Akîdeyi Ehl-i Sünnet’e göre düzeltmek her mükellefe vâciptir..
Hasan Bozkurt ------ Dinin asıllarında sahâbenin hepsine tâbi olmak vaciptir. Sahabenin bazısına dil uzatan kişi, onların tamamına tâbi olmaktan mahrumdur. Ashaba dil uzatmak, hakikatte Allah Rasûlüne dil uzatmaktır. Ashaba saygı göstermeyen, Allah Rasûlüne iman etmemiştir. Çünkü onların kötü olması, onların arkadaşının da kötü olması sonucuna varır ki, bu denli çirkin bir itikaddan Allah’a sığınırız.
zî, Sünen, Hadis no: 2641; Taberânî, el-Evsat, Hadis no: 4886]. Ashabın yoluna tâbi olmaksızın Nebî’ye (s.a.v.) ittibâ iddiası bâtıl bir iddiadır. Hatta bu iddia bilfiil Allah Rasûlüne (s.a.v.) isyandır, karşı gelmedir. Böyle bir yolla kurtuluşa ulaşmak ne mümkündür?! ‘Kendilerinin bir şey üzerinde bulunduklarını, (doğru yolda olduklarını) sanacaklardır. İyi bilin ki, onlar yalancılardır’ [Mücadele suresi, 18] ayet-i kerimesi onların haline uymaktadır. Efendimizin (s.a.v.) ashabına ittibâya sarılan fırka, şüphesiz Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat fırkasıdır. Allah onların çalışmalarını-çabalarını mükâfatlandırsın. O, Fırka-i Nâciye’dir (kurtuluşa eren fırkadır). Şîa ve Hâricîler gibi Allah Rasûlünün ashabına dil uzatanlar, onlara tâbi olmaktan mahrumdurlar. Mu’tezile de tek başına sonradan ortaya çıkmış bir mezheptir
H.Ş : ‘Kim Arafe gecesinde bin defa Kul huvellahu ehad (İhlâs) suresini okursa, Allah Teâla kendisine istediğini verir.’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder