15 Ekim 2020 Perşembe

Tıbbın aciz kaldığı bir hastaya her gün 4624 kere "Ya Muhyi celle celalühü" İsm-i Şerifi okunursa,kısa zamanda iyileşir

 


.......... 11 R.EVVEL​ 1442​​ ...28 EKİM 2020, ÇARŞAMBA AKŞAMI MÜBAREK MEVLİD KANDİLİ​... Hz. Ali efendimiz: “fahri kainat efendimizin dünyaya teşrif ettiği veladet gecesine kıymet veren o gece yapılan toplantılara iştirak eden gönlü ile ruhu ile cesedi ile bizzat hazır bulunanlar bu dünyadan ahrete giderken iman ile göç ederler.” Ne kadar büyük bir müjde…




























Sürâka'nın Hz.Peygamberimiz'i Tâkip Edişi ve Başına Gelenler.........Kureyş Müşrikleri, Rasûlüllah ile Hz.Ebû Bekr'i bulana veya öldürene yüzer deve va'detmiş bulunuyorlardı. Kendine güvenenler O'nu aramağa koyulmuştu. Çok iyi iz tâkip eden Sürâka adında iri yapılı birisi de, bu mükâfatı almak için atını, silahını, fal çektiği oklarını da yanına aldı, bundan sonra elini fal çantasına atıp oklarını çıkardı. «Muhammed ile Eshab'ına zarar verebilir miyim?, veremez miyim?» diye oklarla fala baktı. Hoşlanmadığı ok; «O'na zarar verilemez» oku çıktı. Fakat oka îtibar etmeyerek, yüz deveyi almak arzu ve iştihâsıyla hemen atının üzerine atladı. Onu, dört nala kaldırıp koşturdu. Rasûlüllah ile arkadaşlarına yaklaşacağı sırada atının ayakları birden bire sürçüp yere kapandı. Sürâka da üzerinden yuvarlandı. Kendi kendine "Bu, ne hâl?" dedi. Sonra fal oklarını çıkarıp fala baktı. Yine, hoşlanmadığı ok, «O'na zarar verilemez!» oku çıktı. Sürâka, oka isyan etti. Peygamber Efendimiz'i tâkipten vazgeçmedi. Hemen atına atlayıp koşturmağa başladı. Birden bire atı yere kapandı. Sürâka da üzerinden yuvarlandı. "Bu, ne hâl?" dedi. Sonra fal oklarını çıkarıp tekrar fala baktı. Bu defa da, hoşlanmadığı «O'na zarar verilemez!» oku çıktı. Sürâka, yine oka isyan etti ve Rasûlü Ekrem'i tâkipten vazgeçmedi. Atına atlayıp koşturmağa başladı. O kadar yaklaştı ki artık, Allâh'ın Rasûlü ve arkadaşları Sürâka'yı görüyor, o da, onları görüyordu. Hattâ Sürâka, Rasûlüllah Efendimiz'in okuduğu Kur'ân-ı Kerîm'i bile işitebiliyordu. Rasûlüllah, arkasına hiç dönüp bakmıyordu. Hz.Ebû Bekir (R.A.) ise, sık sık arkasına dönüp bakınıyordu. Buhârî'nin Enes Bin Malik'ten rivâyetine göre; Hz.Ebû Bekir (R.A.), arkasına dönüp bakınınca, bir atlının arkalarından koşup kendilerine yaklaştığını gördü. "Yâ Rasûlellah! İşte atlı, gelip bize yaklaştı." dedi. Peygamberimiz arkasına baktı; "Allahım düşür onu" diyerek duâ etti. Sürâka gelip yetişince, Hz.Ebû Bekir (R.A.) ağlamağa başladı. Peygamber Efendimiz, O'na; "Niçin ağlıyorsun?" diye sordu. Hz.Ebû Bekir (R.A.); "Vallâhi, ben, kendim için ağlamıyorum. Sana bir zarar gelir diye ağlıyorum!" dedi. Sürâka, Peygamber Efendimiz'e saldıracağı bir mesâfeye gelince; "Yâ Muhammed! Bu gün Seni benden koruyacak kimdir?" diye bağırdı. Peygamberimiz; "Beni, Cebbâr ve Kahhâr olan Allah korur!" buyurdu, Cebrâil indi; "Yâ Muhammed! Yüce Allah yeryüzünü sana itaatçı kıldı. Ona dilediğini emredebilirsin" dedi. O sırada, Sürâka'nın atının iki ön ayağı, dizlerine kadar yere battı. Sürâka da üzerinden yuvarlandı. Atını kaldırmağa zorladı. At da kalkmak için çabaladı. Fakat, bir türlü ayaklarını yerden çıkarmağa kâdir olamadı. Hasan Arikan -Muhtasar Islam Tarihi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder