5 Ocak 2020 Pazar

Rafızî'nin cüheminin, kaderenin müşebbehenin ve Kur'ân ya­ratılmıştır, diyenin arkasında, namaz kılmak caiz değildir.

Hasan Bozkurt .............“Ashâb-ı kirâmın cümlesini sevenler, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’tandır. Bir kısımnı sevmeyenlere Râfızî denir. İmam Ali Hazretlerini (r.a.) sevmeyenlere Havâric denilmiş… Bu, kazıyye-i muhkeme (tam, sağlam, kesin hüküm) haline gelmiş ve zaman hükmünü icra etmiştir (gerekeni yerine getirmiş, bu böyle kabul edilegelmiştir).” [Ali Erol, Hatıratım, s. 79] ...Ashab-ı kiramdan muayyen şahıs-zât olarak Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Âişe (r.anhum) validemizi sevmemek Ehl-i Sünnet akîdesiyle bağdaşmaz. İsimleri zikrolunan zevat-ı kiramın kim oldukları, manevi derece ve mertebelerinin ne denli yüksek olduğu hemen her Müslümanca mâlumdur. Sözünü ettiğiniz kişilerin, üstüne üstlük bir de Humeynî gibi bid'at ve dalâlet ehli birilerine muhabbet -tabiri caizse- işin tuzu-biberi, meselenin bam teli gibidir. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Kişi sevdiğilme beraberdir” buyurmuşlardır. (Ehl-i Sünnet’in alâmetleri; Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’i tafdîl / üstün görme) ve hubbü’l-hateneyn, (Hz. Osman ve Hz. Ali’yi de sevmek) ve meshun ale’-huffeyn (mest üzerine mesh etmektir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder