3 Ekim 2019 Perşembe

Bu yazıyı okudum. Okuyunca donakaldım. Kahroldum… Sizlerle paylaşmaya karar verdim. Efendim, Doç.Dr. Neva Çiftçioğlu gerçek bir Türk hanımefendisi. Finlandiya’da doçentlik ünvanını alan ilk yabancı. Kendisi kireçlenmenin müsebbibi olan ve nanobakteri adı verilen mikrobu bulmuş. Bu buluşu nedeniyle dünyanın her yerinden davetler, ödüller almış. 2,5 yıldan beri NASA’da (Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi) çalışan ilk Türk Bilim Kadını. Önümüzdeki yıllarda da kalp ve böbrek hastalıklarının teşhisine ilişkin, patenti yüzlerce milyon dolar değerinde önemli bir buluşu açıklanacakmış. Buraya kadar çok güzel. Ama Türkiye onu tanımıyor, Türk yetkililerden aldığı tek bir tebrik bile olmamış. Bilim dünyasında ona “Türklüğünden vazgeç, daha çok parla” diye akıl verenlere o inatla “asla” demeye devam ediyor. Türk olması büyük sorun olmuş. Finlandiya’da Türk olduğu hiç anılmamış. Vatandaşlık başvurusu bile yapmamış ama, onu hep Finli gibi tanıtmışlar dünyaya. Mesela NASA’ya gittiğinde, “NASA’ya giren ilk Finli” diye başlık atmış bir gazete. 1996 da başarılı bilim insanlarının bulunduğu bir törene çağrılmış ; bu törende Türk bayrağının altına gittiğinde onu oradan alıp Finlandiya bayrağının altına almışlar. Çok ağırına gitmiş bu… 1996 yılında Finlandiya Hükûmeti onu buluşunu bilim dünyasına açıklamak üzere ABD’ye göndermiş. New York’ta bulunan dünyanın dört büyük laboratuarından biri olan Cold Spring Harbor Laboratories’e gitmiş. Meğerse Amerikalılar da o dönemde aynı bakteriyi Mars gezegeninde bulmuşlar. Bunun üzerine birlikte Astrobiyoloji Enstitüsü’nü kurmuşlar. Bulduğu bakteriyle ilgili olarak ABD’de kurulan büyük bir firmanın da sahiplerinden biriymiş. Firmanın CEO’su “senin Türk olmandan yoruldum” diyerek kendisine ABD vatandaşlığına geçmesini önermiş. Yanıtı kısa ve öz : ASLA ! Ve ekliyor : Ben milliyetçi olduğumu bilmezdim, ama dışarıda kalınca insan ülkesinde kızdığı şeyleri bile özler hale geliyor… Şaşırıyorlar Amerikalılar. Sana hiç kimse sahip çıkmıyor, sen neden Türk olmakta ısrar ediyorsun ? diye soruyorlar kendisine. Ankara Tıp Fakültesi’nde asistan iken doktorasını bitirmek üzereymiş. Astım hastalığı hakkında bir tez hazırlamış hocalarına sunmuş. Bölüm başkanı olan hocası tezi herkesin gözü önünde çöpe atmış. O çöpe atılan tezi birkaç yıl sonra tıp dünyasının üç büyük bilimsel dergisinden birinde yayınlanmış. Ankara ona doçentliğini vermediği için Finlandiya’da Doçentlik ünvanı alan ilk yabancı olmuş. Finlandiya’da bakteri çalışmaları yaparken Bilkent Üniversitesi Rektörü ve Genetik Bölümüne başvurarak “gelin bunu birlikte yapalım, patenti Türkiye’ye ait olsun” önerisini yapmış. Gelen yazılı yanıtta “siz galiba iş arıyorsunuz” deyip kabul etmemişler. Hacettepe Tıp Fakültesi de “bu bizi aşar” demiş. Hasrete dayanamayıp Türkiye’ye dönmüş ve Başkent Üniversitesi’nde çalışmaya başlamış. Kendisine mikrobiyoloji kliniğinde 9 ay boyunca dışkı tahlili yaptırmışlar. Sonunda Finlandiya’da ki profesörü “sen orada ziyan oluyorsun” diyerek isyan etmiş ve Türkiye’ye onu almaya gelmiş. ”Bana yurt dışında Everest’in tepesine bayrak diken kadın gözüyle bakıyorlar, ama bugüne kadar hiçbir Türk yetkilisinden tebrik almadım. Sadece bir kişi, nasıl oldu bilmiyorum, İskandinav Tıp Ödülünü kazandığım zaman, Ziraat Bankası eski Genel Müdürü bir tebrik kartı gönderdi, halâ saklarım.” diyor bu değerli Türk Bilim Kadını… PAYLAŞALIM Kİ, BU DEĞERLİ İNSANIMIZI HERKES ÖĞRENSİN…


Abdurrahman Yıldız - KARBONAT
CEP TELEFONLARINIZLA İLGİLİ SIRLAR
1. Dünyanın neresinde olursanız olun, anahtar numaranız: 112..
Cep telefonunuz bloke edilmiş olsa bile, bu numarayı her zaman girebilirsiniz.. Deneyin.
2. Arabanızı kilitlediniz, anahtarları içeride bıraktınız ya da arabanın anahtarlarını kaybettiniz, evinizden de uzaktasınız..
Cebinizle evinizi arıyın, cevap veren kişiye yedek anahtarınızı alıp, telefona yaklaştırmasını isteyin.
Siz de aynı anda cebinizi arabanın kapısına yaklaştırın.
Hayret! Kapı açılıyor!
Aynısı port bagaj için de geçerli!
3. Cebinizin şarjı mı bitmiş? Tüm cep telefonlarının ekstra bir şarj rezervi vardır.
*3370# tuşlamakla otomatik olarak ek %50 şarj kazandırabilirsiniz.
Telefonunu yeniden şarj ettiğinde, otomatik olarak rezervi de şarj olacaktır.
4. Cep telefonunuz mu çalındı.
Ne yapacaksınız?
Aslında tüm cep telefonu ticareti yapanlar bunu bilirler ama gizli tutarlar ki, hırsız şirketin hizmetlerini kullanmaya devam edebilsin.
Telefonu çalınan da cep satın alacak, o da tüketime katılacaktır..
Telefonunuzun çalınması durumunda telefonunuzun seri numarasını bilmeniz şarttır!
*#06#'i çevirin, ekranda bir kod belirecektir.
Bu numara, dünyada tektir ve sizin telefonunuzun seri numarasıdır.
Bunu not edin ve güvenli bir yerde saklayın!
Ola ki telefonunuz çalınırsa, hemen servis sağlayıcınızı arayıp ve seri numaranızı bildirin, telefonunuzu hemen bloke ederler. Hırsız, SIM kartını değiştirse bile işe yaramaz.
Telefonunuz geri gelmez ama, hiç değilse hırsız telefonunuzu hiçbir zaman kullanamaz.
EN ÖNEMLİSİ DE; bunu hepimiz uygulasak, cep telefonu hırsızlıkları tarihe karışacaktır.
#Kopyalayıp paylaşın, herkese faydalı olun.
#Çok Önemli Bilgi Notu paylaşırsanız iyi olur Alıntı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder