Ahir zaman ve deccaliye sisteminin fitnelerinden manyetik alan ve zararlı frekanslar zihin kontrolü nanoteknoloji vs. Zararlarından bahsediyoruz. Peki nasıl korunmalıyız ?
El cevap;
Radyasyon elektromanyetik dalga ve negatif enerjilerden korunma yöntemleri;
Radyasyon veren teknolojik aletleri Gerektiği kadar ve az kullanmak
Özellikle cep telefonlarını Kullanmadığımız zaman İnterneti kapatmak telefonlarımızı 3G de çalıştırmak yatmadan önce uçuş moduna almak yattığımız odada şarj etmemek şarj olurken telefonu kullanmamak gerekir
Hakiki koyun yünü kullanmak , yattığımız odada kaya tuzu bulunması kaya tuzu kullanmak, Adaçayı Defne yaprağı veya Defne dalı üzerlik çörek otu Bunlardan biri veya birkaçı ile tütsü yapmak, üzerimizde at kestanesi üzerlik tohumu veya çörek otu tohumu taşımak, radyasyonlu aletlerin yanına Kaktüs bitkisi yerleştirmek , odaları sıkça havalandırmak,
Sıcak aylarda dağlarda Yaylalarda 50 santim çukur kazıp toprağı eleyip önce 5 santim yatak ve üzerine kalbi kapatmayacak şekilde tekrar elenmiş Toprak örterek birkaç saat yatmak.( Eski ocakların Yöntemidir. )
1 Fatiha 7 cihete 7 Ayetel Kürsi 3 Felak 3 Nas Suresi Okumak
Korunma duaları Bismillahi hayril Esma i...
Euzu kelime tillahit tammeti... Vb. okumak
( Daha önce paylaşım yapıldı. )
Her vakit abdest almak Abdestli gezmek
Secde halinde olmak Negatif enerjiyi bizden uzaklaştırır.
Nanoteknoloji zihin kontrolü genetiği değiştirilmiş organizmalar dan korunmak;
Yediğimiz içtiğimiz izlediğimiz dinlediğimiz kokladığımız deterjanlar kimyasallar aşılar ilaçlar Bilumum kullandığımız her şeyi kontrol etmek araştırmak helal ve temiz olduğuna kanaat getirmek.
Iki gıda fıtratı değiştirir.
Birincisi domuz ve ürünleri ile gdo.lu ürünler ( menfi yönde.)
Maalesef çoğu kimse bilerek veya bilmeyerek bu hataya düşüyor. Gıda maddelerinde katkı maddelerinde aşılarda ilaçlarda Vb. Çokça kullanılıyor. Rabbim cümlemizi muhafaza eylesin.
Ikincisi koyun eti ve sütü ile helal ve temiz beslenmek ;
Gerçek tıp kitabı dna ve gen bölümlerinde Aşağıdaki hadisi şerif yazmaktadır.
"Fitne zamanında sizin en hayırlınız dağ başında Kendi koyununun sütü ile beslenen dir"
Allahu e'lem Efendimiz sav. Şehirde helal ve temiz gıda kalmadığından ötürü dağda yaşamamızı ve fıtratlar değiştiğinden dolayı Koyun sütü ile beslenmemizi tavsiye ediyor olabilir mi?
Velhasıl organ temizlikleri yani gerçek Tıp kitabında yazan bağırsak karaciğer akciğer böbrek kan ve kireç temizliklerini yapmak Pazartesi perşembe ve eyyâm-ı biyz oruçlarını tutmak veya Davut Aleyhisselam'ın orucunu tutmak, 3 gün ve 10 günlük açlıklar yapmak ve Peygamber efendimizin en iyi tedavi yolunuz ( buhari tıp - 13 ) buyurduğu hacamat uygulaması yaptırmak elzemdir.
Hacamat uygulamasında zikirden kesilen hücreler, kan hücreleri Atıklar çöpler dışarı alınarak yerine yeni hücreler gelir ki bundan sonra kişinin ; malayani haramları ve günahları terk ederek Allah'ı hakkıyla zikretmesi özümüze fıtratımızda dönmemize vesile olur inşaellah.
Yukarıda yazdıklarımıza dikkat ettikten sonra işin en önemli kısmına geldik. Yaratılış gayemiz olan Yüce Rabbimize hakkıyla layıkıyla Kulluk yapabilmeniz için Nefsimizi temizlemek ve tezkiye etmemiz gerekir. Yani nefes terakkisi yaparak nefsi mutmainne makamına çıkmalıyız.
Bunun en kolay yolu;
Rabıta ve Zikri kalbi
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اذْكُرُوا اللّٰهَ ذِكْرًا كَث۪يرًاۙ
Ey o bütün iyman edenler! Allah'ı cc. çokça zikredin. ( Ahzâb Suresi 41. Ayet )
Buradaki zikirden Maksat tespihi elimize alıp binlerce milyonlarca milyarlarca Allah demek değildir. Keza Böyle yapmak da güzeldir. Fakat gerçek Zikri kesir; ayette geçen "Unuttuğun zaman Rabbini zikret" ( kehf /24 ) hitabında ( tasavvufi manada ) Allah'ı Unuttuğun zaman değil, Allah'tan gayrısını unuttuğun kalbinden çıkardığın zaman Allah'ı zikretmek tir.
Olur ki bu şekilde bir kere Allah dediğimiz zaman kâinattaki bütün atomlar ve zerreler bizimle beraber Allah der.
Keza bu şekilde Zikri kesir olur. Bu zikrin adetini sayısını yazmaya kalemler ve sayfalar yetmez.
Bunu başarabildiğimiz zaman Kalpler ancak Allah'ın zikriyle mutmain olur
( Rad /28 ) hitabına Mazhar oluruz inşallah. Kalplerin mutmain olmasıyla birlikte nefsimizde teskin olur mutmain olur.
Ve İnşaellah sonunda;
يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ ﴿٢٧
اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ ﴿٢٨
فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ ﴿٢٩﴾
وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي ﴿٣٠﴾
(Fecr 27-30)
Ey kâmil bir iman ve sâlih amellerle huzûra ermiş nefs!
Sen O’ndan râzı, O da senden râzı olarak Rabbine dön!
Dürüst ve samimi kullarımın arasına katıl!
Cennetime gir!
Rabbimizin bu hitabına Mazhar oluruz inşaellah
Bu hitap, kâmil bir iman ve sâlih amellerle huzur ve itminâna erişmiş, gönül huzurunu elde etmiş mü’mine ölüm anında veya mahşer yerinde yapılır. Gaybın kapılarının açıldığı, ilâhî sır perdelerinin aralandığı o kritik anda mü’min, kendine verilen ebebî cennet müjdesi ile sevinir. Korkuları zâil olur, içi huzurla dolar. Çok güzel bir yolculuğa çıkmanın, cennet ve cemâlullaha doğru yol almanın son derece tatlı heyecanını duymaya başlar.
Bu ayetlerde de anlaşılıyor ki cennete girmek için Allah'a kul olmak
Allah'a kul olmak için Rabbimizin bizden razı olması
Rabbimizin de bizden razı olması için nefsi mutmainne olmamız gerekmektedir.
Bunun yolu da hakkıyla Allah'ımızı zikretmekten yani Zikri kesir ile kalbi Zikri yapmaktan geçer.
En güzel şekilde zikretmenin yoluda Peygamber Efendimizin varisleri olan Mürşidi Kamiller e bağlanmak ve Rabıta-i Şerif ile olur.
Allah’u Teâlâ: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide 35) buyuruyor.
Ruhul Beyan tefsirinde Maide suresi 35. Ayetin tefsiri yapılırken şöyle denmiştir:
“Bil ki, ayeti kerime, açıkça vesileye yapışmayı emretmektedir, öyleyse vesile gereklidir. Çünkü Allah’u Teala’ya vuslat bir vesile ve bir vasıta ile olmaktadır. Bunun için en güzel vesile ve vuslat yolu da, hakikat alimleri ve tarikat şeyhleridir.
“Ey iman edenler! Allah(-u Teala)dan korkun ve sadıklarla beraber olun.” (Tevbe Suresi 119)
İsmail Hakkı Bursevi (Kuddise Sirrahu) “Sadıklarla beraber olunuz” ayetinin tefsirinde şöyle demiştir:
“Bu ayeti kerimede bahsi geçen sadıklardan murad; kamil mürşidlerdir. Bir salik onların kapılarında ciddiyetle hizmet eder, muhabbetiyle nazarlarına kabul olunursa, onların feyz ve bereketiyle masivayı terk etmeye, Allah’u Teala yolunda istikamet üzere bulunmaya rahatlıkla muvaffak olur ve huzur-u hakk’a kavuşur.”
Ey o bütün iymân edenler! sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin ve cihad için hazır ve rabıtalı bulunun ve Allaha korunun ki felâh bulasınız. Âl-i İmrân Suresi 200
Bu ayeti celilede yer alan (Rabidu) emr-i celilinin masdarları olan “Ribat” ve “Murabata” tabirleri; “Sınırda düşmanı gözetlemek”, “Nöbet tutmak”, “Verilen emrin eksiksiz yerine getirilmesi” anlamlarını ifade eder.
Beden ile nefsin irtibatını sağlaması ve “Halk alemi” ile “Emir alemi”ni bünyesinde barındırması dolayısıyla kalbe de “Ribat” denmiştir.
Zira “Nazargahı ilahi” kabul edilen ve “Masiva” (Allah’u Teala’dan gayrısı)nın girmemesi için her şeyden önce gözetlenmesi gereken yer hiç şüphesiz ki kalptir.
Kur’an-ı Kerim’de (Rabidu) şeklinde geçen ve emir ifade eden “Ribat” ve “Murabata” tabirlerinin; yalnızca maddi ve dış düşmanlara karşı değil:” ve “kötülüğü emredici” karakteri ile tanımlanan nefs ve şeytan düşmanına karşı da vaziyet almayı, bunların aldatıcı hilelerine karşı kalbi gözetlemeyi” amir bulunduğu ve başından beri bu ayet-i kerimenin, iki manayı da aynı anda hedef aldığı, hemen hemen çoğu müfessirlerce söz konusu edilmiştir.
Sahabe-i Kiram rabıta yapmış mıydı? Diyenlere sadece ve sadece Ebubekir-i Sıddik (Radıyallahu anh)’ın şu hadisesini anlatmak bile kafidir.
Şöyle ki: O, ruhaniyet hasebiyle Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den hiç ayrılmadığından, hatta kaza-i hacet için bile Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den hali (boş) bir yer bulamadığından dolayı Peygamberimiz’den çok utanırdı.
Bu durumu Efendimiz’e şikayet ettiğinde, peygamber efendimiz O’na ruhsat vermişti. (Abedst bozarken dahi gayri ihtiyari bir şekilde Resulüllah’ı hatırlamasında bir sakınca olmadığını beyan etmiştir) (Risale-i Halidyye Tercümesi, Mütercim, Şerif Ahmed İbn-i Ali, sh: 11-12, Esad Sahıbzade, Nurul Hidayeti ve’l irfan, sh: 30; Yusuf Şevki, Hediyetü’zakirin, sh 23) rabıta bahsinde İhvanlar sitesinin bazı bölümlerinden istifade edilmiş. iktibaslar yapılmıştır.
Estağfirullah el Azim ve etübü ileyh
En iyisini Allah cc. bilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder