14 Eylül 2020 Pazartesi

İbn-i Abbas (radıyallâhü anhümâ) şöyle anlattı: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir gün otururlarken (Cafer-i Tayyâr’ın zevcesi) Esmâ binti Umeys de onun yakınında bulunuyordu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) selam aldılar ve şöyle buyurdular: Yâ Esmâ! Şu (selâmını aldığım) Cafer’dir. Cebrâil ve Mîkâil (Aleyhimesselâm) ile birlikte bize uğrayıp selam verdiler. Müşriklerle karşılaştığı Mûte Harbi’ni şöyle anlattı: “Bütün vücuduma tam yetmiş üç tane darbe aldım ve yaralandım. Sancağı sağ elime aldım. Sağ kolum kesildi, sol elime aldım. Sol kolum da kesildi. (Şehit olduktan sonra) Hazret-i Allah iki koluma bedel olarak bana iki kanat verdi. Ben de, Cebrâil ve Mîkâil (Aleyhimesselâm) ile birlikte uçuyorum. Cennette dilediğim yere gidiyorum, dilediğim cennet meyvelerinden yiyorum.” Esmâ (radıyallâhü anhâ): “Yâ Resûlallah! Allâhü Teâlâ’nın, Cafer’e ikram ettiği bu hayır ona mübârek olsun. Lakin insanların bana inanmayacağından korkuyorum. Rica etsem minbere çıkıp bunları diğer insanlara da anlatır mısınız?” dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Esmâ binti Umeys’in bu ricası üzere minbere çıktılar. Hazret-i Allâh’a hamd-ü senâ ettikten sonra şöyle buyurdular: “Cafer bin Ebî Tâlib, Hazret-i Allâh’ın, kendisine iki kolundan bedel olarak ihsan ettiği iki kanadı olduğu halde Cebrâil ve Mikâil (Aleyhimesselam) ile birlikte bize uğrayıp selâm verdiler.” Resûlullah (s.a.v.) devamında Hazret-i Cafer’in kendisine haber verdiği şeyleri de anlattı.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder