3 Eylül 2019 Salı

Bir zat anlatıyor “–Mekke-i Mükerreme’de para kesemi kaybetmiştim. Basra’dan para bekliyordum, fakat bir türlü gelmiyordu. Saçım sakalım da epeyce uzamıştı.Bir berbere giderekricâda bulundum: «–Param yok, Allah rızâsı için saçlarımı düzeltebilirmisin?» O esnâda berber, bir adamı tıraş ediyordu. Hemen yanındaki boş yeri gösterip; «Buraya otur.» dedi ve müşterisini bekleterek beni tıraş etmeye başladı. Müşteriîtiraz etti. Berber ise: «–Kusura bakmayınız efendim, sizi ücret mukâbilinde tıraş ediyorum, lâkin bu şahıs, Allah rızâsı için kendisini tıraş etmemi istedi. Allah için olan işler dâimâ önceliklidir ve maddî bir bedeli yoktur. Allahiçin olan işin bedelini kullar aslâ bilemez ve ödeyemez!» dedi. Tıraştan sonra berber, cebime zorla birkaç altın sokuşturdu: «–Âcil ihtiyaçlarını karşılarsın, imkânım bu kadar, kusura bakma!» dedi. Bir müddet sonra Basra’dan beklediğim para geldi. Berbere bir kese altın götürdüm: «–Aslâ almam! Allah için olan işin bedelini ödemeye kulların gücü yetmez!» dedi. Ne kadar uğraştıysam kabul ettiremedim. Helâlleşip ayrıldım, lâkin tam kırk senedir geceleri kalkıp ona duâ ediyorum.”

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder