8 Ocak 2020 Çarşamba

İslami değerlerle kâdim geleneklerimizin ortak harcıyla yoğrulmuş, en sağlam temeller üzerine inşa edilen aile yapımız, Avrupa’dan gelen kasıtlı ve planlı saldırılarla yıkılmak isteniyor. Çarpık medeniyet anlayışını çağdaşlaşma adı altında süsleyerek bağrımıza saplayan Avrupa, İstanbul Sözleşmesi’yle en vurucu silahını sahaya sürdü. İşte siyasi, toplumsal, ekonomik ve birço

Sözleşme, haçlı zihniyetinin eseri
Abdussamet Karataş
İslami değerlerle kâdim geleneklerimizin ortak harcıyla yoğrulmuş, en sağlam temeller üzerine inşa edilen aile yapımız, Avrupa’dan gelen kasıtlı ve planlı saldırılarla yıkılmak isteniyor. Çarpık medeniyet anlayışını çağdaşlaşma adı altında süsleyerek bağrımıza saplayan Avrupa, İstanbul Sözleşmesi’yle en vurucu silahını sahaya sürdü. İşte siyasi, toplumsal, ekonomik ve birçok yönüyle Türkiye’yi manevi işgal altına alan İstanbul Sözleşmesi’nin detayları…
ABDUSSAMET KARATAŞ’IN YAZI DİZİSİ
Kadına şiddeti önleyecek beklentisiyle Avrupa’dan getirilen, Meclis’teki bütün siyasi partilerin ve milletvekillerin hiç düşünmeksizin onayından geçen İstanbul Sözleşmesi, ülkemizde büyük bir aile enkazı bıraktı. ‘Kadına şiddete hayır’ gibi toplumun her kesimi tarafından benimsenen ve onaylanan bir sloganın arkasına sığınarak, toplumu ifsat eden İstanbul Sözleşmesi birçok aile uzmanı tarafından adeta balın içinde sunulan zehir olarak tanımlanıyor. Kadına şiddeti önlemek bir yana aile içi şiddeti daha da artıran, boşanmalara teşvik eden, cinsi sapkınlığın önünü açan İstanbul Sözleşmesi’nin, ülkemizden sökülüp atılması için siyasi ve toplumsal olarak iki aşamalı mücadele gerekiyor.

Birincisi, Meclis’teki milletvekillerinin şuurlanıp sözleşmenin feshi için çalışması gerekirken ikincisi, halkın bilinçlendirilmesi ve daha fazla ailenin yıkılmasının önüne geçilmesi icap ediyor. İstanbul Sözleşmesi’nin tehlikeli sonuçlarına karşı acilen önlem alınmadığı takdirde, aile yıkımlarının daha feci noktalara gitmesinden endişe ediliyor.
SÖZLEŞME İSLAM’A SAVAŞ AÇAN HAÇLI ZİHNİYETİNİN ESERİ
Asırlarca İslam topraklarını gelişmiş silahlarıyla işgal eden vahşi Haçlı zihniyeti son yıllarda taktik değiştirdi. Silahlı işgallerin yanına kültürel işgali de dahil eden Haçlılar, İslam toplumlarını bozmak, Müslümanları Kuran-ı Kerim’den uzaklaştırmak için plan üstüne plan yapıyor. İşte İstanbul Sözleşmesi de bu şer planlamanın bir aşamasını oluşturuyor. Ailenin temellerine fitne tohumları eken, eşler arasına güvensizlik aşılayan, boşanmalara teşvik ederek çocukları anne babalarından koparan, feminizmi (kadın üstünlüğünü) kör bir anlayışla savunan, en vahimi de Allah’ın yarattığı iki cins olan erkeklerin ve kadınların fıtratını bozarak cinsiyetsiz bir toplum oluşturma amacı güden İstanbul Sözleşmesi’ni Türkiye’nin başına bela eden siyasiler, üzerlerinde ağır bir vebal taşıyor. Müslüman aile yapısına taban tabana zıt olan, hiçbir ilkesi örf geleneklerimize uymayan bu sözleşmenin acilen iptal edilmesi ve Avrupa’nın kirli lobilerine iade edilmesi bir zorunluluk arz ediyor.

BÜTÜN İSLAM ŞEHİRLERİ TEHLİKE ALTINDA
Neden İstanbul Sözleşmesi? Bu uğursuz sözleşme neden, Sevgili Peygamberimizin fetih müjdesine nail olmuş, asırlarca İslam’a payitahtlık yapmış aziz şehir İstanbul’un adını taşıyor. Feministler bunu ‘Avrupa Konseyi ülkeleri İstanbul’da toplandığı için’ diye savunadursun asıl hedefin hilafetin merkezi İstanbul üzerinden İslam dünyasına yıkım tehditleri göndermek olduğu aşikâr. Avrupa’nın İstanbul Sözleşmesi aracılığıyla Dünya Müslümanlarına verdiği açık mesaj şudur: “Biz sizi silahlarımızla teslim alamadık ama ailelerinizi ve kutsallarınızı bozarak ruhunuzu teslim alıyoruz.” Bugün AKP hükümeti eliyle İstanbul’dan geçişine müsaade edilen bu batıl sözleşmenin daha fazla yayılmasına engel olamadığımız takdirde, yarın Tahran’ın, Bağdat’ın, Kabil’in, İslamabad’ın, Cakarta’nın ve nice İslam şehirlerinin üzerinde fitne fırtınaları esmeye devam edecek. Ümmetin teslim alınamayan son kalelerinden biri olan aile kalesini muhafaza edebilmek için, her zamankinden daha fazla uyanık olunmalı ve bu Haçlı yıkım projesine karşı seferberliğe geçilmelidir.
TBMM’DE UTANÇ GÜNÜ… SÜREKLİ KAVGA EDEN 4 PARTİ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDE HEMFİKİR OLDU
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin kısaltılmış adı olan İstanbul Sözleşmesi), dönemin AKP hükümetinin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından imzalanarak Türkiye adına kabul edildi. Sözleşme 14 Mart 2012 tarihinde TBMM Genel Kurulu'na sunuldu. Dönemin şartlarında Mecliste grubu bulunan siyasi partiler Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Barış ve Demokrasi Partisi’’nin (BDP) oybirliğiyle 246 kabul oyuyla Meclis'te onaylandı. Akşamın geç saatlerinde saatler 22:50’yi gösterdiğinde AKP’li Meclis Başkan Vekili Sadık Yakut, 80 maddeden ilk üç maddeyi okutup sözleşmeyi toplu oylamaya sundu. Toplumsal ifsada zemin hazırlayan sözleşme, milletvekillerinin duyarsızlığı ve sorgulamamazlığı sebebiyle Meclis'ten 26 dakikada müzakeresiz geçti. Oylamada tek bir vekil çekimser oy kullandı fakat o da ertesi gün yanlış oy kullandığını ifade ederek çekimser oyunu kabul oyuna çevirtti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder