Isa Demirci ► Fırka-i Naciyyenin Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaât Olduğuna Dâir Yedi Delil Vardır:
1. Birincisi Cemaât Olmalarıdır. Bu, Ehl-i Sünnete Hastır. Zirâ Haricî ve Rafızîler Cemaâti Kabûl Etmezler. Mutezîle ise İcmaın Hüccetini Kabûl Etmezler.
2. İkincisi Kitabullâhı, Rasülullah Aleyhisselâm’ın Sünnetini, Ümmetin İcmaını, Fukahanın Kıyasını, İstimal Ederek Delil Gösterirler.
3. Üçüncüsü Aralarında Birbirlerini Tekfir Etmezler. Diğer Fırkalar ise Birbirini Tekfirden Geri Kalmazlar. Mutezîle, Neccariye, Rafızî ve Kerramîler Gibi.
4. Dördüncüsü Ümmetin Fetvâları Hep Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaât Üzerine Devam Ediyor.
5. Beşincisi Abdullah İbn-i Ömer’in, Rasülullah Sallallâhû Teâlâ Aleyhi ve Sellem’den Rivâyet Ettiğine Göre; Âyetteki “Âhirette Yüzü Beyaz Olacak Kişilerin Ehl-i Sünnet Olduğunu ve Yüzleri Kara Olacak Olanların ise Ehl-i İhvâ Olduklarını” Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimiz Buyurmuşlardır. Ehl-i İhvâ, Kitap ve Sünnete Uymayanlardır.
6. Altıncısı Allahû Teâlâ “Dinlerini Ayırıp Fırka-Fırka Olanlar, Hak Yol Üzerinde Değillerdir.” Buyuruyor. Bütün Muhalif Fırkalar da, Kendi Aralarında Bölünmüşler, Dinden Uzaklaşmışlardır. Ehl-i Sünnet ise Habl-i Metine Yapışanlardır. Bu da Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaâte Açık Bir Fadl-ı İlâhîdir.
7. Yedincisi ise Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaâtin Mezhebinde İfrat ve Tefrit Yoktur. İkisinin Arasında Bir Mezheptir. Ne Cebr Ne de Tefviz Yoktur. Mutezîlenin Yaptığı Gibi Allah’ın (Celle Celâlühû) Sıfatlarını Muattal Kılmazlar. Müşebbihe Gibi de Allah’a (Celle Celâlühû) Cevarih İsnâd Etmezler. Rafızîler Gibi Eshâb-ı Kirâma Düşmanlık Yapmazlar. Haricîler Gibi Hazreti Osman ile Hazreti Ali’yi Sevmede Taksiratları Yoktur. Bilâkis Her Şeyde Vasatı Tercih Eder ve Emirlerin En Hayırlısı Vasat Olanıdır Derler.
[İbn-ül-Hakîm es-Semerkandî ▬ Tarîk-i Müstakîm / Sevâd-ı A’zam Tercümesi (Doğru Yol)]
Sevâd-ı A'zam Edeb Beşir Mübeşşir
1. Birincisi Cemaât Olmalarıdır. Bu, Ehl-i Sünnete Hastır. Zirâ Haricî ve Rafızîler Cemaâti Kabûl Etmezler. Mutezîle ise İcmaın Hüccetini Kabûl Etmezler.
2. İkincisi Kitabullâhı, Rasülullah Aleyhisselâm’ın Sünnetini, Ümmetin İcmaını, Fukahanın Kıyasını, İstimal Ederek Delil Gösterirler.
3. Üçüncüsü Aralarında Birbirlerini Tekfir Etmezler. Diğer Fırkalar ise Birbirini Tekfirden Geri Kalmazlar. Mutezîle, Neccariye, Rafızî ve Kerramîler Gibi.
4. Dördüncüsü Ümmetin Fetvâları Hep Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaât Üzerine Devam Ediyor.
5. Beşincisi Abdullah İbn-i Ömer’in, Rasülullah Sallallâhû Teâlâ Aleyhi ve Sellem’den Rivâyet Ettiğine Göre; Âyetteki “Âhirette Yüzü Beyaz Olacak Kişilerin Ehl-i Sünnet Olduğunu ve Yüzleri Kara Olacak Olanların ise Ehl-i İhvâ Olduklarını” Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimiz Buyurmuşlardır. Ehl-i İhvâ, Kitap ve Sünnete Uymayanlardır.
6. Altıncısı Allahû Teâlâ “Dinlerini Ayırıp Fırka-Fırka Olanlar, Hak Yol Üzerinde Değillerdir.” Buyuruyor. Bütün Muhalif Fırkalar da, Kendi Aralarında Bölünmüşler, Dinden Uzaklaşmışlardır. Ehl-i Sünnet ise Habl-i Metine Yapışanlardır. Bu da Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaâte Açık Bir Fadl-ı İlâhîdir.
7. Yedincisi ise Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaâtin Mezhebinde İfrat ve Tefrit Yoktur. İkisinin Arasında Bir Mezheptir. Ne Cebr Ne de Tefviz Yoktur. Mutezîlenin Yaptığı Gibi Allah’ın (Celle Celâlühû) Sıfatlarını Muattal Kılmazlar. Müşebbihe Gibi de Allah’a (Celle Celâlühû) Cevarih İsnâd Etmezler. Rafızîler Gibi Eshâb-ı Kirâma Düşmanlık Yapmazlar. Haricîler Gibi Hazreti Osman ile Hazreti Ali’yi Sevmede Taksiratları Yoktur. Bilâkis Her Şeyde Vasatı Tercih Eder ve Emirlerin En Hayırlısı Vasat Olanıdır Derler.
[İbn-ül-Hakîm es-Semerkandî ▬ Tarîk-i Müstakîm / Sevâd-ı A’zam Tercümesi (Doğru Yol)]
Sevâd-ı A'zam Edeb Beşir Mübeşşir
Isa Demirci ------------ Abdullah bin Mesud’dan mervi bir hadiste adamın biri Peygamber Efendimiz’e gelmiş ve; “Ya Resulallah! Bir adam ki Tevrat’a ve İncil’e inanıyor; Allah’a ve bu kitaplardaki peygamberlere de inanıyor. Fakat sana tabi olmuyor. Bunlar hakkında ne dersin?” Bunun üzerine Peygamberimiz şu cevabı vermiştir: “Beni, Yahudi veya Nasranî bir kimse işitir de peygamberliğime ve getirdiğime tabi olmazsa cehennemdedir.”......Suyuti, Celalettin, Esbab-ı Vurud’i-l Hadis, (tah: Yahya İsmail), 1998, s.313
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder