26 Aralık 2020 Cumartesi

BİR KAVME BENZEMEYE ÇALIŞAN ONLARDANDIR İkinci bin yılın müceddidi İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri buyurdular ki: “İki dîni tasdîk eden (İslâm’dan başka hak din olduğuna inanan) kişi, şirk ehlinden sayılır. İslâm hükümleri ile küfrü bir araya getirmeye teşebbüs eden de müşriktir. Hâlbuki küfürden teberrî etmek (uzaklaşmak) İslâm’ın şartıdır, şirk şâibesinden sakınmak tevhiddir.

..

Hindûların büyük bildikleri günlere hürmet etmek, Yahûdîlerce bilinen âdetlere uymak küfrü îcâp ettirir. Nitekim bazı câhil Müslümanlar, bilhassa kadınlar, kâfirlerin belli günlerindeki küfür merâsimini icrâ etmektedirler. Bunları, kendileri için de bayram kabul edip, kızlarının ve kardeşlerinin evlerine onlar gibi hediyeler yollarlar... Böylelikle o merâsime tam manâsı ile îtinâ ve îtibâr ederler.
İslâm’da bunların hepsi şirk ve küfürdür.”
(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 3, m. 41)
“Bir kere, bir hasta ziyâretine gitmiştim. O hastanın ölümü yaklaşmıştı. Hâline teveccüh ettiğim zaman kalbini şiddetli zulmet içinde gördüm... Bu zulmetin kalkması için ne kadar teveccüh ettiysem de kalkmadı. Çokça teveccühten sonra bilindi ki, bu zulmetler, kendisinde gizli bulunan küfür sıfatındandır. Bu sıkıntıların sebebi, küfür ehlini dost edinmesindendir.
Bana malum oldu ki bu zulmetlerin kalkması için teveccüh etmek, yerinde bir iş değildir. Zîra onun bu zulmetlerden temizlenmesi, küfrün cezâsı olan cehennem azâbına bağlıdır.
Ve bana malum oldu ki, onda zerre miktarı îmân mevcuttur ve bunun bereketiyle cehennemde ebedî kalmaktan kurtulacaktır.
-Ebedî veya muvakkat (geçici)- cehennem azâbı, küfre ve küfür sıfatlarına mahsustur. Muvakkat cehennem azâbı; küfür sıfatının cezâsı, ebedî cehennem azâbı ise küfrün cezâsıdır.
(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 1, m. 266)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder