17 Mayıs 2019 Cuma

Sahâbe-i Kiram sordu – Yâ Resûlallah! Niye yalın ayak yürüdünüz? . – Kırk bin melek gönderildi. Onların kandına basmayayım diye.

 Abdullah ibni Mes’ud R.A.’den: Resûlüllah Efendimize S.A.V. kısa boylu, uzun sakallı biri geldi. Efendimiz ona sual etti: – İsmin nedir? . – Hacveb. – Kaç yaşındasın? . – Üç yüz otuz. – Bir şey okuyor musun? . – Bir deve yükü kitap okudum. – Allah için ne amelin var? . – Allah rızası için üç yüz mesele hallettim. Resûlüllah S.A.V.: – Senin gibisi cennetliktir, buyurdu. Cebrail A.S. gelip: – Yâ Resûlallah! bu kimse cehenneme gidecek. Üç gün ömrü kaldı; yarım dirhem zekât borcu var, dedi. Resûlüllah S.A.V. durumu kendisine bildirdi. Adam: –“Unutmuşum yâ Resûlallah! şu yarım dirhem, zekât borcum, şu yüz dirhemi de sadaka olarak fukarâya dağıtınız, diye takdim etti. Adam üç gün sonra vefat etti. Ebû Bekir R.A., yıkadı, kefenledi. Cenazeyi götürürlerken Resûlüllah S.A.V. ayakkabılarını çıkarıp cenazenin önünde yürüdü. Sonra başını açtı. Kabre konulduğunda, tebessüm edip omuzlarından ridasını aldı. Sahâbe-i Kiram sordular: – Yâ Resûlallah! Niye yalın ayak yürüdünüz? . – Kırk bin melek gönderildi. Onların kandına basmayayım diye. – Niçin baş açık durdunuz? . – Yetmiş bin melek yağmur yağar gibi rahmet yağdırdı, istifade etmek için başımı açtım. – Niçin ridânızı çıkarıp tebessüm buyurdunuz.? . – Cennetten hûriler gelmiş, hepsi de evlenmek murat ediyorlar. Her birine Hacveb’i gösterip “Sen onun içinsin” dedim. Onlar da kabul ettiler, tebessüm ettim, buyurdu. (Mev’iza-i Hasene S. 126)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder