5 Eylül 2020 Cumartesi

İLİM, AMEL VE İHLAS İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî (k.s.) bir mektubunda şöyle buyurmuşlardır: Muhakkak şerîatin üç cüz’ü vardır: İlim, amel ve ihlas. Bu üç cüzden her biri meydana gelmedikçe; şerîat tahakkuk etmez. Her ne vakit şerîat tahakkuk ederse dünyevî ve uhrevî bütün saâdetlerin üstünde olan, Cenâb-ı Hakk’ın rızâsı tahakkuk etmiş olur. Nitekim Allâhü Teâlâ buyurmuştur ki (meâlen): “Allâh’ın rızâsı her şeyden daha büyüktür.” (Tevbe Sûresi, âyet 72). Buradan anlaşılıyor ki şer’-i şerîf, dünyevî ve uhrevî bütün saâdetlere kefildir. Ve eğer şerîat tahakkuk ederse şerîatın ötesinde kendisine ihtiyaç duyulan, talep olunan hiçbir şey kalmaz. Ehl-i tasavvufu başkalarından ayıran, tarîkat ve hakîkattir. Bunlar, şerîatın üçüncü cüzü olan ihlâsın kemâle ermesine yardımcı olurlar. (Mektubât-ı İmâm-ı Rabbanî, c. 1, m. 36) İmâm-ı Gazâlî Hazretlerinin naklettiğine göre âriflerden bir zat şöyle dedi: “Tasavvuftan nasibi olmayanların son nefeste imansız olarak gitmelerinden korkulur. Tasavvuftan en az nasibi olan kimse, onu tasdik eden (kabul eden, tasavvuf vardır diyen) ve onu ehline teslim eden kimsedir.” (İhyâu Ulûmiddin)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder