20 Haziran 2019 Perşembe

Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz, bir hadis-i şeriflerinde buyurmuşlardır ki: “Rabb’im bana sordu; cevap vermeye kaadir olamadım... Yed-i kudretini, hudutsuz ve keyfiyetsiz bir halde, iki omuzum arasına koydu. (...) Beni evvelînin ve ahirînin (öncekilerin ve sonrakilerin) ilmine vâris kıldı... Çeşitli ilimleri öğretti... Bunlardan birisi; kimseye söylememem üzere verilen ve benden başkasının tahammül etmesine imkân olmayan ilimdir. Diğeri; gizlenmesi ve söylenmesi hususunda, Rabb’imin beni muhayyer kıldığı (serbest bıraktığı) ilimdir. Öbürü de; havâs ve avâmdan herkese tebliğ etmekle memur bulunduğum ilimdir...” İmâm-ı Rabbânî’nin (k.s.) Mektûbât’ını Farsça aslından Arapçaya terceme eden Muhammed Murâdü’l-Kazânî hazretleri, Mukaddime’de bu hadîs-i şerifi naklettikten sonra şöyle diyor: Peygamberimiz’in (s.a.v.), havâs ve avâmdan herkese tebliğe memur edildiği ilim, şerîat ve ahkâm ilmi ile diğer muhtelif ilimlerdir. Gizlemekle memur olduğu ilim, nübüvvet ilmidir. Çünkü, ondan sonra peygamber yoktur. Nübüvvet ilmini ise, peygambelerden başkası bilemez ve tahammül edemez. Tebliğde muhayyer bırakıldıkları ilim ise, velâyet ilmidir. Bu ilim; şerîatın bâtın ilmidir, hakîkat ve esrâr ilmidir... Fahr-i Kâinat (s.a.v.) bu ilmi, ashabtan bazılarına bildirmişlerdir... Nitekim muhakkikînden şeyh Abdü’l-Ganiyyi Nablûsî (rh.), Sahîh-i Buhârî’de rivâyet edilen bir hadis-i şerifte, Ebû Hüreyre’nin (r.a.) şöyle dediğini nakletmektedir: “Peygamberimiz’den (s.a.v.), muhâfaza edilmesi îcab eden iki şey hıfzettim, ezberledim... Bunlardan biri, size neşrettiğim (yani söyleyip anlattıklarımdır). Diğerine Râbıta gelince; şayet onu neşredip yaymış olsaydım, (insanlar) küfrüme hükmedip (beni) katlederlerdi.”..el-Mektûbât, Fazilet Neşriyat, İstanbul, 1, 3

Görüntünün olası içeriği: yazı
Görüntünün olası içeriÄŸi: yazıAbdullah Babaoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder