31 Mayıs 2020 Pazar

KUR'AN'I KERİM OKUMANIN FAZİLETİ * Fâtır Sûresi’nin 29. âyet-i celîlesinde -meâlen- şöyle buyurulmuştur: “Muhakkak o kimseler ki Allâh’ın kitabını dâimâ okurlar ve namazı dosdoğru kılarlar ve bizim kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açık infâkta (harcamada) bulunurlar. İşte onlar hiç zevâl bulmayacak, kesâda uğramayacak bir kazanç umarlar.” Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “…Allâh’ın evlerinden (mescidlerden) birinde toplanıp, Allâh’ın kitabını okuyup aralarında onu birbirlerine anlatan topluluğu, melekler kuşatırlar. Onların üzerlerine sekînet (huzur) iner ve rahmet onları kaplar. Allâhü Teâlâ, indindeki (melek)lerine onları anar.” “Ümmetimin en fazîletli ibâdeti, Kur’ân okumaktır.” “Kim Allâh’ın kitabından (Kur’ân-ı Kerîm’den) bir âyet dinlerse onun için kat kat sevap yazılır. Kim de bir âyet okursa kıyâmet günü onun için nur olur.” Diğer bir hadîs-i şerîfte, Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.): “Rutûbet isâbet eden demir nasıl pas tutuyorsa (günâha bulaşan) kalpler de pas tutar” buyurdular. Ashâb-ı Kirâm: “Yâ Resûlallâh (paslanan) kalplerin cilâsı nedir?” diye sordular. “Ölümü çok anmak ve Kur’ân-ı Kerîm’i okumaktır.” buyurdular. Akıllı kişi ibâdete, zikre ve Kur’ân-ı Kerîm okumaya devam etmelidir, çünkü kişi nasıl yaşarsa o hâl üzere ölür. Nitekim anlatıldığına göre; ömrünü Mevlâ’dan gafletle geçirmiş biri, geçimini haşhaş satarak sağlarmış. Ölmek üzere iken kendisine “Lâ ilâhe illallâh” demesi telkîn edildikçe “Bir demeti bir para” diye cevap veriyormuş. Onun için bazı evliyâ, talebelerine bu kıssayı anlatır ve: “Kelime-i şehâdeti çokça söyleyiniz ki o söz üzere ölesiniz. Nitekim bu adam, hayatı boyunca söylediği kelimelerle ölmüştür.” derlerdi. Hâsılı, kişi hayatta ne ile çok meşgûl olmuşsa o hâl üzere ölür, öldüğü hâl ile de diriltilir. Allâhü Teâlâ cümlemize Ehl-i Sünnet îtikâdı üzere ruhumuzu teslîm etmeyi nasib eylesin, âmîn.


................ Bir gün bir köyde bir çoban varmış. Bu çobanın koyunları varmış. Her gün koyunlarını güder, işine bakarmış. Bu durumdan sıkılmaya başlayınca köylülerle bir oyun oynamak istemiş. Sürüsüne kurt saldırdı yalanıyla köylüleri yardıma çağırmayı planlamış.Bir gün planını gerçekleştirmek için bütün köye haber vermiş. Köylüler büyük bir heyecanla yardıma koşmuşlar. Bir de bakmışlar ki kurt falan yok, koyunlar, kuzular, koçlar olduğu gibi duruyor. Çobanın alay ettiğini anlamışlar. Aradan zaman geçmiş, çobanın sürüsüne gerçekten kurtlar saldırmış ve bütün sürüyü kırmışlar. Çoban köylülerden yardım istemiş. Fakat daha önce köylülerle alay edip, onları kandırdığı için kimse çobana inanmamış ve yardım etmemiş. Çoban yaptığı hatanın farkına varmış ama iş işten geçmiş, hem köylülerin iyi niyetini hem de sürüsünü kaybetmiş. Yalancı çoban hikayesinden çıkarmamız gereken yalan söylememektir. Bir kez yalan söyleriz bir dahaki yalana kimse inanmaz.

Fotoğraf açıklaması yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder