6 Ağustos 2019 Salı

ASTRAL SEYAHAT NEDİR?


ASTRAL SEYAHAT NEDİR?

Düz yolda yürümeyi beceremeyenlerin, ruhlarında kin, intikam, haset, kibir, gurur dahil yüzlerce kötü ahlakı bulunanların, aynı zamanda, adının anlamını bilemeyecek kadar cahil olanların, ilimden, bilimden, fenden bu derece uzak olanların, kısaca lüzumsuz ve baş belası artistlerin, kendilerini on numara adam kabul ederek, kibirlerinden yanına yanaşılmaz ve burunlarından kıl aldırmaz bir eda ile anlattıkları ve ruhlarını bedenlerinden çıkartıp alemleri, başka boyutları ve gezegenleri gezdiklerini sandıkları ama aslında kafir cinlere yani şeytanlara oyuncak oldukları duruma kısaca ASTRAL SEYAHAT denir.

Aslında ruhunu ölmeden önce de bedeninden kendi iradesi ile çıkartabilen, sıradan insanların idrak edemeyeceği bir takım alemleri gezen ve hakikatleri gören, uyanık ve hatta ayakta dururken bile bunu yapabilen az sayıda insanlar vardır. Bunlar, nefislerini terbiye edip yenmiş, kimisi nefsine ceza verip 20 yıl ayran içirmemiş, kimisi nefsini terbiye için 20 yıl sürekli oruç tutmuş ve geceleri ibadet ile geçirmiş, san, şöhret, para, dünyalık, makam, kibir, gurur, haset v.s. gibi yüzlerce kötü ahlaktan, yıllarca süren gayretler sonucunda arınmış, velilik makamına ulaşmış, velayet yolunda kademler atlamış, aynı zamanda, şer'i ve dünyevi-fenni ilimleri eksiksiz tahsil etmiş, istisna insanlardır.

Kafir cinlerin/şeytanların, bunları aldatabilmesi imkansıza yakındır. Başta anlatılan artistlerin ise şeytanlara kanmaması imkansıza yakındır. Ve bu artistlerin gözünde, bu veliler, beş para etmez insanlardır. Hatta sorunlu kişilerdir. Bu lüzumsuz tiplerin, zaten din, iman, ebedi saadet, ebedi felaket, küfr, cehennem, Allah'tan korkma ve kuldan utanma gibi korkuları ve sıkıntıları olmadığı için, kimin ne anlattığı onlar için önemli değildir. Varsa yoksa egoları, insanların arasında itibar kaygıları, makam ve para ve kadın kaygıları ön plandadır.

Günümüzün hukuk sisteminde bunlara verilecek bir karşılık yoktur. Medeni bir devletin gerçek bir hukuk sisteminde ise bunlar, topluma bir daha geri kazandırılması ve bir daha insana dönüşmesi mümkün görülmeyen insanlıktan da çıkmış tiplerdir ve bunların dünyada daha fazla kalma şansları yoktur.
Millete adını soruyorsun cevap vermeden önce astral seyahatini(!) anlatıyor. Hemen ardından zamanda yolculuğun mümkün olduğunu(!) anlatıyor.

Abartmadan söylüyorum, daha pek çoğu adının anlamını doğru düzgün bilmiyor. Madde nedir, alem/kainat nedir, kendisi tam olarak nedir, ruh ve beden bağları nedir, en temel dini hususlar nedir, en temel fizik kuralları, tıp esasları nedir bilmiyor, uzun uzun her şeyi ispat(!) ediyor.

Geçen de ikaz etmiştim. Kafalar uçmuş.. Kimsenin ayağı yere basmıyor. Astral seyahat dediğiniz şey iki şekilde olur:

1- İnsan ölmeden önce ölebilecek hale gelir. Daha Türkçesi, ölmeden önce, istediği an ruhunu bedeninden ayırabilecek ve ruh hızında (ki ruhun en düşük hızı ışık hızıdır.) hareket edebilecek hale gelir. Bu şekilde, bedeni olmadan ruhaniyeti ile Mars, Venüs, Jüpiter, başka güneş sitemleri ve gezegenlerini bile gezebilir. Pekiyi de bunu kimler yapabilir? Bunu ancak çok yüksek ilim sahibi olup bir de Allah dostu olan, kainatın, insanın, maddenin, ruhun pek çok sırrını çözebilenler yapabilir. Bunlar da milyonlarca kişide bir kişi kadar azdır.

2- Kişi boş teneke misalidir. Tabiri caizse vurdukça çok ses çıkar, çok konuşur, çok bildiğini sanır ama bomboştur. Tutar astral seyahet yapacağım der. Zaten buna gayret ederken de bütün amacı "Ben bunu yaptım." deyip etrafına hava atmaktır. Yani bu kişi ahlaken de bomboştur. Sonra uğraşır durur seyahate çıkmak için. Ve bir gün bir bakar bir haller olur. Bedeni uyuşur, zihninde acayip şeyler olur, gözleri kapanır ve gezmeye başlar. Öylesine akıl almaz yerleri, mekanları, zamanları gezer ki şaşar kalır. En sonunda başarmıştır. Birçok da acayip varlık-canlı(ona göre uzaylı) görür. Bazıları ile konuşur da.. Sorular sorar, çok mantıklı cevaplar da alır.

Ama... Boş tenekenin haberi yoktur ki, bedeninin uyuşması, zihninde görüntülerin ve seslerin oluşması, çok çeşitli yerleri gezmesi, varlıklarla konuşması dahil yaşadığı her şey sanaldır. Evet hepsi zihninde ve letaifinde oluşturulmuştur(Bunlar letaifi de hiç duymamışlardır. Ve bu boş tenekelerin letaifin ne olduğunu anlamaları bile kırk yıllarını alır.) Bunu ona yapan/yapanlar da cinlerdir. Cinler insan bedenine-beynine-zihnine-ruhuna tesir edebilirler. Geçen de yazdığım gibi, bu işin ehli, memleketimizde 300 milyon cin yaşadığını, çoğunun gayri müslim olduklarını, ömürlerinin 1500-2000 sene olduklarını ve en büyük zevklerinin bu boş tenekelerle oynayıp, onları aldatıp, onlar üzerinden bütün ademoğlullarını aldatmak olduğunu sık sık söylüyorlar.

Herkes artık biraz ciddi olsun. Önce adının manasını öğrensin :) İlim okusun, bilim okusun, kendini geliştirsin, tahsil yapsın ve bütün bunları ilk önce düzgün bir niyetle ve amaçla yapsın. 13-15 yaşındaki gençlerin bile zihinlerini "astral astral" diye perişan etmişler.


Millete adını soruyorsun cevap vermeden önce astral seyahatini(!) anlatıyor. Hemen ardından zamanda yolculuğun mümkün olduğunu(!) anlatıyor.

Abartmadan söylüyorum, daha pek çoğu adının anlamını doğru düzgün bilmiyor. Madde nedir, alem/kainat nedir, kendisi tam olarak nedir, ruh ve beden bağları nedir, en temel dini hususlar nedir, en temel fizik kuralları, tıp esasları nedir bilmiyor, uzun uzun her şeyi ispat(!) ediyor.

Geçen de ikaz etmiştim. Kafalar uçmuş.. Kimsenin ayağı yere basmıyor. Astral seyahat dediğiniz şey iki şekilde olur:

1- İnsan ölmeden önce ölebilecek hale gelir. Daha Türkçesi, ölmeden önce, istediği an ruhunu bedeninden ayırabilecek ve ruh hızında (ki ruhun en düşük hızı ışık hızıdır.) hareket edebilecek hale gelir. Bu şekilde, bedeni olmadan ruhaniyeti ile Mars, Venüs, Jüpiter, başka güneş sitemleri ve gezegenlerini bile gezebilir. Pekiyi de bunu kimler yapabilir? Bunu ancak çok yüksek ilim sahibi olup bir de Allah dostu olan, kainatın, insanın, maddenin, ruhun pek çok sırrını çözebilenler yapabilir. Bunlar da milyonlarca kişide bir kişi kadar azdır.

2- Kişi boş teneke misalidir. Tabiri caizse vurdukça çok ses çıkar, çok konuşur, çok bildiğini sanır ama bomboştur. Tutar astral seyahet yapacağım der. Zaten buna gayret ederken de bütün amacı "Ben bunu yaptım." deyip etrafına hava atmaktır. Yani bu kişi ahlaken de bomboştur. Sonra uğraşır durur seyahate çıkmak için. Ve bir gün bir bakar bir haller olur. Bedeni uyuşur, zihninde acayip şeyler olur, gözleri kapanır ve gezmeye başlar. Öylesine akıl almaz yerleri, mekanları, zamanları gezer ki şaşar kalır. En sonunda başarmıştır. Birçok da acayip varlık-canlı(ona göre uzaylı) görür. Bazıları ile konuşur da.. Sorular sorar, çok mantıklı cevaplar da alır.

Ama... Boş tenekenin haberi yoktur ki, bedeninin uyuşması, zihninde görüntülerin ve seslerin oluşması, çok çeşitli yerleri gezmesi, varlıklarla konuşması dahil yaşadığı her şey sanaldır. Evet hepsi zihninde ve letaifinde oluşturulmuştur(Bunlar letaifi de hiç duymamışlardır. Ve bu boş tenekelerin letaifin ne olduğunu anlamaları bile kırk yıllarını alır.) Bunu ona yapan/yapanlar da cinlerdir. Cinler insan bedenine-beynine-zihnine-ruhuna tesir edebilirler. Geçen de yazdığım gibi, bu işin ehli, memleketimizde 300 milyon cin yaşadığını, çoğunun gayri müslim olduklarını, ömürlerinin 1500-2000 sene olduklarını ve en büyük zevklerinin bu boş tenekelerle oynayıp, onları aldatıp, onlar üzerinden bütün ademoğlullarını aldatmak olduğunu sık sık söylüyorlar.

Herkes artık biraz ciddi olsun. Önce adının manasını öğrensin :) İlim okusun, bilim okusun, kendini geliştirsin, tahsil yapsın ve bütün bunları ilk önce düzgün bir niyetle ve amaçla yapsın. 13-15 yaşındaki gençlerin bile zihinlerini "astral astral" diye perişan etmişler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder