2 Ekim 2020 Cuma

*Hz.HAMZA İLE AYNI KABİRDE OLAN* ABDULLAH BİN CAHŞ'IN DUASI.

 *Hz.HAMZA İLE AYNI KABİRDE OLAN* ABDULLAH BİN CAHŞ'IN DUASI.

Abdullah b. Cahş’ın Uhud Savaşı’ndaki fedakârlığı ve mücadelesi ise bambaşkadır. Ashâb-ı Kirâm’ın önde gelenlerinden Sa’d b. Ebi Vakkas radıyallahu anh şöyle anlatıyor:
Uhud Savaşı’nın başlamasından hemen önce Abdullah yanıma gelerek bana şöyle dedi:
Gel, bir köşeye gidelim de Allah’a dua edelim. Sen benim duama “âmin” de, ben de senin duana “âmin” diyeyim.
Ben “Olur.” deyince bir kayanın ardına gittik. Sonra ben dua etmeye başladım: “Allah’ım! Savaş sırasında karşıma güçlü kuvvetli bir düşman çıkar. Ben onu öldüreyim ve üzerindeki kıymetli eşyaları ganimet olarak alayım.”
Ben duamı bitirince Abdullah “Âmin” dedi ve kendi duasına başladı:
Ey Kulum, Burnun ve Kulakların Nerede
“Ya Rabbi! Savaş meydanında karşıma güçlü, kuvvetli bir düşman çıkar. Ben onunla çarpışayım. O beni öldürsün. Burnumu ve kulaklarımı kessin. Yarın Senin huzuruna çıktığımda, Sen bana: ‘Ey kulum, burnun ve kulakların nerede, burnun ve kulakların neden kesildi?’dediğinde, ben ‘Senin ve Rasûlünün rızası için kesildi.’ diyeyim.”
Abdullah’ın duası bittiğinde, söz verdiğim için “Âmin” demek zorunda kaldım.”
Hurma Dalı Kılıca Dönüşüyor
Nihayet savaş başladı. İki taraf kıyasıya savaşıyor, tam bir can pazarı yaşanıyordu. Abdullah, düşman saflarının ortasına dalmış cihad ediyor, ölüme meydan okuyordu. Savaşın iyice kızıştığı bir sırada elindeki kılıcı kırılıverdi. Kılıcı olmadan nasıl savaşabilirdi? Hemen Allah Rasûlünün yanına gitti. Efendimiz, Abdullah’a bir hurma dalı vererek bununla savaşmasını emretti. Abdullah, hurma dalını eline aldığında dalın keskin bir kılıca dönüştüğünü hayranlıkla seyretti. Yeniden savaş meydanına döndüğünde elinde mucizevî bir kılıç tutuyordu.
Ağaç Dalına Asılan Burun ve Kulaklar
Uhud Savaşı Müslümanlar için oldukça sıkıntılı geçti. Bir ara tamamen dağılan İslâm ordusu, ölmeyi yaşamaya tercih etmiş mukaddes mücahidler sayesinde toparlanarak müşriklere kesin bir zafer kazanma fırsatı vermedi. Düşman savaş meydanını terk ettiğinde Sa’d b. Ebî Vakkas, Abdullah b. Cahş’ın paramparça edilen vücudu ile karşılaştı. Abdullah, Ebû’l-Hakem b. Ahnes b. Şerik tarafından şehid edilmiş, burnu ve kulakları kesilmişti. Etrafa baktığında bir ağacın dalına asılan bir ipin ucundaki burnu ve kulakları gördü. Müşrikler Nahle Seriyyesi’nin kahraman komutanının vücudunu, parmaklarını, burnunu ve kulaklarını doğrayarak intikam almışlardı. Abdullah’ın duası kabul olmuş, Allah yolunda şehid olmuştu. Sa’d bu hadiseyi anlatırken, “Abdullah b. Cahş’ın duası, benim duamdan daha hayırlıydı.” derdi.
İman edenler, imanlarını salih amelleriyle ispat edenler, hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, ölüme meydan okuyanlar… İşte onlar Abdullah ve arkadaşlarıdır. Onlar Allah’ın rahmetine, Rablerinin vaat ettiği Firdevs Cennetlerine layık mümin, muhacir ve mücahitlerdir.
Allah Rasûlü Uhud şehidlerini, dünyadaki dostluklarına veya akrabalıklarına göre ikişer ikişer defnediyordu. Kırk yaşlarında[43]şehid olan Abdullah’ı da şehidlerin seyyidi dayısı Hamza ile aynı mezara defnetti.
Bir defasında Efendimiz aleyhisselâm Abdullah’a dünyada en çok ne istediğini sormuştu da Abdullah şu cevabı vermişti:
Benim dünyada en büyük hedefim Allah ve Rasûlünün sevgisini kazanmaktır. Gözümde başka bir şey yoktur.Rabbim şefatlerini nasip eylesin peygamberimiz ve Eshabımız bu güzel dinimizi bizlere kadar ulaştırmak için canlarını hiçe saydılar hatta parça parça azaları düşmanlar Tarafından kesildiler şehit oldular. dinimizi yaşatabilmek için ...rabbim bizide buyoldan ayırmasın..Amin


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder