3 Eylül 2020 Perşembe

TASAVVUF NEDİR Bir hasta kendi kendini tedavi edemez. Muhakkak bir doktora gider. Bir hasta bir ilacı hangi dozda, ne arada kullanacağını bilmez. Kendi kendine ilaç kullanmaya kalkarsa zararı olur. Evrâd ve ezkâr da mânevî bir reçete gibidir. Şahsın durumuna göre ehli tarafından verilir. Meselâ bir kimse sevap olsun diye kendi mantığıyla orucu yirmi dört saat tutsa, sevap olur mu, olmaz. Meselâ Rasûlullah Efendimiz, 33, 33, 33 Sübhânallah, Elhamdülillah, Allâhu ekber... “Haydi ben daha fazla sevaba gireyim” diye 40, 40, 40 çekeyim, 50, 50 çek, olur mu? Olmaz. Bir reçetedir bu. Evrâd ve ezkâr da bunun gibi hudutlarına, dozajına dikkat edilmezse, fayda yerine bazen meczupluğa da götürebilir. Onun için bu hususta ehil kimselerden istifâde etmek zaruridir. Nasıl mezhep imamları, Kitap ve Sünnetʼten alarak, ibadet, muâmelât, muâşerete dair hususları tanzim ediyorsa, bu hususun önde gidenleri de kalbî hayatı alâkadar eden mânevî terbiye usulünü, evrâd ve ezkârı Kurʼân ve Sünnetʼin emirleri muktezâsınca teşekkül ettirmişlerdir. Fakat her yolun yanlış insanı vardır. Bu yolun da yanlış insanı olabilir. Bu, yola bir itham getirmez.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder