetli parçalardır.
İçindeki Maddeler: Şekerler, reçine, saponin, mannitol ve fraxin isimli bir glikozid bulunur.
Tıbbî Etkiler: Özellikle çocuklarda süt veya su ile eritilerek verilen zararsız bir müshildir. Günde 20 gr. dozunda kullanılır.
Latince Adı: Fraxinus Excelsior.Bitki: 30 metreye kadar yükselebilen, Nisan Mayıs aylarında kırmızı çiçekler açan, rutubetli toprakları seven, bir orman ağacıdır. Ağaca çiçeksiz denmesinin nedeni bilimseldir.
Yetiştiği Yerler: Orta Avrupa, Balkanlar ve ülkemizde Kuzey Anadolu'da yetişir.
Kullanılışı: Yapraklar yaz aylarında toplanarak, gölgelik bir yerde ince tabaka halinde kurutulur.
Ağacın kabuklarından yararlanmak için ise ilkbahar aylarında dallardan tedarik edilir.
Çiçeksiz dişbudağın yaprakları, gövde kabukları ve nadiren de tohumları suyla kaynatılmak suretiyle, tıbbî amaçlarla faydalanılır.
İçindeki Maddeler: Reçine, tanen, uçucu yağ ve fraxin glikozidi vardır.
Tıbbî Etkiler: Yapraklar süt veren hanımların sütünü çoğaltır, romatizmal ağrıları hafifletir, dışkıyı yumuşatır. 20 gr. yaprak 1 It. suda kaynatılarak günde 3 bardak içilir.
Kabuklar ise idrar söktürücü, ateş düşürücü ve kabız etkilidir. Ateş düşürücü etki sebebiyle eskiden Avrupa kınakınası olarak bilinirdi. 40 gr. kabuk yine 1 It. suda kaynatılıp günde 2 bardak içilir.
Tohumları idrarı arttırır.
Diğer İsimler: Mahmur çiçeği, İtboğan, Marco, zehirli çiğdem.Latince Adı:Colchicum Autumnale
Bitki: Genel olarak zehirli maddeler taşıyan çiğdem sonbaharda çiçek açan yumrulu bir nebattır. 4-7 yapraklı, otsu mavimsi leylak renkli çiçeklerdir.
Yetiştiği Yerler: Bu bitki hemen hemen bütün Orta Avrupa'da, Güney Almanya ve Akdeniz bölgesinde, nemli çayırlarda kendi kendine bolca yetişir. Memleketimizde de 40 kadar türden 25 kadarı mevcuttur.
Kullanılışı: İlk ve orta çağlarda zehirli bir bitki olarak tanınan çiğdem, 17. asırdan itibaren insan sağlığı için tüketime sunulmuştur.
İlaç olarak kullanılan kısım meyvadan çıkan tohumlardır. Bitkinin geliştiği mıntıkaya göre Mayıs-Temmuz ayları arasında olgunlaşan 3 gözlü meyvalar toplanarak, içlerinden tohumları alınır ve gölgede veya çok sıcak olmayan bir yerde bezler üzerine yayılarak kurutulur.
Muhafaza sıkıca kapatılmış kutularda güneş göstermeden yapılmalıdır.
Tohumların toz haline getirilmesi zor olduğundan birkaç parçaya ayırmak suretiyle kullanılır. Kokusuz, tadı çok acı ve kazıyıcıdırlar.
Ayrıca kökleri de dilimlenerek şurup haline getirilmek suretiyle tüketilebilir. Şurup yapmak için 28 gr. kuru dilimlenmiş kök 600 mit. su içinde 48 saat çok hafif ateşte ısıtılır.
İçindeki Maddeler: Çiğdem tohumu içindeki en önemli madde kolşisin adı verilen alkaloiddir. Başta gut hastalığı olmak üzere modern tıpta da birçok ilaç terkibine alınmıştır.
Ayrıca sabit yağ, şekerler, tanen ve demekolsin isimli bir madde daha vardır.
Tıbbî Etkiler: Çiğdem tohumunun başlıca kullanım alanı, gut hastalığının ağrılı krizleridir.Çünkü bu dramatik durumun en etkili ilâcıdır. Özellikle ayak başparmağı ve ayak bileğinde şiddetli ağrı ile karakterize gut krizlerinde, eklemde acının sebebi olan kandaki akyuvarlardan laktik asid açığa çıkmasını engelleyerek, ağrı kesici etki gösterir. Kolşisinin gut hastalığında iyileştirici etkisi kriz dışında zayıftır.
Kolşisinin dahilen kullanımında idrar arttırıcı, terletici, müshil, haricen kullanımında ise ağrı kesici etkiler görülebilir. Bu etkiler için şuruptan günde 3 kez yarım çay kaşığı içilir.
Vücudda hücre bölünmesinin durdurulması da kolşisinin ilginç etkilerinden biridir. Bu sebeple kansere karşı da kullanılmış ise de, çok zehirli olduğundan yüksek dozlar kullanılamaması sebebiyle terkedilmiştir. Ancak bu etkiden siroz hastalığından karaciğerde bağ dokusu hücrelerinin artışını önlemek amacıyla günümüzde yararlanılmaktadır. Böylece karaciğerin iflası süreci uzatılabilir.
Kanlı ishal, salya akması, kusma ile karekterize kolayca zehirlenmeye sebep olabilecek derecede tehlikeli olan bitkinin karınağrısı, burun kanaması yüksek tansiyon, saç dökülmesi, kan hücrelerinin azalması gibi yan etkileri de söz konusudur. Tohumların devamlı kullanımı B12 vitaminini emilmesini engeller.
Behçet hastalığı çiğdemin kullanım alanlarından bir diğeridir.
Eczahanelerde kotşisin içeren birçok müstahzar mevcuttur.
Latince Adı: Fragaria Vesca.Bitki: cm boyunda, toprak üzerinde sürünücü gövdeli, nisan-haziran ayları arasında beyaz renkli çiçekler açan bir bitkidir.
Yetiştiği Yerler: Ülkemizde özellikle Marmara ve Karadeniz bölgesinde yetiştirilmektedir. Sulak ve nemli yerleri sever.
Kullanılışı: Yaprakları ve kökleri kurutulup, suyla kaynatılmak suretiyle ilaç yapılır. Meyvalarından ise hepimizin bildiği gibi gıda olarak faydalanılır.
İçindeki Maddeler: Tanen, Fraga-rin ve bir renk maddesi vardır. A, B, C vitaminleri ve demir içerir.
Tıbbî Etkiler: İştah açıcı, kabız yapıcı ve idrar söktürücüdür.
İdrar söktürücü etkinin yanında hafif mikrop öldürücü etkininde bulunması ile idrar yollarındaki iltihaplarda faydalı olur.
Sözkonusu etkiler için 50 gr. kuru yaprak 1 İt. suda kaynatılır ve günde 3 bardak içilir. Köklerden de aynı şekilde ilaç hazırlanabilir.
Kökler veya yapraklardan hazırlanan bu ilaç anjinlerde gargara olarak, bayanlarda hafif vajinal akıntılarda duş olarak kullanılabilir.
Kurutulmuş yapraklar ve kökler havanda iyice dövülüp biraz unla karıştırılınca dişlerin parlamasını sağlayacak bir diş macunu elde edilmiş olur.
Yukarıda bahsettiğimiz ilaç, el ve ayak güzelliği için losyon olarak ovmak suretiyle tüketilebilir.
Meyvalar A, B ve C vitaminleri ile demir açısından zengin olduğundan kansız hastalarda destek sağlar.
Meyvaların suyu derideki kronik yaralarda iyileşmeyi hızlandırır ayrıca aynı ölçüde sütle karıştırılıp 3 saat beklenirse cilt için mükemmel bir güzellik sütü elde edilir. Makyaj temizlendikten sonra bu sütle yüz ovulup, daha sonra bolca soğuk suyla yıkanır.
Çileğin önemli bir özelliği alerji yapmasıdır. Kurdeşene sebep olabilir. Böyle durumlarda çilek yenmemelidir.