11 Aralık 2019 Çarşamba

RIZKI HELALDEN KAZANMAK NE KADAR YAŞAYACAKSAM O KADAR RIZIK BIRAK!!


"Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştu"(Talâk 3)
"İbadet on kısımdır, dokuzu çalışıp helal kazanmaktır". (Deylemi)
Bir de Ebu Zerr'den şöyle rivayet edilmiştir:
"Resulullah وَمَنْ يَتَّقِ اللهَ يَجْعَل لَهُ مَخْرَجًاوَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لاَيَحْتَسِبُ (
"Kim Allah'tan korkarsa Allah ona bir çıkış yaratır ve onu ummadığı yerden rızıklandırır". (Talâk 2-3)
okuyordu, tekrar tekrar okumaya başladı, hatta beni uyku bastı da buyurdu ki:
"Ey Ebu Zerr, insanların hepsi bunu tutsaydı, kendilerine yeterdi."
Ve her kim Allah'a tevekkül ederse başına gelen herhangi bir şeye karşı O'nun kudretine itimad edip, yapacağı işte kendini O'nun emrine teslim ederek hükmünce giderse O, ona yeter. Allah onun işlerinin hakkından gelir. Hesabına kâfidir. "Yani elde ettiği şeyler konusunda Allah'a güvenirse kendisinin önem verdiği şeylerde de Allah ona kâfidir."
Belh’in meşhur velisi Allah dostu Hatem-i Esam, hacca gidiyordu. Hanımına teklifte bulundu:
Hanım, ne kadar nafaka bırakayım sana, ben gelinceye kadar? Tevekkül ve teslimiyet timsali hanımın cevabı ibretliydi:
-Ne kadar yaşayacaksam o kadar!
Hanım senin ne kadar yaşayacağını ben ne bileyim?..
Öyle ise dedi, benim nafakamı ne kadar yaşayacağımı bilene bırak. O beni şimdiye kadar hiç nafakasız bırakmadı, şimdiden sonra da bırakmaz. Sen harçlığını yanında tut, gurbette sana lazım olabilir.
Hatem-i Esam yola çıktıktan sonra mahalle hanımları ziyarete geldiler.
Allah kavuştursun beyiniz hacca gitti, dediler. Hemen arkasından da mahalli dille sormadan edemediler:
Beyin sana ne kadar rızık bıraktı gelinceye kadar?..
Benim beyim dedi, rızık veren değil rızık yiyendir. Rızık yiyen, rızık veremez. Ben rızkımı hep rızık verenden beklemişim şimdiye kadar. O beni hiç rızıksız bırakmamış, yine de bırakmayacağına inanıyorum.
Hanımlar bu cevaptan pek memnun olmadılar, dudaklarını büküp aleyhte konuşarak gittiler…
Aradan çok geçmedi Hatem’in evinin kapısında at kişnemeleri duyuldu. Dışarıya çıkan hanım, bir atlı kafilesiyle karşılaştı. Hacıları uğurlamaktan dönen Bağdat halifesi susamış, su içmek için uğramış buraya. Hanım hemen bir testi su ile bir bardak uzattı. Soğuk suyu kana kana içen halife yanındaki vezirine emir verdi:
İçtiğimiz suyun bedelini bize yakışan şekilde öde!..
Toprak çanağın içini altınla dolduran vezir, bardağı kapının yanına bırakırken söylendi:
Allah’a emanet olun bacım, soğuk suyunu içtik, hakkını helal et… Kafile uzaklaşırken Hatem’in hanımı bardağın içinde beyi hacdan dönünceye kadar yetip de artacak miktarda para bırakıldığını gördü. Her zaman yaptığı gibi yine seccadesine yönelip şükür secdesine kapandı:
Rabb’im dedi, çocukken anam babamın eliyle gönderiyordun rızkımı. Evlenince beyim Hatem’le göndermeye başladın rızkımı… Şimdi ise beyim hacca gitti, bu defa da halifeyle gönderiyorsun rızkımı. Beni hayatım boyunca hiç rızıksız bırakmadın. Zaten ben de seni hep böyle bildim. Bu yüzden tevekkül ve teslimiyetim hiç azalmadı, hep arttı.
Hadiste dikkat çekilen mühim bir husus da, "Ben kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl tanırsa öyle muamele ederim." Hadîs-i kudsîsinde belirtilen gerçektir.
Bu hadîs-i kudsîye göre, biz Rabbimizin rahmetini ümit edersek öyle muâmele görürüz.
Biz rızkımıza Allahu teâlânın kefil olduğuna inanırsak ummadığımız yerden rızkımız gelir.
Hadis-i Şerif!
"Allah’tan korkun, istediğiniz şeylere kavuşmak için, iyi sebeplere yapışın. Kötü sebeplere yanaşmayın! Hiç kimse, takdir edilen rızkına kavuşmadıkça ölmez" (Hakim)
Haramda rızıktır helâlde rızıktır!
Helâl rızka kavuşmak isteyen sebeplerine yapışmalıdır! Para kazanmak malı arttırır. Fakat, rızkı arttırmaz. Rızık, mukadderdir. Yani ezelde ayrılmıştır. Rızık, maaşa, mala, çalışmaya bağlı değildir. Fakat Allah emrettiği için çalışmak lazımdır. Çünkü, Allahü teâlânın işleri, sebepler altında tecelli eder. Âdet-i İlâhiye böyledir. Fakat, bazen, sebebe yapışıldığı halde, iş hasıl olmayabilir. Yahut
sebepsiz de, hasıl eder.
Peygamber efendimiz, Hazret-i Muaz ile müsafeha edince buyurdu ki:
- Ya Muaz, ellerin nasırlaşmış.
- Evet ya Resulallah, kazma elimde toprakla meşgul oluyor ve bu sayede çoluk çocuğumun nafakasını kazanıyorum.
Fahr-i kâinat efendimiz, Hazret-i Muaz’ı öpüp buyurdu ki:
- Bu eli Cehennem yakmaz. (Tibyan)
Yemeklerden sonra yapılan yemek duası Rabbımıza verdiği nimetlere sükr etmektir. Bu yemek duasına devam edelim. Nimetlerin hesabını hafifletir, hesabı ortadan kaldırır.
"Çalışıp kazanmak her müslümana farzdır" (Taberani)
"İbadet on kısımdır, dokuzu çalışıp helal kazanmaktır" (Deylemi)
Ne söylemisti Erzurumlu İsmail Hakkı hazretleri;
Açılır bahtımız birgun hemen battıkca batmaz ya,
Sebebler halk eder Hâlık Kerem bâbın kapatmaz ya
Benim Hakka münâcâtım değildir rızk için hâşa
Hüdâ Rezzakı alemdir rızıksız kul yaratmaz ya..
Selam ve dua ile

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder