Ilim Irfan Sofrası
Allah’tan Başkasının Adına Yemin
Kim; başkasının adına yemin ederse, meselâ,
“Ka’beye yemin olsun!“
“Beytüllah’a yemin olsun!“
Allah’ın peygamberine yemin olsun!” veya babasına ve benzeri şekilde yapılan yeminler, yemin değildirler. Bunlar, şeriat bakımından yemin olmadıkları için, bunlara itibâr da edilmez ve bunlarla söylediklerine muhalefet ederse, keffâret de gerekmez.
Allah’tan başkasının adına yemin etmek (aynı zamanda) mekruhtur.
İmâm Şafiî (r.h.) hazretleri bu günahlar için: olmasından korkarım,” buyurdular.
Hadîs-i şerîfte şöyle buyurulmaktadır:
Masiyet “Allah’tan başkasının adına yemin eden kişi, muhakkak ki Allah’a şirkkoşmuştur.
“Kim Allah’tan baskısına yemin ederse, mutlaka kâfir olmuştur veya müşrik olmuştur.”
Bu (tür) hadîs-i şeriflerin mânâsı, kim Allah’tan başkasına yemin eder ve yemin ettiği şeyin tazimine itikâd ederse (yani yüceliğine inanırsa), o kişi, Allah’a gösterilmesi gereken ta’zimde; o yemin ettiği şeyle Allah’a şirk koşmuştur.
Eğer yemininde ta’zim kastı ve itikadı olmazsa, (bu tür yeminlerde) bir beis yoktur. Halk arasında âdet olduğu üzere: “Hayır! Babama yemin olsun ki (öyle değil)” demek gibi…
Ali er-Râzî (r.h.) buyurdular: “Hayatıma and olsun” veya “Senin hayatına and olsun!” ve bunlara benzer şekilde yemin eden kişinin küfründen korkarım.
Gerçi halkın çoğu bu gibi şeyleri bilmeden söyleyip dururlar. Ben elbette bunun kesin şirk olduğunu söylemekteyim. Çünkü Allah’tan başkasının adına yemin yapılmaz. İslâm’dan beri yâni uzak olmak için yemin yapılmaz. Kim bunu inanarak gerkçekten bilerek yaparsa, elbette o kişi İslama salim olarak dönemez. Eğer bu kişi yalandan yemin ediyorsa, onun da küfründen korkulur.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
“Kim bilerek yalan yere İslâm’dan başka bir dinle yemin ederse, o kişi dediği gibidir. (Hangi din üzere yemin etmiş ise o dindedir.)”
Hadîs-i şerifin zahiri buna (yani İslâm’dan başka bir din üzere yemin eden kişinin İslâm dîninden çıktığına) işaret eder.
Eğer bir Müslüman: “Ben böyle yaparsam yahûdî olayım (veya hıristiyan olayım gibi yemin eder),” ve o işi yaparsa, kâfir olur. İmâm Şafiî (r.h.) hazretleri bu görüştedir…
Hanefîler ise buyurdular ki: O kişi tekfir edilmez, yâni kâfir olmaz. Hanefîler bu hadîs-i şerîfleri tehdit mânâsına hamlettiler (yorumladılar).
Fakat: “Eğer ben bu işi yaptıysam yahudîyim” diye fiili mazı (yani dili geçmiş zaman kipiyle) söyleyip yemin eder ve o işi işlerse, Hanefîler bu konuda ihtilâf etmişlerdir. Eğer bu adam bunun yemin olduğunu bilirse, sahih olan fetvaya (görüşe) göre bu adam kâfir olmaz. Eğer bu kişi. yemin ile kâfir olacağı inancındaysa ve bunu bile bile yaparsa kâfir olur. Çünkü küfre, bile bile rızâ göstermiştir. Hanefî âlimlerinin çoğuna göre hadîs-i şerifin hamli (yorumu) böyledir.
“Fetavây-ı Bezzâziyye“de, fetvaya göre, bunun yemin olduğu, böyle bir kimseye keffâret lâzım olduğuna dair fetva vardır.
Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 2/592-594.
“Ka’beye yemin olsun!“
“Beytüllah’a yemin olsun!“
Allah’ın peygamberine yemin olsun!” veya babasına ve benzeri şekilde yapılan yeminler, yemin değildirler. Bunlar, şeriat bakımından yemin olmadıkları için, bunlara itibâr da edilmez ve bunlarla söylediklerine muhalefet ederse, keffâret de gerekmez.
Allah’tan başkasının adına yemin etmek (aynı zamanda) mekruhtur.
İmâm Şafiî (r.h.) hazretleri bu günahlar için: olmasından korkarım,” buyurdular.
Hadîs-i şerîfte şöyle buyurulmaktadır:
Masiyet “Allah’tan başkasının adına yemin eden kişi, muhakkak ki Allah’a şirkkoşmuştur.
“Kim Allah’tan baskısına yemin ederse, mutlaka kâfir olmuştur veya müşrik olmuştur.”
Bu (tür) hadîs-i şeriflerin mânâsı, kim Allah’tan başkasına yemin eder ve yemin ettiği şeyin tazimine itikâd ederse (yani yüceliğine inanırsa), o kişi, Allah’a gösterilmesi gereken ta’zimde; o yemin ettiği şeyle Allah’a şirk koşmuştur.
Eğer yemininde ta’zim kastı ve itikadı olmazsa, (bu tür yeminlerde) bir beis yoktur. Halk arasında âdet olduğu üzere: “Hayır! Babama yemin olsun ki (öyle değil)” demek gibi…
Ali er-Râzî (r.h.) buyurdular: “Hayatıma and olsun” veya “Senin hayatına and olsun!” ve bunlara benzer şekilde yemin eden kişinin küfründen korkarım.
Gerçi halkın çoğu bu gibi şeyleri bilmeden söyleyip dururlar. Ben elbette bunun kesin şirk olduğunu söylemekteyim. Çünkü Allah’tan başkasının adına yemin yapılmaz. İslâm’dan beri yâni uzak olmak için yemin yapılmaz. Kim bunu inanarak gerkçekten bilerek yaparsa, elbette o kişi İslama salim olarak dönemez. Eğer bu kişi yalandan yemin ediyorsa, onun da küfründen korkulur.
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
“Kim bilerek yalan yere İslâm’dan başka bir dinle yemin ederse, o kişi dediği gibidir. (Hangi din üzere yemin etmiş ise o dindedir.)”
Hadîs-i şerifin zahiri buna (yani İslâm’dan başka bir din üzere yemin eden kişinin İslâm dîninden çıktığına) işaret eder.
Eğer bir Müslüman: “Ben böyle yaparsam yahûdî olayım (veya hıristiyan olayım gibi yemin eder),” ve o işi yaparsa, kâfir olur. İmâm Şafiî (r.h.) hazretleri bu görüştedir…
Hanefîler ise buyurdular ki: O kişi tekfir edilmez, yâni kâfir olmaz. Hanefîler bu hadîs-i şerîfleri tehdit mânâsına hamlettiler (yorumladılar).
Fakat: “Eğer ben bu işi yaptıysam yahudîyim” diye fiili mazı (yani dili geçmiş zaman kipiyle) söyleyip yemin eder ve o işi işlerse, Hanefîler bu konuda ihtilâf etmişlerdir. Eğer bu adam bunun yemin olduğunu bilirse, sahih olan fetvaya (görüşe) göre bu adam kâfir olmaz. Eğer bu kişi. yemin ile kâfir olacağı inancındaysa ve bunu bile bile yaparsa kâfir olur. Çünkü küfre, bile bile rızâ göstermiştir. Hanefî âlimlerinin çoğuna göre hadîs-i şerifin hamli (yorumu) böyledir.
“Fetavây-ı Bezzâziyye“de, fetvaya göre, bunun yemin olduğu, böyle bir kimseye keffâret lâzım olduğuna dair fetva vardır.
Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 2/592-594.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder