130 milyon yıllık insan parmağı ve eli, 150 milyon yıldan daha eski insan ayak izleri bulundu ve bunların boyları tıpkı bizler gibi... Dünyanın hiçbir yerinde iddia edilen devlerin kullandığı mağara, eşya ve bunların tasvir edildiği çizim ya da yazı da bulunamadı. Dev insan ırkları olduğuna dair dini bir delil de yok. Tevrat'tan delil bulanlar var ki o Tevrat hak Tevrat değil, hahamlar tarafından nerede ise tamamı bozulan ve ekleme çıkarmalar yapılan bir Tevrat o...
Ensest sapıklığı bile ibadet olarak emir eden, bebek katletmeyi bile ibadet olarak emir eden, insan kanı içmeyi, içme su kaynaklarına zehir atmayı, şehirleri toptan yok etmeyi ve insanları bebeklerine kadar parça parça etmeyi ibadet olarak emir eden, yüzlerce meselede bir birini yalanlayıp duran bilgiler veren sözde ayetler ile dolu o kitabı aklı başında hangi insan kaynak olarak kabul edebilir ve hak Tevrat olduğunu iddia edebilir?
- Nuh aleyhisselamın yanında, ona gemi yapmakta yardımcı olan ve okyanusa girse ancak beline kadar gelen bir acayip mahluk yoktu. Bu da tamamen uydurma bir bilgidir. Nuh aleyhisselamın gemisi tahtadan değildi. Ayette buna işaret var ki, o gemi yakıt tankı olan, muhtemelen nükleer enerji ile ya da mikro dalga iticiler ile çalışan, iki metal parça kaynak yapılsa kaynak izi bile görülemeyen çok ileri teknoloji ile üretilmiş bir devasa gemiydi.
O zamanlar da yüksek teknoloji vardı ve Süleyman aleyhisselam zamanında gezegenimizden yüksek teknoloji kaldırıldı. Hz. Allah yer yüzünden bir anda bilim ve teknolojinin kaldırılmasına da, bütün dünya çapında bir devletin hükümdarı ve aynı zamanda peygamber olan Süleyman (a.s.)ın, veziri Asaf'ı vesile kıldı. Asaf dünya tarihinin en müstesna şahsiyetlerinden birisidir ve halen araştırılıp insanlığa yeniden tanıtılmayı bekleyen isimlerdendir.
O zamanki bilim ve teknoloji seviyesine bu günümüzde hala ulaşamadık. Onlar, şimdi gâvurların "Sonsuz uzay boşluğu" demek zorunda kaldığı uzayı aşıp, sema/gök katlarını görüntülemeyi bile başarmışlardı. Laboratuvarlarda ruhsuz insan bedenleri üretiyorlardı. Piramitler ve daha akıl sır ermeyen pek çok yapı bu zamanlarda yapıldı. Zülkarneyn aleyhisselam da dünya geneline hakim bir devletin lideriydi. Onun zamanında dünya insanları ışınlanmanın çok daha ötesinde, belki binlerce kat ötesinde bir hızla yol alabilen vasıtalar ile yıldız sistemleri arasında gidip geliyorlardı. Ye'cüc ve Me'cüc isimli iki uzaylı ve gayri müslim ve zalim, kan dökücü kavme, onun zamanında set çekilmişti. Bu set de dünyada ya da dünyanın yakın çevresinde değil. Ve günümüzdeki bilim ve teknoloji seviyemiz, bu setin nasıl bir şey olabileceğini anlamamız için yeterli değil.
Uzayda milyonlarca değil, milyarlarca değil, belki de milyar üzeri milyar tane gezegende hayat var ve uzaydaki bu diğer insan ırklarının/medeniyetlerinin belki de binlercesinin gezegenler kadar büyük, hatta dünyamızdan onlarca, yüzlerce kat büyük uzay araçları var. Bunlar son on sene içinde NASA'nın güneşi incelemek için gönderdiği özel uydular vasıtası ile görüntülendi ve geçen sene içinde NASA'ya bağlı bilim adamları "Mega uzaylı yapıları" şeklinde isimlendirerek bu gerçeği itiraf etti. "Nuh dünyadaki bu kadar canlı türünü hangi gemiye sığdırdı?" bahanesi ile din düşmanlığı yapanların kafalarına büyükçe bir balyoz inmiş oldu.
- Eyüp aleyhisselamın yaraları hiçbir zaman kurt bağlamadı. Bu kurtlar yaralarından düşünce alıp tekrar yaralarına da koymadı. Bu bilgi de halk arasında uydurulup inanılmış bir bilgi ve gerçekliği yok.
- Peygamberimizin asıl ve meşhur müezzini Bilal-i Habeşi (r.a.) değildi. O sadece teheccüde kalkmak isteyenleri ezanla kaldırırdı. Peygamberimizin (s.a.v.) dört müezzini vardı. İsimleri: Bilal-i Habeşi, İbni Ümmü Mektûm, Ebu Mahzûre ve Sa'dü'l-Kurâzi'dir. Diğer üçü, Bilal-i Habeşi'den daha öne çıkmış isimlerdir.
- İslam dininin belirli bir rengi yoktur. Ne yeşil, ne siyah rengi yoktur. Seyyid ve şerif (Hz. Hüseyin'in ve Hz. Hasan'ın soyundan) olanlar yeşil ve siyah renk sarık sararlar. Bu usul olmuştur ama bu, bu dinin bir rengi olduğu ve o rengin kullanılması gerektiği anlamına gelmez.
- Kaf dağı bir efsane değildir. Kaf dağından hadislerde söz edilmiştir. Sırran anlatılan bu hadislerde bahsedilen şeyin dünyamızda olmadığını, uzayda bir dağ/set olduğunu, günümüz bilim ve teknolojisi sayesinde anlamamız, kabul etmemiz mümkün olmuştur. Dünyanın her yeri uydulardan karış karış görüntülendi ama bir kaf dağı görülemedi. Ye'cüc ve Me'cüc kafirlerinin önüne çekilen set de görülemedi. Daha önceki pek çok hak peygamber zamanında, başka dünyaların müslüman insanları ile iletişim halinde idik. Hatta gidilip geliniyordu.
Göbeklitepe kazılarında elde edilen bilgiler de gösteriyor ki, geçmişte binlerce defa daha yüksek bilim ve teknoloji çağları yaşandı ve yine. Göbeklitepe kazıları gösteriyor ki, dünyada bir dünyalar savaşı yaşandı. Muhtemel Hz. Zülkarneyn Ye'cüc ve Me'cüc ile dünya geneline yayılmış bir savaş yaparken, Göbeklitepe civarı bu dünyalar savaşının merkez noktalarından biriydi.
İstanbul boğazı bile yapay bir boğaz ve Hz. Zülkarneyn zamanında çok yüksek teknoloji ile açıldı.
Ve dünya tarihinin acilen silbaştan yazılması gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder