Mansur-u Ammar Der ki; Benîisrail Zamanında Fevkalâde Güzel Fakât Çok Azgın Bir Kadın Vardı. Güzelliği ile Halkı Aldatır, Ortaya Fitne Salardı. Evinin Kapısını Dâima Açık Bırakırdı. Kapının Tam Karşısında Bir Sedir Üzerinde Açık Saçık Otururdu. Geleni Geçeni de Fitneye Sokardı. Bu Kadını Kim Görse Âşık Olurdu. Onun Tuzağına Düşer ve Bir Daha Görebilmek İçin Her Defasında Bir Altın Verirlerdi.
O Şehirde Gâyet Bir Âbid Yaşıyordu. Bir Gün Nasıl Olduysa, Yolu Bu Kadının Evi Önüne Düştü. Geçip Giderken de Gözü Ânsızın O Güzel Kadına İlişti. Bir Müddet Gözünü Ondan Ayıramadı ve Birçokları Gibi, O da Bu Afiştenin Fitnesi Tuzağına Düştü. Hemen Evine Gitti ve Nefsi ile Mücahedeye Başladı Fakât Baktı ki Mücahede ile Nefsini Yenemiyor, Bu Defa Allahû Teâlâ’ya Yalvarıp Yakarmağa Başladı Fakât Ne Çare ki, Gönlünü Kadından Bir Türlü Ayıramıyordu. Nesi Var Nesi Yoksa Hepsini Sattı ve Eline Geçen Altınları Alarak, Doğruca O Kadının Kapısına Gitti ve Şöyle Dedi:
▬ “Ey Dilber! Şu Altınların Hepsini Al ve Beni Bir Gece Vaslın ile Bağrında Kamuran Eyle...”
Fettan Kadın Altınları Aldı ve Biçare Âşığa Bir Zaman Tâyin Etti ve O Saatte Gelmesini Söyledi. Sözleşilen Saate Kadar Aşk Ateşi ile Yanıp Tutuşan Biçare, Nihâyet Sevdiği Kadının Evine Gitti ve İçeriye Alındı. Kadın Kendisini Sedirin Üzerine Oturttu. Eli Ayağı Titreyen Bedbaht Âşık, Kadına El Atar Atmaz İçerisine Allah Korkusu Düştü ve Gönlüne, “Sen Âbid ve Zâhid Bir Kişi Olasın, Meşâyih Önünde Tevbe Etmiş Bulunasın, Bunca Yıldır İbâdet ve Taâtten Ayrılmayasın da, Sonunda Gelip Bir Kötü Kadının Kapısına Düşesin. Allah’tan Korkmaz ve Peygamberden Utanmaz mısın? Allahû Teâlâ Senin Şu Çirkin ve Kötü Hâlini Görmüyor mu?” İlhâmı Geldi. Korkusundan Bütün Vücûdu Ürperdi ve Titremeğe Başladı. Rengi Değişti, Sararıp Soldu. Kadın, Onun Bu Hâlini Görerek Sordu:
▬ “Ey Sofi! Sana Ne Oldu ki Böyle Titriyorsun?”
Biçare Sofi, Güçlükle Cevap Verdi:
▬ “Ey Hâtun! İçime Allah Korkusu Düştü. İzin Ver, Varıp Gideyim, Sana Verdiğim Altınlar da Sana Helâl Olsun...”
Dedi ve Yürüdü. Kadın Arkasından Seslendi:
▬ “Dur Hele, Adın Ne, Evin Nerede?”
Adamcağız, Arkasına Bile Bakmadan, Adını ve Evinin Yerini Söyleyerek, Hızlı-Hızlı Oradan Uzaklaştı.
Âbid Ağlayarak Evine Geldi ve Kendi Hâliyle Uğraşmaya Başladı. Bu Zâtın Tevbesi ve Korkusu, O Günâhkâr Kadına da Tesir Etti ve İçerisine Korku Düştü, O da Ağlayarak, “Vâh Bana ki, O Sofinin Bu İlk Günâhı idi. Oysa Benim Ömrüm Hep Günâhlarla Geçti. Onun Korktuğu Rabbi, Benim de Rabbim Değil midir? Benim Sonum Nerelere Varır...” Diye İnleyerek Evinin Kapısını Kapattı. Bütün Açık Saçık Elbiselerini Sattı Sırtına Eski Elbiseler Giyerek İbâdet ve Taâte Başladı.
Aradan Hayli Zaman Geçti, Kadın Kendisine, “Gidip Şu Benim Tevbe Etmeme Sebep Olan Zâtı Göreyim.” Dedi ve Kalktı, Gitti. Yol Boyunca da Kendisini Helâlliğe Kabûl Edip Etmeyeceğini Düşünüyor ve İçinden Bunu Temenni Ediyordu. O Zâtın Kapısına Geldi, Bir Hizmetçi Kendisine Kapıyı Açtı ve Efendisinin Evde Olduğunu Haber Verdi. Kadın:
▬ “Bir Hayırlı Niyet ile Geldim. Lütfetsin, Kapıya Kadar Teşrif Buyursun...”
Dedi. O Zât Kapıya Gelip de Kendisini Yoldan Çıkaran Kadını Karşısında Görünce, Bir Haykırdı ve Oracığa Düşüp Can Verdi.
Kadın, Bu Hâli Görünce Büsbütün Perişân Oldu. Kendisini Kınadı, “O Bir Kere Tevbesini Bozduğu İçin Korkusundan Can Verdi. Sen ise Bunca Defadır Tevbeni Bozdun. Hiç Aldırış Etmiyorsun!” Diye Söylenerek Evine Gitti.
Neticede, O Zâtın Gâyet Sâlih Bir Kardeşi Vardı. Kadın Onunla Evlendi ve On Çocukları Oldu. Kadın, Bütün Malını ve Mülkünü Allah İçin Kocasına Bağışladı. Çocuklarının Hepsi de Âlim ve Sâlih Birer İnsan Oldular.
Kardeş... Tevbe Üzerinde Gâyet Sıkı Durmak Lâzımdır. Can Vermeli Fakât Tevbeyi Bozmamalıdır. Öylesine Tevbe Etmelidir ki, O Tevbe Bereketiyle, Birçokları da Tevbeye Gelsinler.
Hazreti Ömer-ül-Faruk Radiyallâhû Anh Buyururlar ki; Tevbeyi Öyle Etmelidir ki, Kendisi Yargılandıktan Başka, Tevbe Bereketiyle Başkaları da Yargılanmalı ve Bağışlanmalıdır.
Hazreti Ali Kerremallâhû Vechehu ve Radiyallâhû Anh Efendimiz de Buyurmuşlardır ki; Tevbe midir O ki, Yalnız Sahibini Kurtarır? Tevbe Ona Derler ki, Onun Tevbesi Bereketiyle Birçokları da Kurtulabilsinler!
“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
https://vimeo.com/tomorhoca
- Ana Sayfa
- İlahi – Kur`an -İslam – Din -Tasavvuf – Belgesel – Dua – Hadis – Tarih – Şiir – Vs… – بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
- Dini bilgiler
- Hatim duası Türkçe Hatim Duası
- Ahmet tomor hoca sohbetleri
- suleymaniye
- Ruhlar kabirde hep kalır mı?
- Şehitlik ve Fazileti
- İslami Eğitim
- ALLAH (C.C.) 'ÜN SIFATLARI
- Ahmet Tomor Hocaefendi Sohbetleri
- Veysel Gürler
- Umman'dan Şifâlar
- İSLAMİ BİLGİLER KİTAP SOHBET SEYRET MULTİMEDYA
- Safakat İslami Forumları
- sadakat.net
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- HAVAS İLMİ-MÜCERREBAT-I İLAHİ ŞİFACILAR
- Sağlığımızın müthiş şifreleri Sayfadaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır kullanım tercihi size aittir önce araştırın inceleyin doktorunuza danışın saygılar
- Sayfa ve guruptaki bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın araştırmadan doktorunuza danışmadan kullanmayın sakın saygılar hepinize m.ulaş
- MUHTASAR İLMİHAL | Fazilet
- İLİM BÖLÜMÜ
- İmam Suyuti Camius Sağir
- Dini Sorular Molla Cami dini sorular ve cevapları
- incemeseleler
- "Nazar, deveyi kazana, insanı mezara sokar."
- YAVRULARIMIZA ELİF CÜZÜ ÖĞRETELİM. BİZLERDE TEKRAR EDELİM...
- Hadis-i Şerif
- FAZİLET TAKVİMİ
- mektebun
- faydalı
- medine
- Zi tuva kuyusu...
- Ali Eren Hoca
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- *FATİHA SURESİNİN SIRRI..*
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder