HİLAFETİN KALDIRILMASI
HİLAFET KALDIRILINCA İNGİLİZLER NASIL SEVİNMİŞTİ?
Halifelik 3 Mart 1924’te kaldırıldı.
Halifelik kaldırılınca İngiltere’nin Musul’daki resmi görevlisi bunu hayretle karşılayıp inanmakta güçlük çekmiştir. İngiliz görevli “Halifeliğin ortadan kaldırılmasıyla Türklerin bindikleri dalı kestiklerini ve bununda İngiltere için inanılmayacak derecede mükemmel olduğunu” söyledi.
İngiltere büyükelçisi Ronald Lind 8 Şubat 1926 raporunda şunları diyor: “Laik Türkiye’nin Müslümanları artık İngilizler için tehlike olmaktan çıkmıştır.”
Meşhur tarihçi Arnold J. Taynbee ise şunu dedi: “Halifeliğin kaldırılmasıyla Türkler İslam dünyasının merkezi olmaktan çıkmıştır. Türkiye İslam’ın manevi önderliğini bırakıp, dünyevi bir hükümet kurup halifeyi sınır dışı edince Batılaşmanın nimetlerine karşılık İslam birliği ve desteğinden vazgeçti. Ne olursa olsun Halifelik İslam toplumunu birleştirici ve İslam’ın geçmişi ile en güçlü bağı sayılmıştır” Zaten bunun için hilafet tehlikeliydi.
İngiliz yazar Philips Graves ise “Türkler herhangi bir devlet için güçlük yaratabilecek Hilafet kurumunu ortadan kaldırmakla Britanya(İngiliz) İmparatorluğuna çok büyük iyilik yapmıştır.”
+ + + +
Hilafet, tespihin ipi gibiydi. İpi aradan çekince boncuklar nasıl etrafa dağılıp parçalanırsa hilafet kurumunu da aradan çekince Müslümanlar kolayca parçalanacaktı. Malumunuz ki bir yerde parçalanma bölünme varsa orada İngilizler var demekti. İngilizlerin işgal edip sömürdüğü ülkelerin çoğu Müslüman ülkeydi. Her an halifenin birlik çağrısı ile İngilizlere karşı isyan edebilirlerdi. Bu sebeple İngilizler ne yapıp edip hilafeti kaldırmalıydılar. Zaten Lozan’da İngitere Dışişleri Bakanı “Lord Curzon” hilafetin kaldırılması şart koşulmuştu.
Hilafetin kaldırılması en çok İngiliz işgalindeki Hindistan’daki Müslümanlara dokundu. Çok fakir olmalarına rağmen kadınlar “altın bileziklerini, küpelerini, kolyelerini ve bu altınlarla toplanan paraları” Türkiye’ye Hilafetin kurtulması için göndermişlerdi. Bu Müslümanların düşüncesi şuydu: Hilafet kurtarılırsa nasıl olsa bir yolu bulunur ve bizde bağımsızlığımıza kavuşuruz düşüncesindeydiler. Ama Atatürk hilafeti kaldırınca kahroldular. Hintli Müslümanların gönderdiği paralar 500 bin TL’yi bulmuştu. Savaş yıllarında bu paranın sadece 120 bin TL’si harcanmış, geriye kalan 320 bin TL ile de İş Bankası kurulmuştu. Mustafa Kemal de bankaya ortak.
+ + + +
4 Mart sabahı halife ve ailesi sürülmek için Çatalca İstasyonu’na götürüldü. Öğleden sonra Çatalca’ya varan halife ailesini Rumeli Demiryolu Şirketi’nin amiri ağırladı. Amir, bir Yahudi-Musevi idi. Ve bu Osmanlı Musevisi’nin ağzından hüzünlü bir şekilde ağlayarak şu sözler döküldü: “Osmanlı hanedanı Türkiye Musevileri’nin velinimetidir. Atalarımız İspanya’dan sürüldükleri ve kendilerini koruyacak bir ülke aradıkları zaman Osmanlılar onları yok olmaktan kurtardılar, devletlerinin gölgesinde tekrar can, ırz ve mal emniyetine, din ve dil hürriyetine kavuşturdular.Onlara bu kara günlerinde elimizden geldiği kadar hizmet etmek, bizim vicdan borcumuzdur.” Vicdanlı bir Yahudi hilafetin kaldırılıp halifenin sürülmesine çok üzülüp gerçekleri böyle ifade etmişti.
Halifelik kaldırılınca İngiltere’nin Musul’daki resmi görevlisi bunu hayretle karşılayıp inanmakta güçlük çekmiştir. İngiliz görevli “Halifeliğin ortadan kaldırılmasıyla Türklerin bindikleri dalı kestiklerini ve bununda İngiltere için inanılmayacak derecede mükemmel olduğunu” söyledi.
İngiltere büyükelçisi Ronald Lind 8 Şubat 1926 raporunda şunları diyor: “Laik Türkiye’nin Müslümanları artık İngilizler için tehlike olmaktan çıkmıştır.”
Meşhur tarihçi Arnold J. Taynbee ise şunu dedi: “Halifeliğin kaldırılmasıyla Türkler İslam dünyasının merkezi olmaktan çıkmıştır. Türkiye İslam’ın manevi önderliğini bırakıp, dünyevi bir hükümet kurup halifeyi sınır dışı edince Batılaşmanın nimetlerine karşılık İslam birliği ve desteğinden vazgeçti. Ne olursa olsun Halifelik İslam toplumunu birleştirici ve İslam’ın geçmişi ile en güçlü bağı sayılmıştır” Zaten bunun için hilafet tehlikeliydi.
İngiliz yazar Philips Graves ise “Türkler herhangi bir devlet için güçlük yaratabilecek Hilafet kurumunu ortadan kaldırmakla Britanya(İngiliz) İmparatorluğuna çok büyük iyilik yapmıştır.”
+ + + +
Hilafet, tespihin ipi gibiydi. İpi aradan çekince boncuklar nasıl etrafa dağılıp parçalanırsa hilafet kurumunu da aradan çekince Müslümanlar kolayca parçalanacaktı. Malumunuz ki bir yerde parçalanma bölünme varsa orada İngilizler var demekti. İngilizlerin işgal edip sömürdüğü ülkelerin çoğu Müslüman ülkeydi. Her an halifenin birlik çağrısı ile İngilizlere karşı isyan edebilirlerdi. Bu sebeple İngilizler ne yapıp edip hilafeti kaldırmalıydılar. Zaten Lozan’da İngitere Dışişleri Bakanı “Lord Curzon” hilafetin kaldırılması şart koşulmuştu.
Hilafetin kaldırılması en çok İngiliz işgalindeki Hindistan’daki Müslümanlara dokundu. Çok fakir olmalarına rağmen kadınlar “altın bileziklerini, küpelerini, kolyelerini ve bu altınlarla toplanan paraları” Türkiye’ye Hilafetin kurtulması için göndermişlerdi. Bu Müslümanların düşüncesi şuydu: Hilafet kurtarılırsa nasıl olsa bir yolu bulunur ve bizde bağımsızlığımıza kavuşuruz düşüncesindeydiler. Ama Atatürk hilafeti kaldırınca kahroldular. Hintli Müslümanların gönderdiği paralar 500 bin TL’yi bulmuştu. Savaş yıllarında bu paranın sadece 120 bin TL’si harcanmış, geriye kalan 320 bin TL ile de İş Bankası kurulmuştu. Mustafa Kemal de bankaya ortak.
+ + + +
4 Mart sabahı halife ve ailesi sürülmek için Çatalca İstasyonu’na götürüldü. Öğleden sonra Çatalca’ya varan halife ailesini Rumeli Demiryolu Şirketi’nin amiri ağırladı. Amir, bir Yahudi-Musevi idi. Ve bu Osmanlı Musevisi’nin ağzından hüzünlü bir şekilde ağlayarak şu sözler döküldü: “Osmanlı hanedanı Türkiye Musevileri’nin velinimetidir. Atalarımız İspanya’dan sürüldükleri ve kendilerini koruyacak bir ülke aradıkları zaman Osmanlılar onları yok olmaktan kurtardılar, devletlerinin gölgesinde tekrar can, ırz ve mal emniyetine, din ve dil hürriyetine kavuşturdular.Onlara bu kara günlerinde elimizden geldiği kadar hizmet etmek, bizim vicdan borcumuzdur.” Vicdanlı bir Yahudi hilafetin kaldırılıp halifenin sürülmesine çok üzülüp gerçekleri böyle ifade etmişti.
KAYNAKLAR:
1) Ali Satan, Son Halife Abdulmecid Efendi, Ufuk Yay. 2011, s.153
2) İsmail Çolak, Osmanlı’nın Gizli Tarihi, Nesil Yay.2011, s.184-187
3) Yavuz Bahadıroğlu, Yeni Akit/26.09.2012
4) Şükrü Altın,Hazret-i Muhammed Aleyhisselam'dan Abdulmecid’e Hilafetin Çığlığı,Çelik Yay.s.340
1) Ali Satan, Son Halife Abdulmecid Efendi, Ufuk Yay. 2011, s.153
2) İsmail Çolak, Osmanlı’nın Gizli Tarihi, Nesil Yay.2011, s.184-187
3) Yavuz Bahadıroğlu, Yeni Akit/26.09.2012
4) Şükrü Altın,Hazret-i Muhammed Aleyhisselam'dan Abdulmecid’e Hilafetin Çığlığı,Çelik Yay.s.340
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder