CAHIL KAFAİmam Buhari gece uykudan uyanır, lambasını yakar, hatırına gelen faydalı bir şeyi yazardı. Hatta bir gecede yaklaşık yirmi defa kalktığı olurdu. İlahiyat 1. Sınıf öğrencisi Mert sabah namazına kalkmadığı halde hadis tenkiti yapıyor.
66 yaşında hapis cezası olarak kuyuya atılan ve 15 senelik bu zamanda ezberden öğrencilerine 30 ciltlik El Mebsut isimli fıkıh usulü kitabını yazdıran İmam Serahsi’ye, sehiv secdesi yapmayı bilmeyen İlahiyat 2.Sınıf öğrencisi Betül kafa tutuyor.
İlahiyat 4. Sınıf öğrencisi RumeysaNur'un okumaya vakit bulamadığı kitapları 40 yıl süren ilmî seyahatler esnasında toplayan 600.000 hadisi 16 yılda tasnif ederek 7275 sahih hadisi bize bırakan İmam Buhari RumeysaNur'un derin tenkitlerinden kurtulamıyor.
Muhammed İdris er-Razi, hadis için ilk çıktığı yolculuğu yedi sene sürdü. Yaya olarak yürüdüğü yollar bin fersah kadardı. İlahiyat 1. Sınıf öğrencisi Şeyma dolmuşla gidip geldiği fakülte yollarında Hadislerin sıhhat durumunu tartışıyor.
Abdullah ibni Mesud hadis rivayet ederken yüz şekli değiştiği, nefesi kesildiği, titrediği halde, ilahiyat 2. Sınıf öğrencisi Hasan Hadis okurken veya kendisine okunurken bacak bacak üstüne atıyor.
Adını bilmediği ama künyesiyle tanıdığı Ebû Hanife'nin binlerce talebesi olup, bunların kırk kadarı müctehid mertebesine ulaşmış olduğu halde bizim ilahiyat hazırlık talebesi Nisa Nur, İmam-ı Azam’ın içtihadlarına kafa tutuyor.
20'li yaşlardaki Kuranı yüzünden okuyamayan bu müceddidler hangi okullarda okuyor. Acaba?
SÜNNET-İ SENİYYEYE UYMAK VE KARŞILIĞI
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Kim sünnetimi muhâfaza ederse (devamlı sünnetime uyarsa) Allâhü Teâlâ ona dört haslet ikrâm eder: İyi kimselerin kalbinde ona karşı muhabbet verir. Kötü kimselerin kalbine onun heybet ve korkusunu koyar.
Rızkını genişletir. Dîninde sağlam ve güvenilir olur.” (Rûhu’l-Beyân)
Ashâb-ı Kirâm aleyhimü'r-rıdvân, Resûlullâh Efendimizin (s.a.v.) sünnetleri ile amel etmeye çok îtinâ ederlerdi.
Tâbiînden Mücâhid (r.a.) anlattı: “İbn-i Ömer (r.anhümâ) Hazretleri ile bir seferde beraber idik. Bir yerde yoldan ayrıldı. “Bunu niçin yaptınız?” diye sorulunca, “Resûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) burada böyle yaptığını görmüştüm, onun gibi yaptım” dedi.
İbn-i Ömer Hazretleri Mekke ile Medîne arasında bir ağaç altına gelir, ağacın altında kaylûle yapar (günün ortasında uyurdu) ve Resûl-i Ekrem Efendimizin böyle yaptığını haber verirdi.
Ahmed bin Hanbel Hazretleri anlattı: “Bir gün bir toplulukla birlikte idim. Soyunup yüzmek için suya girdiler. Ben “Allâh’a ve âhiret gününe îmân eden kimse avret mahallini örtsün” hadîs-i şerîfini hatırladım. Elbiselerimi çıkarmadan suya girdim. O gece rüyamda bana denildi ki: “Ey Ahmed, sana müjdeler olsun, sünnet ile amel ettiğinden günahların bağışlandı. Allâhü Teâlâ seni dinde kendisine uyulacak bir imam kıldı.” (Rûhu'l-Beyân)
“Bişr-i Hâfî (k.s.) anlatıyor: “Bir gece rüyamda Resûlüllah Efendimizi (s.a.v.) gördüm. Bana:
‘Ey Bişr! Allâhü Teâlâ'nın seni hangi sebeple akrânından üstün kıldığını biliyor musun?' dedi.
‘Bilmiyorum, yâ Resûlallah.' dedim.
‘Sünnetime tâbî olman, sâlihlere hizmet etmen, din kardeşlerine nasihat etmen, Ashâbıma ve Ehl-i Beytime muhabbetinin çok olması sebebiyle.' buyurdular.
(R. Kuşeyriyye)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder