“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
30 Ocak 2021 Cumartesi
KARA VEBA ve GÜMÜŞ !
14. yüzyıla geldiğimizde Kara Veba salgını Avrupa’da yaşayanların %25’ini katlederken, tek etkilenmeyenler çingenelerdi.
Sebebi ise çingenelerin gümüşü enjekte edilebilir hale dönüştürüp, damar yolu ile vücuda vermeleriydi.
Peki, gümüş hangi özelliğinden ötürü insanlar katledilirken, çingeneleri vebadan dahi koruyabildi?
Gümüş iyonlarının en önemli özelliği, antibakteriyel olmasıdır ve düşük toksik özelliğe sahip olduğundan dolayı, üzerinde mikroorganizmaların bağışıklık kazanamadıkları ağır bir metaldir.
Bunun yanında gümüş elementi, antibiyotik özelliği gösterir ve bakteriyel enfeksiyonlarda, yanıklarda, yaralarda, kronik ülserde kullanımı oldukça faydalıdır. Gümüş elementi kolay reaksiyona girebilen bir metal olduğundan dolayı, zehri de hemen belli eder.
Doktorlar gümüşün faydalarını biliyorlar ve hastalarına eğer sağlıklı olmak istiyorlarsa gümüş tabaklarda ve gümüş çatal bıçak kaşık kullanarak yemek yemelerini tavsiye ediyorlardı.
Zehirlenmek istemeyen devlet adamları da genellikle gümüşten imal edilmiş bardak, tabak, çatal vb. eşyaları kullanmaktaydılar.
“Ağzında gümüş kaşıkla doğmak” deyimini ve varlıklı insanlar için kullanıldığını muhtemelen duymuşsunuzdur.
Bu deyimin kökeni, insanların gümüşün iyileştirici etkisini bildiklerinden yeni doğan çocukları koruması için ağzına kaşık koymalarından gelir.
Gümüş bunun yanında, 450 tür bakterinin DNA’sını bozarak yok edebilen tek elementtir.
Vücutta bulunan sağlıklı hücrelerin hızlıca bölünerek çoğalmasını sağlayarak, günümüzde de halen görülen pek çok hastalığın yayılmasını engelleyebilen bir elementten bahsediyoruz.
Peki, ne oldu da gümüş hayatımızdan çıkarıldı? Madem bunca faydası var niçin bir şekilde vücudumuzun bu elementi almasını sağlamıyoruz?
Bu olayın çıkış noktası ta İkinci Dünya Savaşı dönemine kadar gider.
O dönem hastalıkların ve yaraların tedavisi için keşfedilen penisilin, sentetik olarak üretilmeye başlanır.
Ve böylece tıpta patenti alınmış sentetik ilaçlarla, büyük ilaç firmalarını çok zengin eden yeni bir çağ başlar. Bu şirketler patentini almadıkları hiçbir şeyi satamayacaklardır ve tabiatta bulunan maddeler de doğası gereği patentlenemezler(!).
Ve böylelikle içine doğduğumuz sistemin getirisi olarak gümüş bir şekilde hayatlarımızdan çıkarıldı.
Daha doğrusu tam manasıyla çıkarıldı demek yanlış olur, bir şekilde unutmamız ve onun yerine, firmaların ürettiği sentetik penisilini kullanmamız öğütlendi.
1906 senesinde bütün büyük ilaç şirketlerini satın alan John D. Rockefeller koloidal gümüşün ilaç satışlarının önünde engel oluşturacağının farkındaydı.
Bu sebeple Jude Abraham Felxner yardımı ile Amerika’daki tüm tıp fakültelerinde gümüş suyu konusunun işlenmeyeceği ve bu talimata uymayan tüm profesörlerin lisanslarının elinden alınacağını belirtmişti.
İşin ilginç tarafı Rockefeller, ailesinin hiçbir zaman ilaç kullanmasına izin vermedi.
Geçtiğimiz aylarda vefat eden David Rockefeller’in geride bıraktığı mirasa en çok katkı yapan sektörlerden birisi de elbette ilaç sektörü.
Manidar değil mi?
Gümüş elementi, tüm bu anlatılanlardan dolayı olacak ki bir şekilde hayatımızdan çıkarıldı.
Pek çok insan şu an için gümüş elementinin sonsuz faydalarından yararlanamıyor, çünkü bunlar bize ne anlatılıyor ne de kullanmamız konusunda teşvik ediliyor.
Aksine sürekli olarak, sentetik olarak üretilen ve patentlenmiş (!) ilaçlar satılıyor. Bakalım insanoğlu bu ilaçlara (!) daha ne kadar dayanabilecek…
Son olarak, içerisinde gümüş iyonu barındıran tek besin cevizdir.
Bu bilgilere okuyup, içinize sindiyse eğer tüketmeyi asla unutmamamız gereken en önemli besin CEVİZ’dir ..!
Sabah yemekten önce bir bardaq suya bir yemek kaşığı elma sirkesi karıştırın ve için.
Damarlarınızda yağları sıyırıb idrarla atar.
Tansion düşüklüyü olanlar yarım bardak suya yarım kaşık karıştırıb için.
29 Ocak 2021 Cuma
28 Ocak 2021 Perşembe
Kemoterapi alan hastalar ::
Kemoterapi alan hastalar ::
Kusma şikayetiniz oldukta
1litre suya 3 aded limonu sıkın.
Ceviz böyüklüğünde zencefili rendeleyib sıkaraq bu suya atın.
Gün içinde bu suyu için.
3 gün.
Yaşadığınız bu sürecde kusma şikayetiniz olmaz
24 Ocak 2021 Pazar
Ata eder evlad çeker Ata duası alan yaşadı İmam-ı Birgivi hz. buyururlar ki; insanoğlunun akrabası geriye doğru 7 nesildir.
(7 ceddimiz deriz) bu 7 nesilde hem anne hem baba tarafından tam 254 anne ve baba vardır.
Bunların hepsinin ahlâkı, özü, nüvesi, karakteri, zerreler seviyesinde de olsa, nesilden nesile, az veya çok süzülerek bizlere kadar gelir. Bizim nefsimizin ahlâkının temelini oluşturur,
sonra ergenlikle, kişi bu temeli alıp ya daha iyiye götürür ya daha kötüye...
-Ama bazı durumlar var ki kişiye yapışıyor, ne kadar nafile namaz kılsa,
oruç tutsa kişiden ayrılmıyor...Kişinin başına gelen belalar, sıkıntılar, huzursuzluklar, vazgeçemediği kötü huylar veya bir türlü yönelemediği iyi huylar...
-Deniliyor ki; Bunların hepsinde kişinin geçmişinin, 7 ceddinin payı var, onların içinde birileri ahh almış, zulmetmiş,
beddua almış veya üzerinde ödenmemiş keffaret ile gitmiş bu alemden...
-Peki bunun tedavisi nasıl olacak? Yani bizim çektiğimiz sıkıntılarda, hastalıklarda, üzüntülerde geçmişimizin payı var, ama onlar vefat etti, nasıl bu borçlarını öderler de biz de çektiğimiz sıkıntılardan kurtuluruz?
-Paran varsa sadaka verirsin, bazen oruç ta tutarsın bu niyetle, onlara hediye edersin, sana kalan sevaplardan hiç birşey eksilmez, onlar da
istifade ederler, kötülük baştan çözülür.
-Ama bunun daha kolay bir yolu da şudur; Mesela sabah niyet edersin "bu gün okuyacağım tüm Salavat-ı Şerifeleri geçmişimdeki 254 anne ve babamın, varsa üzerlerindeki keffaretlerin, kul haklarının,
bedduaların kaldırılması için hediye eyledim" diye ve her boş zamanında okursun...
-Fıkhen Keffaretin izalesi, ödenmesi, sadaka vermek veya oruç tutmak ile olur, o zaman geçmiş o 254 anne ve babamız için, varsa üzerlerindeki keffaretlerin, kul haklarının ödenmesi için, bu niyetle sadaka vereceğiz, oruç tutacağız...
-Böylelikle onlar üzerindeki ahhlar gider, kul hakları kalkar, keffaretleri ödenir, o zaman, bizlerin üzerindeki bütün sıkıntılar da kalkar, şifa, huzur bulur saadete ereriz inşallah.
Hz Mevlana raks ettimi ? Mevlevî tarikatında raksetmek varmı? Günümüzde ney çalarak rakseden, Mevlevî tarikatında da raksetmek ve sesleri yükseltmek yoktur. Mevlânâ hazretleri Zikr-i Hafî ” (gizli zikir).yapardı.
Mevlânâ Hazretleri, Ney, rebap, tanbur gibi çeşitli çalgı aletlerini çalmamış ve onlarla zikir etmemiştir.
Mevlevî tarihine baktığımız zaman, Ney,-rebap, tanbur gibi çalgı aletlerinin çalınarak yapılan tören ve sema meclisleri, ilk defa onbeşinci asırda ortaya çıkmıştır. İlk mevlevî bestelerinin bestelenmesi de aynı zamana rastlar. Bu tarih Mevlânâ Hazretlerinin yaşadığı dönemden 3-4 asır sonradır. Çalgı aletleri, Mevlânâ tarafından değil”; ‘gerçek aşk, vecd ve cezbeden yoksun olan bazı cahil kişiler tarafından zamanla Mevlevî tarikatına sokulmuştur.
Mesnevî’nin birinci beytinde geçen “Ney” kelimesi bizim bildiğimiz çalgı aleti olan ney değil; mürşidi kâmil demektir. Mesnevî’nin “Dinle şu neyden nasıl şikâyet ediyor! O ayrılıklar hikâye ediyor..,!” diye başlayan birinci beytinde geçen “Ney” den maksad’m mürşidi kamil olduğunu, rahmetli Abidîn paşa dokuz türlü isbat etmiştir.
Mevlânâ Hazretleri, ney çalmak, ilâhi okumak, oynamak, zıplamak, dans etmek, semâ dönmek şöyle dursun yüksek sesle zikir bile yapmazdı. O, zikri hafi yani gizli zikir ile meşguldü.
Bu konuda daha geniş bilgi için; Merhum Abidîn Paşa’nin ‘Terceme ve Şerh-i Mesnevi Şerif c. 1, s. 17’ye ve Türkiye Gazetesi, Evliyalar Ansiklopedisi c. 4, s.273’ bakınız
23 Ocak 2021 Cumartesi
22 Ocak 2021 Cuma
Öfkenin ateşi önce kendi sahibini yakar, Kıvılcımı düşmana ya varır yada varmaz.. [Şemş-i Tebrizi Hz.]
Allah'ım! Bozgunculuktan, münafıklıktan
ve kötü ahlâktan sana sığınırım.
ve kötü ahlâktan sana sığınırım.
( Ebû Dâvûd, Vitr, 32)
ŞİMDİ SEN BU SAYFAYI TAKİP EDİYORSUN YA
İNŞALLAH CENNETTE MÜEBBET YERSİN KARDEŞİM
İNŞALLAH CENNETTE MÜEBBET YERSİN KARDEŞİM
15s ·
guatr için Quattırına günde 3 defa
Her defasında bir çay kaşığı udi hindi tozu at ağzına ardından 3 yudum su iç yut.400 qram udi hindi tozu bitene kadar
Günde iki defa yoğurt otu kürü
Zencüfil suyu 30 ml
İki defa
Tehran Turqutlu
"Bir maymunun önüne muz ve para koyarsanız muzu seçer, parayla çok daha fazla muz alabileceğini bilmez. Gerçek hayatta insanlara hazır iş mi? Yoksa kendi işini yapmak mı ? teklifi sunulduğunda çoğu hazır memuriyeti sever. Çünkü girişimciliğin daha fazla para kazandıracağını bilmezler. Jack Ma (Aliexpress Kurucusu)
Senle beraber kabre girecek bir namaz kıl!
İbadetlerin seninle beraber kabrinede gelsinBEYTÜLMALA RİAYET , KOPUK YULARIN HESABI Hz.Ömer vefatından bir sene sonra oglu Abdullah (RA) babasını rüyasında görmüş ve mescide gelerek gördügü rüyayı anlatmış. " Dün akşam babamı -ölümünden ancak bir sene sonra - rüyamda görebildim. Halbuki babamı rüyamda görebilmek için her akşam dua ediyordum ; ancak dün akşam müyesser oldu . Babamın rengi degişik bir haldeydi " Sevgili Babacıgım ! Mübarek yüzünün rengi neden böyle oldu ? " diye sordum . Babam da " Oglum , yeni kurtuldum ; şimdiye kadar hesap ile meşgul idim . Çünkü hesapların biri bitiyor ,digeri başlıyordu . Nihayet hesap , sadaka develerinin bir yularına gelmişti. O eskimiş yular bir çok yerinden baglanmış , artık deveye baglanacak hali kalmadıgından atmıştım. HZ.Allah : "O YULARI NEDEN ATTIN MÜSLÜMANLARIN MALLARINI HEDER ETTİN ." diye .sordu, dedi. (4.2.2004 Fazilet Takvimi)
DİLPASI VE AĞIZ SAĞLIĞI TEDAVİSİ
DİLPASI VE AĞIZ SAĞLIĞI TEDAVİSİ
sağlığımızın müthiş şifreleri m.ulaş
Evde ve iş yerlerinizde kullandığınız diş fırçalarının belli bir ömrü vardır. Mutlaka fırçaların belli aralıklarla değişmesi gerekmektedir.
Diş fırçanızı seçerken yumuşak dokulu dil temizleyicisi olmasına dikkat edin.
Dişlerinizi fırçaladığınız zaman dilin yüzeyini de günde bir temizlenmesi gerekir.
Tuzlu gargara ağız ve diş sağlığını korur.
Sigara, alkol ve kafeinli içecek tüketmemeye özen gösterin.
Özellikle sigara ve kafeinli içecek kullandıktan sonra bol su için.
Dişlerinizi fırçalamadan yatmayın.
Karbonat
Ağızdaki ph seviyesinin normale dönmesine yardımcı olur. Karbonat ve limon suyunu karıştırıp ağzınızı bu karışım ile ovabilirsiniz.
Tuz
Bir bardak ılık suyun içine bir çorba kaşığı tuz ekleyin ve tüm ağzınızı bu su ile durulayın. Tuz dil yüzeyindeki bakterilerin yok edilmesine yardımcı olacaktır.
Zerdeçal
Bir çay kaşığı zerdeçal ve birkaç damla limon suyunu karıştırın. Diş fırçası ile dilinizin üstüne hafifçe uygulayın. Ağzınızı bol su ile durulayın.
Neem Yaprağı
Antibakteriyel özelliklere sahip olan neem yaprağını dil pasından kurtulmak için kullanabilirsiniz. Birkaç tane neem yaprağını ağzınızda çiğnemeniz yeterli olur.
Probiyotikler
Bağışıklık sistemimizi güçlendiren ve ağızdaki mikroplarla savaşan probiyotikler, dil pasını önleyerek dil yüzeyindeki iltihabı azaltmaya ve vücutta birikmiş mikropların yok edilmesini sağlar.
Probiyotiklerden yeterli miktarda alabilmek için her gün öğle yemeklerinden sonra yoğurt yiyebilir veya probiyotik kapsüllerden kullanabilirsiniz.
Yoğurt dengeli beslenme programına uymak için doğal bir gıdadır.
Gliserin
Ağız içinde birikmiş bakterilerin yok edilmesini sağlayan gliserin dil pasıyla savaşmada etkili bir çözümdür.
Dil pası için etkili ve sürekli bir çözüm önerisi istiyorsanız gliserinden günde bir kez, dil pası çok fazla yayılmışsa günde iki kez kullanmalısınız.
Yapmanız gereken tek şey dişlerinizi fırçaladığınızda gliserinden 3 damla fırçaya damlatmanız yeterli olacaktır. En az 2 dakika boyunca fırçaladıktan sonra ağzınızı ılık suyla iyice durulayın.
Hindistan Cevizi Yağı
Antibakteriyel özelliği sayesinde ağızda biriken tüm bakterileri yok eder. Tek yapmanız gereken kaliteli, organik Hindistan cevizi yağı markasını tercih etmenizdir. alıntıdır
Halife Hârunü'r Reşid'in Fransız kralına gönderdiği çalar saat meselesini Avrupalılar herhâlde unutmamışlardır.
................ Halife Hârunü'r rReşid'in Fransız kralına gönderdiği çalar saat meselesini Avrupalılar herhâlde unutmamışlardır. Müslümanlar bu acayip aleti keşfedecek kadar yükselmiş; Fransız kralı Şarlken ise içinde şeytan var diye korkarak semtinden kaçacak kadar gülünç duruma düşmüştür...Dini Tamir Davasında Din Tahripçileri, Ahmed Davudoğlu. Sayfa 47
Mazlum Sultan Vahdeddin Han sürgüne gönderilirken gerçekleşen, onun kişiliğini, namusunu gösteren bir hadise. Ülkesini terk etmek zorunda bırakılan Vahdeddin Han, yola çıkma hazırlıkları yapmaktadır. Bir sehpa üzerinde el yazması, avuç içi kadar bir Kur'an-ı Kerim görür.Ve kalfaya sorar: - Bunu kim getirdi ? - Efendim... Ben saraydan çıkarken göğsüme sakladım.Yolda okumak için. - Bu yaştan sonra bana hırsız mı dedirteceksiniz ? Bu Kur'an sarayın malı.Derhal geri gönderilecek. Saraya teslim edilecek.Ve teslim edildiğine dair makbuz da bana getirilecek. Hain kim ? İstese hazineden rahatlıkla alabileceği altınları, elmasları bırakın, avuç içi kadar Kur'an'ı almayıp "Benim değil milletin malıdır" diyen; kefeni bile borçla alınan Sultan Vahdeddin mi ? Tarih elbet bir gün Sultan Vahdeddin Han'ı azat edecek ve kim gerçek, kim sahte kahraman yazacaktır...
.Cuma hutbesi hakkında diyanet işleri başkanlığının 1954 yılında göndediği bir tamim çok kıymetli ve ibretli hükümler ihtiva ediyor.
........Cuma hutbesi hakkında diyanet işleri başkanlığının 1954 yılında göndediği bir tamim çok kıymetli ve ibretli hükümler ihtiva ediyor.. İslamın esaslarını ve sünnete riayet hususunu ne güzel ifade ediyor.. Mutlaka okuyup bu temel bilgiye sahip olmak lazım..
DİYANET İŞLERİ REİSLİĞİ
Yazı işleri ve Evrak Müdürlüğü
Kasım 1954
Sayı: 27785
….Valiliğine
….Kaymakamlığına
Aksine hareket edenler hakkında kanuni muameleye tevessül olunacağı ta’mimen tebliğ olunur.
Diyanet işleri Reisi
Eyup Sabri Hayırlıoğlu
İmza
1- Camii şeriflerde yüksek yerde yazılı ismullah ve Resulü Ekrem ile Cihârıyari Güzin vesâir aşere-i mübeşşereden ashâbı kiramın esmâ-i Şerifelerinden mâada cemaatın huzuruna mâni olabilecek kıble cihetindeki bilumum levhaların kaldırılıp namazda cemaatın gözlerine ilişmeyecek yan tarafa konması lazımdır.
2- Müezzinlerin gerek okuduğu ezan ve ikamette ve gerek imamın sesini işitmeyen cemaate tebliğlerinde Lafza-i Celâlin hemzesini ve lâm’ını fazlaca çekerek tağanni ve lahn yapmamaları lazımdır.
3- İmam selam verdiğinde, müezzinler yalnız:
ا للَّهُمَّ اَنْتَ السَّلاَمُ وَ مِنْكَ السَّلاَمُ ، تَبَارَكْتَ يَا ذَالْجَلاَلِ وَالْإِكْرَامِ
Okurlar. Eğer namazların sonu ise müezzin cehren üç defa (istiğfar) getirdikten sonra.
عَلَى رَسُولِنَا صَلَوَاتٌ
Der ve akabinde de cehren salât-i münciyeyi okuyabilir.
Bundan sonra da :
سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ وَ لاَ اِلَهَ اِلاَّ اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ. وَ لاَ حَوْلَ وَ لاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ
Okurlar. Cemaat dahi gizlice (âyetül kürsi) yi okuduktan sonra tesbih ve tahmid ve tekbirleri okumaları
için yüksek sesle müezzinler :
سُبْحَانَ اللهِ
Ba’dehu :
الْحَمْدُ لِلَّهِ
ve ba’dehu:
اللهُ أَكْبَرُ
Diye okumaları lazımdır. Başkaca ilâveler yapmaları doğru değildir.
4- Bundan sonra yine müezzin, cemaatten bilmeyenlere telkin ve imamın duâsına mukaddime olmak üzere yalnız :
لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ . لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَ يُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ. بِيَدِهِ الْخَيْرُ. وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْئٍ قَدِيرٌ.
Diye cehren okurlar. Başkaca âyeti kerime veya sâir duâlar okumaları doğru değildir.
5- İmam duâ ederken müezzinlerin : (âmin, âmin) diye türlü tağanni ve bağırmaları ve hep birden :
وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Demeleri doğru değildir. Yalnız imamın duâyı ikmal ettiğini tebliğ için müezzinlerden biri:
وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ . اَلْفَاتِحَه
Der.
6- Herhangi camide müezzin ve camiin minaresi taaddüt ettiği takdirde etraftaki Müslümanlara işittirmek için müezzinler münâvebe suretiyle minarelerin hepsinde beş vakitte ezan okumaya memurdurlar.
Minarelerin bir kısmında ezan okunup da diğerlerini terk etmeleri doğru değildir.
7- Böyle camilerde müezzinlerin kâffesi beş vakit namazda cemaatle namaz kılmaları şarttır. Mazereti bulunanlar, müezzinbaşından mezuniyet alabilirler.
8- Müteaddit müezzinleri bulunup da namaz vakitlerinden hâriç vakitlerde Müslümanların namaz kılmalarına açık bulundurulan camilerde münâvebe suretiyle müezzinlerden lâ-akal birinin câmi içinde dâima beklemesi lazımdır.
9- Müezzinler ve kayyımlar bulundukları camiyi her gün süpürmeleri ve tozdan, topraktan, çamurdan temizlemeleri ve müteaddit müezzin ve kayyımların bunu münâvebe suretiyle yapmaları lazımdır.
10- Müezzinlerin, bazı küçük çocukların ve büyük kimselerin camide Kur’an okuyarak dilencilik etmelerine mâni olmaları lazımdır.
11- Camide hatimde veya mevlid ve hafız cemiyetleri gibi topluluklarda hafızlar tarafından okunan aşr-ı şerifin nihâyetinde cumhur yapmalarını yani hep bir ağızdan istiâzesiz :
وَ اُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Misilli âyetin nihayetini kırâat etmelerini men etmek, müezzinlerin vazifelerindendir.
Camilere konulan renkli elektrik ampulleri kaldırılacaktır.
(İmam ve Hatipler hakkında)
12- Hutbe, İslâmi ve ahlâki mev’ize olduğundan, Hatipler hutbeyi teganni ile okumaları memnudur.
13- Hutbe, Tahmid ve Tevhid ve Tasliye ve Ashâbı Kirâm ve Cihârıyâri Güzin hazerâtına tarziyeden sonra okunan âyeti kerime ve Hadisi şerifin mazmununu mev’iza olarak muhtasaran ifade etmekten ibarettir. Binâenaleyh, iki hutbe arasını bundan başka sözlerle fasl etmeleri memnudur. Hutbe, muhtasar olacak ve namazda zam olunan âyet veya sure de pek uzun değilse de mümkün mertebe uzunca okunacaktır.
14- Hutbe esnâsında cemaatın, ağızlarından hiçbir kelâm veya duâ söylemeyip, mücerred hutbeyi dinlemelerini sağlamak için Hatibin, cemaatle dünya kelâmı konuşması ve cemaatın ÂMİN demesine sebep olacak : (Allah cümlemizi gafletten uzak tutsun) gibi sözleri söylemesi câiz değildir.
15- Hatibin, hutbesini ve vâizlerin va’zlarını cemaatın iyice dinlemelerini sağlamak için camiye konulmuş olan hoparlörü, minbere ve va’z kürsüsüne koymak câiz ise de, hoparlörün, bozuluvermek ve cereyanın kesilivermek ihtimâline karşı bu takdirde mücerred hoparlörün ilettiği imamın sesi ile iktidâ eden cemaatın şaşırmış ve namazlarının da fesâdına müncer olmuş bir halde ulunacaklarından, Hoparlörün mihrâba konması, sûret-i kat’iyyede memnudur. Şâyet imamın tekbir ve tesmii duyulamıyacak derecede cemaat kesreti olursa, icâbına göre müezzinlerden biri, veya daha uzaktan diğerinin inzimamıyla, diğeri dahi iblâğ vazifesini görürler.
16- İmamların, sabah namazından sonra sûre-i Haşrin âhirinden üç âyet okumaları sünnet-i Nebeviye’dir. Bunu ziyâde etmek ve alel-husus bazı imamların yaptığı gibi diğer mukaddem surelerden âyetler ilâve etmeleri doğru değildir.
Sure ve âyetlerin tertibi tevkifidir. Namazda bir rek’atte okuduğu sure veya âyetten sonra diğer rek’atte mukaddem sure veya âyeti okumak nasıl kerâhet ise, namaz hâricinde dahi bu tertibe riâyet etmemek kerâhettir.
Aslı gibidir. Balıkesir müftülüğü
07.12.1954
Korunma / Rabıta ve Zikri kalbi
Ahir zaman ve deccaliye sisteminin fitnelerinden manyetik alan ve zararlı frekanslar zihin kontrolü nanoteknoloji vs. Zararlarından bahsediyoruz. Peki nasıl korunmalıyız ?
El cevap;
Radyasyon elektromanyetik dalga ve negatif enerjilerden korunma yöntemleri;
Radyasyon veren teknolojik aletleri Gerektiği kadar ve az kullanmak
Özellikle cep telefonlarını Kullanmadığımız zaman İnterneti kapatmak telefonlarımızı 3G de çalıştırmak yatmadan önce uçuş moduna almak yattığımız odada şarj etmemek şarj olurken telefonu kullanmamak gerekir
Hakiki koyun yünü kullanmak , yattığımız odada kaya tuzu bulunması kaya tuzu kullanmak, Adaçayı Defne yaprağı veya Defne dalı üzerlik çörek otu Bunlardan biri veya birkaçı ile tütsü yapmak, üzerimizde at kestanesi üzerlik tohumu veya çörek otu tohumu taşımak, radyasyonlu aletlerin yanına Kaktüs bitkisi yerleştirmek , odaları sıkça havalandırmak,
Sıcak aylarda dağlarda Yaylalarda 50 santim çukur kazıp toprağı eleyip önce 5 santim yatak ve üzerine kalbi kapatmayacak şekilde tekrar elenmiş Toprak örterek birkaç saat yatmak.( Eski ocakların Yöntemidir. )
1 Fatiha 7 cihete 7 Ayetel Kürsi 3 Felak 3 Nas Suresi Okumak
Korunma duaları Bismillahi hayril Esma i...
Euzu kelime tillahit tammeti... Vb. okumak
( Daha önce paylaşım yapıldı. )
Her vakit abdest almak Abdestli gezmek
Secde halinde olmak Negatif enerjiyi bizden uzaklaştırır.
Nanoteknoloji zihin kontrolü genetiği değiştirilmiş organizmalar dan korunmak;
Yediğimiz içtiğimiz izlediğimiz dinlediğimiz kokladığımız deterjanlar kimyasallar aşılar ilaçlar Bilumum kullandığımız her şeyi kontrol etmek araştırmak helal ve temiz olduğuna kanaat getirmek.
Iki gıda fıtratı değiştirir.
Birincisi domuz ve ürünleri ile gdo.lu ürünler ( menfi yönde.)
Maalesef çoğu kimse bilerek veya bilmeyerek bu hataya düşüyor. Gıda maddelerinde katkı maddelerinde aşılarda ilaçlarda Vb. Çokça kullanılıyor. Rabbim cümlemizi muhafaza eylesin.
Ikincisi koyun eti ve sütü ile helal ve temiz beslenmek ;
Gerçek tıp kitabı dna ve gen bölümlerinde Aşağıdaki hadisi şerif yazmaktadır.
"Fitne zamanında sizin en hayırlınız dağ başında Kendi koyununun sütü ile beslenen dir"
Allahu e'lem Efendimiz sav. Şehirde helal ve temiz gıda kalmadığından ötürü dağda yaşamamızı ve fıtratlar değiştiğinden dolayı Koyun sütü ile beslenmemizi tavsiye ediyor olabilir mi?
Velhasıl organ temizlikleri yani gerçek Tıp kitabında yazan bağırsak karaciğer akciğer böbrek kan ve kireç temizliklerini yapmak Pazartesi perşembe ve eyyâm-ı biyz oruçlarını tutmak veya Davut Aleyhisselam'ın orucunu tutmak, 3 gün ve 10 günlük açlıklar yapmak ve Peygamber efendimizin en iyi tedavi yolunuz ( buhari tıp - 13 ) buyurduğu hacamat uygulaması yaptırmak elzemdir.
Hacamat uygulamasında zikirden kesilen hücreler, kan hücreleri Atıklar çöpler dışarı alınarak yerine yeni hücreler gelir ki bundan sonra kişinin ; malayani haramları ve günahları terk ederek Allah'ı hakkıyla zikretmesi özümüze fıtratımızda dönmemize vesile olur inşaellah.
Yukarıda yazdıklarımıza dikkat ettikten sonra işin en önemli kısmına geldik. Yaratılış gayemiz olan Yüce Rabbimize hakkıyla layıkıyla Kulluk yapabilmeniz için Nefsimizi temizlemek ve tezkiye etmemiz gerekir. Yani nefes terakkisi yaparak nefsi mutmainne makamına çıkmalıyız.
Bunun en kolay yolu;
Rabıta ve Zikri kalbi
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اذْكُرُوا اللّٰهَ ذِكْرًا كَث۪يرًاۙ
Ey o bütün iyman edenler! Allah'ı cc. çokça zikredin. ( Ahzâb Suresi 41. Ayet )
Buradaki zikirden Maksat tespihi elimize alıp binlerce milyonlarca milyarlarca Allah demek değildir. Keza Böyle yapmak da güzeldir. Fakat gerçek Zikri kesir; ayette geçen "Unuttuğun zaman Rabbini zikret" ( kehf /24 ) hitabında ( tasavvufi manada ) Allah'ı Unuttuğun zaman değil, Allah'tan gayrısını unuttuğun kalbinden çıkardığın zaman Allah'ı zikretmek tir.
Olur ki bu şekilde bir kere Allah dediğimiz zaman kâinattaki bütün atomlar ve zerreler bizimle beraber Allah der.
Keza bu şekilde Zikri kesir olur. Bu zikrin adetini sayısını yazmaya kalemler ve sayfalar yetmez.
Bunu başarabildiğimiz zaman Kalpler ancak Allah'ın zikriyle mutmain olur
( Rad /28 ) hitabına Mazhar oluruz inşallah. Kalplerin mutmain olmasıyla birlikte nefsimizde teskin olur mutmain olur.
Ve İnşaellah sonunda;
يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ ﴿٢٧
اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ ﴿٢٨
فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ ﴿٢٩﴾
وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي ﴿٣٠﴾
(Fecr 27-30)
Ey kâmil bir iman ve sâlih amellerle huzûra ermiş nefs!
Sen O’ndan râzı, O da senden râzı olarak Rabbine dön!
Dürüst ve samimi kullarımın arasına katıl!
Cennetime gir!
Rabbimizin bu hitabına Mazhar oluruz inşaellah
Bu hitap, kâmil bir iman ve sâlih amellerle huzur ve itminâna erişmiş, gönül huzurunu elde etmiş mü’mine ölüm anında veya mahşer yerinde yapılır. Gaybın kapılarının açıldığı, ilâhî sır perdelerinin aralandığı o kritik anda mü’min, kendine verilen ebebî cennet müjdesi ile sevinir. Korkuları zâil olur, içi huzurla dolar. Çok güzel bir yolculuğa çıkmanın, cennet ve cemâlullaha doğru yol almanın son derece tatlı heyecanını duymaya başlar.
Bu ayetlerde de anlaşılıyor ki cennete girmek için Allah'a kul olmak
Allah'a kul olmak için Rabbimizin bizden razı olması
Rabbimizin de bizden razı olması için nefsi mutmainne olmamız gerekmektedir.
Bunun yolu da hakkıyla Allah'ımızı zikretmekten yani Zikri kesir ile kalbi Zikri yapmaktan geçer.
En güzel şekilde zikretmenin yoluda Peygamber Efendimizin varisleri olan Mürşidi Kamiller e bağlanmak ve Rabıta-i Şerif ile olur.
Allah’u Teâlâ: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide 35) buyuruyor.
Ruhul Beyan tefsirinde Maide suresi 35. Ayetin tefsiri yapılırken şöyle denmiştir:
“Bil ki, ayeti kerime, açıkça vesileye yapışmayı emretmektedir, öyleyse vesile gereklidir. Çünkü Allah’u Teala’ya vuslat bir vesile ve bir vasıta ile olmaktadır. Bunun için en güzel vesile ve vuslat yolu da, hakikat alimleri ve tarikat şeyhleridir.
“Ey iman edenler! Allah(-u Teala)dan korkun ve sadıklarla beraber olun.” (Tevbe Suresi 119)
İsmail Hakkı Bursevi (Kuddise Sirrahu) “Sadıklarla beraber olunuz” ayetinin tefsirinde şöyle demiştir:
“Bu ayeti kerimede bahsi geçen sadıklardan murad; kamil mürşidlerdir. Bir salik onların kapılarında ciddiyetle hizmet eder, muhabbetiyle nazarlarına kabul olunursa, onların feyz ve bereketiyle masivayı terk etmeye, Allah’u Teala yolunda istikamet üzere bulunmaya rahatlıkla muvaffak olur ve huzur-u hakk’a kavuşur.”
Ey o bütün iymân edenler! sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin ve cihad için hazır ve rabıtalı bulunun ve Allaha korunun ki felâh bulasınız. Âl-i İmrân Suresi 200
Bu ayeti celilede yer alan (Rabidu) emr-i celilinin masdarları olan “Ribat” ve “Murabata” tabirleri; “Sınırda düşmanı gözetlemek”, “Nöbet tutmak”, “Verilen emrin eksiksiz yerine getirilmesi” anlamlarını ifade eder.
Beden ile nefsin irtibatını sağlaması ve “Halk alemi” ile “Emir alemi”ni bünyesinde barındırması dolayısıyla kalbe de “Ribat” denmiştir.
Zira “Nazargahı ilahi” kabul edilen ve “Masiva” (Allah’u Teala’dan gayrısı)nın girmemesi için her şeyden önce gözetlenmesi gereken yer hiç şüphesiz ki kalptir.
Kur’an-ı Kerim’de (Rabidu) şeklinde geçen ve emir ifade eden “Ribat” ve “Murabata” tabirlerinin; yalnızca maddi ve dış düşmanlara karşı değil:” ve “kötülüğü emredici” karakteri ile tanımlanan nefs ve şeytan düşmanına karşı da vaziyet almayı, bunların aldatıcı hilelerine karşı kalbi gözetlemeyi” amir bulunduğu ve başından beri bu ayet-i kerimenin, iki manayı da aynı anda hedef aldığı, hemen hemen çoğu müfessirlerce söz konusu edilmiştir.
Sahabe-i Kiram rabıta yapmış mıydı? Diyenlere sadece ve sadece Ebubekir-i Sıddik (Radıyallahu anh)’ın şu hadisesini anlatmak bile kafidir.
Şöyle ki: O, ruhaniyet hasebiyle Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den hiç ayrılmadığından, hatta kaza-i hacet için bile Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den hali (boş) bir yer bulamadığından dolayı Peygamberimiz’den çok utanırdı.
Bu durumu Efendimiz’e şikayet ettiğinde, peygamber efendimiz O’na ruhsat vermişti. (Abedst bozarken dahi gayri ihtiyari bir şekilde Resulüllah’ı hatırlamasında bir sakınca olmadığını beyan etmiştir) (Risale-i Halidyye Tercümesi, Mütercim, Şerif Ahmed İbn-i Ali, sh: 11-12, Esad Sahıbzade, Nurul Hidayeti ve’l irfan, sh: 30; Yusuf Şevki, Hediyetü’zakirin, sh 23) rabıta bahsinde İhvanlar sitesinin bazı bölümlerinden istifade edilmiş. iktibaslar yapılmıştır.
Estağfirullah el Azim ve etübü ileyh
En iyisini Allah cc. bilir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)