8 Ocak 2020 Çarşamba

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Hayatta olmam sizin için hayırlıdır, benimle konuşursunuz ben de sizinle konuşurum. Vefatım da sizin için hayırlıdır. Amelleriniz bana arz olunur. Hayırlı gördüklerim için Allâh’a hamd ederim. Kötü gördüklerim için ise sizin için Allâh’a istiğfâr ederim.” (Müsnedü’l-Bezzâr) FAZİLET TAKVİMİ Çarşamba-08-Ocak-2020

SAHÂBE-İ KİRÂM’A HÜRMET:
Zübeyr bin Avvâm’ın (r.a.) oğlu
Ebû Urve ez-Zübeyrî (r.a.) rivâyet ediyor:
“Mâlik bin Enes’in (rah.) yanında idik. Resûlullâh’ın (s.a.v.) ashâbını noksan gören bir adamdan bahsedildi. Mâlik bin Enes (rah.), şu âyet-i kerîmeyi okudu (meâlen):
‘Muhammed (Aleyhisselâm), Resûlullâh’tır. Onunla beraber bulunanlar, kâfirlere karşı çok şiddetlidirler, kendi aralarında ise pek merhametlidirler. Onları rükû ediciler, secde ediciler olarak görürsün. Allâhü Teâlâ’dan fazl (dünyada rızk, âhirette cennet sevabı) ve rıdvan (Allâh’ın rızasını) isterler, yüzlerindeki nişâneleri (nurları), secdelerinin eserindendir. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. Ve onların İncil’deki meselleri (vasıfları) ise bir ekin gibidir ki filizini çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, sonra da kalınlaşmış, sonra da gövdesi üzerine yükselmiş (istikâmet almış) ekincilerin hoşlarına gidiyor. (Ashâb-ı Kirâm hakkındaki bu teşbih) Onlar ile kâfirleri öfkelendirmek için(dir). Allâhü Teâlâ, onlardan îman edip salih amelde bulunanlar için bir mağfiret ve pek büyük bir mükâfat vaad buyurmuştur.” (Fetih Sûresi, âyet 29)
İmam Mâlik (rah.) sonra şöyle söyledi: Kim ki Resûlullâh’ın (s.a.v.) ashâbından herhangi birine karşı kalbinde kin ve öfke bulundurursa o kimse de âyet-i kerîmede bildirilen Ashâb-ı Kirâm’a öfkelenenlerden olur. Kim ki Ashâb-ı Kirâm’dan birisine noksanlık atfetse veya rivâyetlerinden biri sebebiyle onları kötülese, âlemlerin Rabb’i olan Hz. Allâh’ın buyruğunu reddetmiş ve Müslümanların şerîatını iptal etmiş olur. Sahâbe-i Kirâm’ı öven ve onların doğruluklarına ve felâha ereceklerine şâhitlik eden daha birçok âyet-i kerîme mevcuttur.
Hazret-i Allah (Celle Celâlühü) şöyle buyurmuştur (meâlen): “Müminlerden bir kısım erler vardır ki, Allâh’a karşı üzerine muâhedede bulundukları şeyde sâdık oldular. Artık onlardan öylesi vardır ki, nezrini ödedi ve onlardan öylesi vardır ki, (nezrini) gözetiyor. Hiçbir tebdil ile tebdilde bulunmadılar. (Ahzâb S., âyet 23)
İşte bu ve benzeri âyet-i kerîmeler Allâhü Teâlâ’nın Sahâbe-i Kirâm’ın hâllerini ve sonradan neler olacağını bilmesiyle beraber onlar hakkında buyurduklarıdır. O hâlde, onlar hakkında kötü düşünmek ve aleyhlerinde konuşmaktan şiddetle kaçınmalıdır.
/ FAZİLET TAKVİMİ Salı-07-Ocak-2020

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder