30 Mayıs 2020 Cumartesi

Tabii ki Kur’an-ı Kerim çok büyük bir ilahi esrâr yüklü. Hele de onun kalbi olan Yâsîn-i şerifin pek çok havâssı mevcut. Naklettiğiniz husus da bunlardan sadece biri. Nitekim bir eserde bu usûl şöyle anlatılmaktadır: سلام قولا من رب الرحيم “Selâmün qavlen min Rabbi’r-Rahıym (Bir selâm, Rahîm bir Rab’den kelâm)” [Yâsîn suresi, 58] ayet-i kerimesini taharet-i kâmile ve i’tikâd-ı tâmme (mükemmel bir taharet-temizlik / tercihen boy abdestiyle ve şeksiz-şüphesiz-tereddütsüz tam ve sağlam bir inanç) ile sabaha karşı Kıble’ye müteveccihen (imsaktan önce seher vaktinde Kıble’ye dönük) oturarak 1479 (bin dört yüz yetmiş dokuz) defa okuyan ve bâdehu (sonra da) Cenab-ı Hak’tan muradını istirham (isteyip) ve dua eden kimsenin matlûbu (isteği) her ne ise hâsıl olur (meydana gelir). Bu (usûl), defâatle tecrübe edilmiş ve muvaffakıyet hâsıl olmuştur.” [Bkz. Seyyid Süleyman el-Hüseynî, Kenzü’l-Havâs, Dersaadet, 1332, Tevsî-i Tıbâat Matbaası, 2, 83]



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder