27 Eylül 2019 Cuma

Zelzele, yangın, kaza ve sâir âfetler Dinimizce bu gibi âfet ve felâketlerde ölen mü’minlerin kendileri şehit, telef olan malları da sadaka hükmündedir. Geride kalanlara ise sabretmek düşüyor. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde, “Mü’min kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır! Zira her işi onun için bir hayırdır. Ona memnun olacağı bir şey gelse, şükreder ecre nâil olur; bir zarar gelse sabreder, yine sevap kazanır” buyurmuşlardır. Binâenaleyh, Müslüman olan her ferdin kendini, meydana gelen hâdiseden mes’ûl tutup murâkabe etmesi gerekir. Zira hâdiseler tesâdüfî değildir; dolayısıyla ‘Benim günâhımla bu hâdiselerin ne alâkası vardır?’ diyemeyiz. İnsan, aklıyla-fikriyle, letâifiyle küllî bir varlıktır. Mükevvenatın enmûzeci, yani küçük bir misâlidir, örneğidir. Bu itibarla onun günâhıyla-sevâbıyla bütün mevcûdat alâkadar olabilmektedir. Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), üzerinde bir bulut belirdiği zaman rengi sararır, hemen secdeye kapanırdı. Sonra da ellerini açarak, ‘Allâh’ım, bu bulut geçmiş kavimlerin üzerine gelen musîbet habercisi bir bulut olmasın!’ diye iltica ederdi. Bir kıtlık ânında Hz. Ömer (r.a.), ‘Benim günahlarım yüzünden bu insanları helâk etme Allâh’ım!’ diye yalvarmıştır. O halde biz de, ‘Acaba benim günâhımdan mı?’ deyip, Rabbimizin dergâhına ellerimizi açarak, ‘Benim günâhım yüzünden insanları helâk etme Allâh’ım!’ diye tazarrû ve niyazlarda bulunmalıyız. Dış görünüşü itibariyle felâketler-musîbetler insanın gönlünü rencide eder. Ama biliriz ve inanırız ki, rahmet-i İlâhiyeden fazla da merhamet olmaz. Zira o, rahmet edenlerin en merhametlisidir. Vuku’ bulan hâdiseler de tesâdüfî olmadığına göre, bize kötü gözüken bu manzaranın arkasında belki de fark edemediğimiz nice iyilikler olabilir. Bir defa musîbetler, umumiyetle yapılan hataların neticesinde gelir. Alıntı, Hasan bozkurt.

Afet duası sabah ve akşam okunması tavsiye ediliyor her müslüman kardeşimiz ezberlemelidir.
Görüntünün olası içeriği: yazı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder