Salih Can
İSLAM'DA ZEKÂT
Zekât, senelik mâlî bir ibâdettir. Cenâb-ı Hakk’ın rızâsı için, zengin (nisâba mâlik) Müslümanların her sene mallarından kırkta birini; Kur’ân-ı Kerîm’de bildirilen sekiz sınıftan birine vermelerinden ibârettir.
Zekâtın farz olmasının şartı: Bâliğ (ergen), akıllı, hür olan ve borcu bulunmayan Müslüman’ın, aslî ihtiyâcından fazla olarak üzerinden bir yıl geçen nisab miktarı mala sahip olmasıdır. Nisab miktarı malda, ayrıca nemâ (hakîkaten veya takdiren üreme, çoğalma) da şarttır. Altın ve gümüş, hakikaten çoğalmasa da nisab miktarı olunca zekâtları verilir.
Nisab: Zekâtın vâcip olması için dînin koyduğu bir ölçüdür. Kişinin aslî ihtiyacından ve borcundan başka 20 miskâl (80.18 gram) altın veya bunun değerinde para ve ticâret malına sâhip olmasıdır. Aslî ihtiyaç; ev ve ev için lüzumlu eşya, elbiseler, âletler, kitaplar, binek (at veya araba) ve erzaktır. Paranın her 40 liradan bir lirası zekât olarak verilir. Canlı hayvanların zekâtı: Koyunda kırkta bir; devede, beş devede bir koyun; sığırda otuzda bir danadır. Madenler de zekâta tâbidir.
Öşür, arâzî mahsûllerinin zekâtıdır ve çıkan mahsûlden onda birini vermektir. Şâyet arâzî, suya para verilerek sulanıyorsa yirmide biri verilir. Arâzî mahsulleri; buğday, arpa, pirinç, darı (mısır), soğan, patates, fındık, çay, karpuz, salatalık, patlıcan, yonca, zeytin, susam, bal, kudret helvası, şeker kamışı ve meyveler gibi mahsûllerdir. Türkiye’de arâzîler tapulu ve sahipli olduğu için Türkiye arâzîsi öşür arâzîsidir. Zirâatle uğraşan Müslümanların öşürlerini mutlaka vermeleri lâzımdır.
Zekâtın verileceği yerler Tevbe Sûresi’nin 60. âyet-i kerîmesinde açıklanmıştır: (Nisâba sâhip olmayan) fakirler, (hiçbir şeyi bulunmayan) miskinler, zekât toplama memûrları, müellefe-i kulûb, kölelikten kurtulacak kimseler, (borcuna karşılık malı olmayan) borçlular, fî sebîlillâh (Allah yolundakiler), (harçlıksız) yolda kalmışlar.
Zekât bu sekiz yerden herhangi birine verilebilir. Ancak verilmesi en fazîletli yer, hiçbir şeyi olmayan miskinler ve Allah yolundakilerdir.
(M. İlmihal)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder