“Sakın amellerinizi yok etmeyin!”
İbadette sabır üç türlüdür!
İmam-ı Gazali hazretleri, ibadette sabrın; ibadet öncesi, ibadet esnası ve ibadet sonrası olmak üzere üç kısım olduğunu bildirmektedir:
1- İbadet öncesi sabır: Bu, niyetin düzgün olması, ihlaslı olması, riyanın karışmaması için gösterilen sabırdır. Bu tür sabır, niyetin ve İhlasın, riya âfetlerinin, nefis desiselerinin hakikatini bilen bir kimse için zor bir sabırdandır. Nitekim Peygamber efendimiz, “Ameller ancak niyetlere bağlıdır.“ buyurmuştur.
Allahü teâlâ sabrı, amelin üzerine takdim ederek şöyle buyurmuştur: “Ancak sabredip salih ameller işleyenler müstesnadır.“ (Hûd/1l)
2- İbadet esnası sabır: Kulun amel, ibadet esnasında Allah’tan gafil olmamasıdır; yaptığı şeyin ne olduğunun farkında olmasıdır. Bunun için ibadet yapılırken adab ve sünnetlerini yapmada tembellik etmemelidir. Amelin sonuna kadar edebe riayet etmelidir. Bu bakımdan gevşekliğe davet edenlere karşı, ameli bitirinceye kadar sabretmelidir. Bu sabır, sabrın şiddetlilerindendir. Nitekim şu ayet-i celîle’den bu mânâ kastedilmiştir:
“Böyle salih amel işleyenlerin mükafatı ne güzeldir. Onlar ki sabrederler ve yalnız Rablerine tevekkül ederler.“ (Ankebût/58-59)
3- Amel sonrası sabır: Kişinin ameli ifşa etmesi sağda solda söylemesi, riya ve gösteriş karıştırmasıdır. Ameline beğenme gözüyle bakmaktan, ameli iptal edip, boşa çıkartacak eserini yakacak her harekete sabretmeye ihtiyaç vardır. “Sakın amellerinizi iptal etmeyin!” (Muhammed/33, “ Sakın sadakalarınızı minnet etmek ve başa kakmak sûretiyle iptal etmeyin!” Bakara/264)
Bu bakımdan sadaka verdikten sonra minnet etmeye ve başa kakmaya sabretmeyen bir kimse muhakkak amelini boşa çıkarmıştır. İbâdetler farz ve nafile diye iki kısma ayrılırlar. Kişi bütün bunlara karşı sabretmeye muhtaçtır. Allahü teâlâ bunları şu ayet-i celîlede derlemiştir:
“Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı ve akrabaya vermeyi emreder.” (Nahl/90).
Bu bakımdan ayette bahsi geçen adalet farzdır, ihsan ise nafile ibadettir. ‘Akrabalara vermek’ ise mürüvvet ve sılayı rahimdir. Bütün bunlar sabra muhtaçtır.
Mehmet Oruç
İbadette sabır üç türlüdür!
İmam-ı Gazali hazretleri, ibadette sabrın; ibadet öncesi, ibadet esnası ve ibadet sonrası olmak üzere üç kısım olduğunu bildirmektedir:
1- İbadet öncesi sabır: Bu, niyetin düzgün olması, ihlaslı olması, riyanın karışmaması için gösterilen sabırdır. Bu tür sabır, niyetin ve İhlasın, riya âfetlerinin, nefis desiselerinin hakikatini bilen bir kimse için zor bir sabırdandır. Nitekim Peygamber efendimiz, “Ameller ancak niyetlere bağlıdır.“ buyurmuştur.
Allahü teâlâ sabrı, amelin üzerine takdim ederek şöyle buyurmuştur: “Ancak sabredip salih ameller işleyenler müstesnadır.“ (Hûd/1l)
2- İbadet esnası sabır: Kulun amel, ibadet esnasında Allah’tan gafil olmamasıdır; yaptığı şeyin ne olduğunun farkında olmasıdır. Bunun için ibadet yapılırken adab ve sünnetlerini yapmada tembellik etmemelidir. Amelin sonuna kadar edebe riayet etmelidir. Bu bakımdan gevşekliğe davet edenlere karşı, ameli bitirinceye kadar sabretmelidir. Bu sabır, sabrın şiddetlilerindendir. Nitekim şu ayet-i celîle’den bu mânâ kastedilmiştir:
“Böyle salih amel işleyenlerin mükafatı ne güzeldir. Onlar ki sabrederler ve yalnız Rablerine tevekkül ederler.“ (Ankebût/58-59)
3- Amel sonrası sabır: Kişinin ameli ifşa etmesi sağda solda söylemesi, riya ve gösteriş karıştırmasıdır. Ameline beğenme gözüyle bakmaktan, ameli iptal edip, boşa çıkartacak eserini yakacak her harekete sabretmeye ihtiyaç vardır. “Sakın amellerinizi iptal etmeyin!” (Muhammed/33, “ Sakın sadakalarınızı minnet etmek ve başa kakmak sûretiyle iptal etmeyin!” Bakara/264)
Bu bakımdan sadaka verdikten sonra minnet etmeye ve başa kakmaya sabretmeyen bir kimse muhakkak amelini boşa çıkarmıştır. İbâdetler farz ve nafile diye iki kısma ayrılırlar. Kişi bütün bunlara karşı sabretmeye muhtaçtır. Allahü teâlâ bunları şu ayet-i celîlede derlemiştir:
“Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı ve akrabaya vermeyi emreder.” (Nahl/90).
Bu bakımdan ayette bahsi geçen adalet farzdır, ihsan ise nafile ibadettir. ‘Akrabalara vermek’ ise mürüvvet ve sılayı rahimdir. Bütün bunlar sabra muhtaçtır.
Mehmet Oruç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder