18 Mart 2022 Cuma

İnsan birlikte olduğu, sohbet ettiği kişilerin ahlakı ve halleriyle donatılır. Şeyh Sadi Şirazi büyük bir Allah dostu idi. Bir gün hamamda insanların tas içerisinde bizim bildiğimiz kilden çamuru sakalına ve yüzlerine sürdüklerini görmüş. Şeyh Sadi Şirazi diyor. "O çamurun rayihası o kadar güzeldi ki kokusu dimadığıma sindi. Gönül dili ile çamura sordum: Ey kil, bu izzet bu şeref sana nereden geldi? Bu güzel koku sana nereden bulaştı? Senin güzel kokundan mest oldum. Misk misin? Amber misin? Bu


İnsan birlikte olduğu, sohbet ettiği kişilerin ahlakı ve halleriyle donatılır. Şeyh Sadi Şirazi büyük bir Allah dostu idi.
Bir gün hamamda insanların tas içerisinde bizim bildiğimiz kilden çamuru sakalına ve yüzlerine sürdüklerini görmüş. Şeyh Sadi Şirazi diyor. "O çamurun rayihası o kadar güzeldi ki kokusu dimadığıma sindi. Gönül dili ile çamura sordum: Ey kil, bu izzet bu şeref sana nereden geldi? Bu güzel koku sana nereden bulaştı? Senin güzel kokundan mest oldum. Misk misin? Amber misin? Bu nedir böyle? "
Çamur lisan ı hal ile: " Ben hakir bir toprak idim. Lakin bir müddet gül ile beraber beraber kaldım. Onun izzetinden bana da kemal bulaştı. Bendeki bu azizlik ve şeref onunla kısa bir süre de olsa beraber olmamdan, sohbet etmemden hasıl oldu. Ama yine de hor ve hakir bir toprağım."

Feridüddin-ı Attar'ın Mantık al Tayr adlı kitabını okumuştum.
Bir grup kuş Simurg denilen Zümrüd-ü ankayı ziyarete gitmek için toplanıyorlar. Hüdhüd kuşu bunlara liderlik ediyor.
O zümrüd-ü anka öyle güzel öyle üstün bir kuş ki bir gün Çin ülkesinden geçerken kanadından bir tüy düştü de insanlar o tüyün desenlerinden mest oldular, sanatlar ürettiler. Onun huzurunda ve sohbetinde bir an bulunan kuşlar varlığın güzelliklerini ve inceliklerini anlayabiliyor, bu izzetten nasibdar oluyor.

O güzel, okyanuslar ötesinde... Kuşun biri diyor ki "ben puşt tabiatlıyım bir yerde karar kılamam ,daldan dala konarım benim ne yapmam gerekir ki o Zümrüd-ü Anka'ya ulaşabileyim? "
Hüdhüd: " Senin ilacın sabırlı ve sebatlı kişilerle birlikte olmaktır. Onların yüksek halleri seni teskin eder".
Başka kuşlar sıkıntılarını dile getiriyor ve hüdhüd kuşu onlara çözümler sunuyor.

Sonunda kuşun biri soruyor : " Sen de bizim gibi bir kuşsun, sana bu ilimler bu izzet nereden geldi? "
Hüdhüd:" Evet ben de sizin gibi bir kuşum. Lakin bana Süleyman padişahın ( aleyhisselam) teveccühü ve nazarı dokundu, bu izzet bana O'ndan geldi ...."

Büyüklerin teveccühü zelîli azîz; cahil ve ahmakı ilim ve hikmet sahibi , zayıf ve çaresizi kudretli ve himmeti âli kılar. Allah'ın büyük lütfudur. Ehlullahın meclisinde olmak, onlara hizmet etmek....



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder