11 Ekim 2019 Cuma

ZELZELE (DEPREM) TEDBİRLERİ Zelzele esnasında, bağırarak etrafınızdakilere haber verin. Emniyetli bir yer bulup başınızı ve ensenizi koruyacak şekilde çömelin. Sarsıntı geçinceye kadar olduğunuz yerde kalın. (Deprem esnasında tekbir getirilir.) Bir mekânın içindeyseniz, dayanıklı bir masanın ya da benzeri bir şeyin yanına girip, camlardan korunun. Dışarıdaysanız, açık bir alana gidip üzerinize düşebilecek yıkıntılardan, elektrik kablolarından ve ağaçlardan korunun. Köprülerden, altgeçitlerden ve elektrik direklerinden uzak durun. Sarsıntı sırasında, merdivenlere ya da balkona çıkmayın. Balkonlardan ve pencerelerden atlamayın, asansör kullanmayın. Depremden sonra sakin olun, panik yapmayın, önce kendi emniyetinizden emin olun. Tesisatları kontrol edin, hasar varsa kapatın. İçeride gaz kokusu alırsanız, gaz vanasını kapatın. Camları ve kapıları açın. Kibrit ve çakmak kullanmayın, elektrik düğmelerine basmayın. Hemen binayı terk edin. Telefonu acil haller dışında kullanmayın. Çevrenizde yardım edebileceğiniz kimsenin olup olmadığını kontrol edin.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:
“Sizden bazıları çabuk öfkelenir ve çabuk sakinleşir. Yani bir hâli diğeriyle denk olur (İki hâli müsâvî olduğu için bunlar övülmez ve yerilmez).
Bazıları da geç öfkelenir ve geç sakinleşir. Yine bir hâli diğeriyle denk olur. (İki hâli müsâvî olduğu için bunlar da övülmez ve yerilmez.)
Fakat sizin en hayırlınız geç öfkelenen ve çabuk sakinleşendir.
En şerliniz de çabuk öfkelenen ve geç sakinleşendir.”
“Kim öfke ile muâmelede bulunmaya gücü yettiği hâlde öfkesini yenerse, Allâhü Teâlâ kıyâmet gününde o kimsenin kalbini rızâsı ile doldurur.” (Tenbîhü’l-Gâfilîn)
ÇALIŞKANLIĞIN SEMBOLÜ KARINCALAR
Karıncaların 7500’e yakın türleri vardır. Kraliçeler 15-20 yıl, işçiler 5-10 yıl yaşar. Karıncalar çalışkanlığın sembolüdür. Başlarındaki dirsek şeklindeki antenlerini gözlerinden daha çok kullanırlar.
Boyları 2 ile 18 mm arasında değişir. Karıncalar, ön bacaklarını bir el gibi kullanırlar. Bunlarla yiyecek toplar, yuvada yumurta ve kozaların yerini değiştirir ve vücutlarını temizlerler. Bu bacaklarında arılardaki gibi, kıllardan meydana gelmiş temizlik organı olan bir çift tarakları vardır. Karınca, temizliğe son derece düşkündür. Gıda artıklarını ve ölen arkadaşlarını yuvanın dışındaki çöplüğe bırakırlar. Cemiyetin çoğunu işçiler teşkil eder. Gıda toplama, çobanlık yapma, yuvanın temizliği gibi ağır işlerin çoğu bunlara aittir.
Karıncalar, birbirlerine her rastlayışta bir saniye dururlar ve bir şeyler söylüyormuş gibi antenlerini birbirlerine dokundururlar. Bir karınca, yuva içinde veya dışında aç bir arkadaşına rastladığında büyük bir nezakette bulunur. Antenlerini diğerinin antenine dokundurarak ön ayaklarıyla arkadaşına yaslanır. Ardından kursağında depoladığı besinin bir kısmını arkadaşının ağzına boşaltıp onu doyurur.
Eğer güçlü bir yağmur felaketinde yuva tamamen sular altında kalırsa işçi karıncalar kraliçeleri, yumurta ve yavruları ortalarına alıp birbirlerine kenetlenirler. Böylece uzun süre su üstünde kalabilirler.
Osmanlıda hususi olarak sokak hayvanlarının beslenmesiyle ilgilenen kişiler vardı. Bunlara mancacı denirdi.
Görüntünün olası içeriği: iç mekan
1880'de Ayasofya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder