Neslimizi ve ümmetimizi tehtid eden “eş cinsellik” belası günümüzde kirli eller tarafından öyle normalleştirildi ki artık önünü alamaz bir hale geldik toplum olarak.
İnanın, gelen özel mesajların bir bölümünü paylaşmaya kalksam, dudaklarınızı uçuklatmaya yeter.
“Evlendikten sonra kocasının eşcinsel olduğunu… Erkek kardeşinin erkek sevgilisi olduğunu… Hafız olacak kadar dinde ilerleyen kızlarımızın hemcinslerine ilgi duyduklarını…” şu an buraya “yazabildiklerim..” yazamadıklarımı ise artık siz tasavvur edin.
Her defasında şunu sordum kendime;
“-Ne oluyor ismi ‘Muhammed… Aişe…’ olan evlatlarımıza? Bu çocuklar gökten zembille inmiyor ki, bizim kucaklarımızda büyüyorlar.”
Bunun analizini yapmaya çalışırken bir nokta dikkatimi çekti. Şu an sosyal medyada büyük bir algı operasyonu var. Ne kadar cinsiyetsiz insan varsa, popüler olmuş durumda.
Ve hepsinin bir tek ortak noktası var “Görkemli hayat ve zenginlik!”
Nerede bir eşcinsel tip görsek, hepsi havuzlu villalarda oturuyor, son model giyiniyor, şoförlerle geziyor.
Tam da gençlere özendirilen o hayatın sefasını sürüyorlar.
Peki nasıl oluyor bu!..
Nereden geliyor bu suyun kaynağı?
Elbette, tankla-topla giremedikleri ülkelerin ahlakını çökertip, biyolojik olarak savaş açan eller, her türlü imkanı sağlıyor.
Bunu finanse edenler lağımı, “çiçek bahçesi” gibi göstererek süslemektedirler.
Bu insanlar, birer proje olarak sunuluyor ve büyük paralarla destekleniyorlar.
Hem de öyle ki medya, bu kişileri “İnce, naif, yardımsever, mazlum, masum..” insanlar gibi paketleyip bizlere sunuyor.
İşte şeytanın en büyük aldatması ise burada başlıyor.
“Netflix” ve benzer platformların batağına saplanan ve popüler dizilere bir sezonu neredeyse 3 gündeizleyecek kadar bağımlı olan gençlere sunulan o yabancı dizilerin yüzde 90’ında eşcinsel karakterlerişleniyor.
Nereden çıktığı belli olmayan “Kore akımı”nda daeşcinsel ilişkiler had safhada değil mi?
Evet televizyon ve sosyal medyada büyük bir algı operasyonu var; lakin bunlar sadece son vuruşlar emin olun.
Asıl vuruş doğumla başlıyor!
Biz ilk söylediğimizde “Yobazlar, cahiller, bağnazlar uyduruyorlar…” diyorlardı lakin “WHO” (Dünya Sağlık Örgütü) verilerini sunduğumuz ve prospektüslere ulaştığımız anda bir takım sözde sağlıkçılar da artık kabul etmek zorunda (!) kaldılar bu gerçekleri ki; doğumla başlayıp, ilk iki sene aşılanan çocuklara zerk edilen kimyasalların içerisinde ve özellikle “Rotavirüs aşısı”, domuz derisinden ve insan derisinden yapılır-mış!
“İnsan derisi” yani “Kürtaj fetusları”ndan alınan genler varmış… mış… mış!..
Evet evet!..
Hangi anne bilgilendirildi acaba!
Allah bizi affetsin!.. Artık; “Domuzu geçtik, bari insan ‘DNA’sı koymayın aşıların içine!..” diye yalvarır hale geldik!
“Fetus”lardan alınan “DNA”lar, aşı yoluyla bebeklere enjekte ediliyor; peki sonuç!..
-GEN ÇAKIŞMASI!
Kız bebekten alınan gen, erkek bebeğe yüklendiğinde bu genler çakışır ve oğlunuz 7 yaşında bebeklerle oynamaya başlar, 18’inde “Ben hemcinslerimden hoşlanıyorum” der!
Kızınız; erkeksi hareketler sergiler, “Ben kız gibi hissetmiyorum!..” diye bir gün isyan eder!
Kaç tane cinsiyet değiştirme davası var hiç adliyelere gidiyor musunuz?
Bu işin şakası yok artık!
İnkâr da etmeye kalkmasın kimse!
Görmüyor mu gözlerimiz yeni neslin halini!
90’ların neslini kısır, 2000’lerin neslini eşcinsel ettiler!
Çünkü ağababaları, Rockefeller ailesi böyle buyurdu!
Ve büyük resmi gör-me-me-miz için de herşeyi küçük parçalara böldüler.
Anlamadık, anlayamadık!
Hakkı söyleyenler ya taşlandı, ya öldürüldü!
Çünkü hakikaten bu meseleler “Sağlıklı beslen!.. Grip olma!.. Kilo alma!..” dertlerinden çoook ötede artık.
Bugün parkinson ilaçlarından tutun bir çok ilacın prospektüsünde yan etki olarak “Kişilik değişimi…” diye yazar.
Kim oturup düşünüyor bu ibare üzerinde Allah aşkına?
Nedir bu “Kişilik değişimi?”
“Bu ilacı kullandıktan sonra, eşcinsel olabilirsin, zinakâr olabilirsin, kumarbaz olabilirsin kişiliğin değişir artık ‘sen, sen olmaktan’ çıkarsın” deniliyor.
Berbat bir nesil planlamasıyla karşı karşıyayız!
Dört bir yanımız ateş altında değil mi!..
Kaldı mı Türkiye’den başka işgal edilmemiş, yakılıp yıkılmamış bir ülke daha!
Bu ülkenin üzerine bomba atamadılar ama alttan öyle balyoz darbeleri indirdiler ki genç nesilin temellerini yıktılar.
Bir nesil nasıl ifsad olur gördük mü?
Bir ülke nasıl bitirilir öğrendik mi?
Özel konuşmalarımda şunu söylüyorum yakınlarıma;
“-15 sene sonra Türkiye’de asker kalmayacak, o güne kadar ölürsem demişti dersiniz..”
Erkeklerin bir çoğu “LGBT” denilen akıma kapıldı.
Sağ kalanlar genç yaşta tiroid, insülin, kalp hastalıkları ile mücadelede.
Dr. Yağmur Mirzayeva ; 07 Haziran 2019,
Lut kavmini helak eden o pişmiş taşlar vardı. cenab'ı hak buyuruyor ki o pişmiş taşlar gökyüzünde muhallakta bekliyor Ne zaman ki livâta.eşcinsellik. çoğalacak Hz Allah (c.c) o pişmiş taşlar a emredecek?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder