21 Aralık 2020 Pazartesi

Ezelden ebede kadar insanlığın felahı ve kurtuluşunu hedef alan ve bunun dayandığı umdeleri bir bir açıklayan yegane müessese İslam Dinidir. Yüce Rabbimiz en üstün bir din olarak İslam Dinini göndermiştir. Bu yüce dinimiz, kendine has hükümleriyle, tazeliğini kıyamet sabahına kadar muhafaza edecek güzellikleriyle ve pırıl pırıl insanlığa ışık saçan hakikatleriyle ondört asırdan beri ayaktadır ve kıyamete kadar da ayakta kalacaktır. İşte mensubu olmakla şeref duyduğumuz yüce dinimiz, kendi müeyyidelerini tahrif edecek müdahalelere ve beşeri düşünceleri ona karıştırmayı hedef alan her türlü teşebbüse karşı uyanık olmamızı biz müminlerden istemiş, ibadetlerde ve adetlerde firenk mukallidliğinden şiddetle kaçınmamızı emretmiştir. Milletler; dini esaslara bağlılıkla ve milli hasletlerini korumakla ayakta kalmışlardır. İslamiyyete bağlılığı gevşeyen ve milli mefahirini inkar eden milletler ise taklitçisi olduğu topluluğun uydusu haline gelmişlerdir. Peygamberimiz Efendimizde bir Hadis-i Şeriflerinde mealen:

 

.............Kim bir kavme benzemeye özenirse, o da onlardandır. buyurmuşlar ve bu suretle, kof hıristiyanlık ve kokuşmuş yehudilik adetlerine özenti duymaya set çekmiş, taklitçiliği adet haline getirenlerin milli ruhunu kaybedip, özendiği o topluluğun mahiyet ve karakterini elde edeceğine işaret buyurmuşlardır. Noel ve yılbaşı; içki ve fuhşu teşvik edip, yeşeren küçük çam fidanlarının yok edilmesine sebebiyet verdiği, insanları rezalete, sefalete, cinnete ve cinayete teşvik ettiği, israfın ve iflasın amili olduğu için, insanı insanlık tahtından indirip hayvani bir seviyeye düşürdüğü ve süfli bir hayatın zebunu kıldığı için, insanı mümtaz vasıflardan ayırıp Hakkın ve halkın nazarında kötü kıldığı için, yine içkinin kontrolü altına giren insana herkesin gözü önünde hertürlü bayağılığı işlettiği, edep ve haya duygularının yok olmasına, birçok fazilet müesseselerinin yıkılmasına sebebiyet verdiği için ve daha bizim bildiğimiz bilmediğimiz nice nice rezaletin işlendiği bir gece olması hasebiyle yüce dinimizin esaslarına, ictimai hayata, akla ve mantığa, edep haya ve ahlak müesseselerine tamamen zıttır. İşte böyle bir gece, biz müminlere duvara astığımız takvimin tükenip bir yenisinin konulacağını hatırlatmaktan başka hiçbir şeyi ihtar etmemelidir. Bir müminin bu gece niyyetiyle normal günlük yaşayışına ilaveten en küçük bir değişik davranışta bulunması iman, inanç ve itikad noktasından büyük tehlike arz etmektedir. Bu sebeple şuurlu mümine bu gecede düşen vazife; yemesinde içmesinde, giyim ve kuşamında en küçük bir değişiklik yapmayıp, sadece Ümmet-i Muhammedin bu gecenin şerrinden, zulmetinden emin olmaları ve hakiki iman ve hidayet üzere hayatlarını tamamlamaları için Cenab-ı Hakka çokca dua ve iltica etmektir. Hutbemizin başında okuduğumuz ayet-i kerimenin meali ile hutbemize nihayet verelim. Bırak onları(kendi hallerine) yesinler, eğlensinler! Onları (boş bir) emel oyalayadursun. Yakında bilecekler onlar.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder