İDRİS ALEYHİSSELÂM’DAN HİKMETLİ SÖZLER
İdris Aleyhisselâm şöyle buyurdu:
Sizden hiçbiriniz, verdiği nimetlere karşı Allâhü Teâlâ’ya, hakkıyla şükretmeye güç yetiremezsiniz.
Nasıl ki bütün sanatları bilen bir usta, dikiş yapmak istediği zaman marangozluk âletlerini bırakıp dikiş âletlerini eline alıyor, yazı yazmak istediği zaman dikiş âletlerini bırakıp yazı âletlerini eline alıyorsa ilim ve sâlih amellere ulaşmak isteyen kimse de cehâlet ve kötü amellere âit âletleri elinden atsın, câhillik ve kötü amelleri terk etsin. Zîrâ dünya sevgisi ile âhiret sevgisi, ikisi birden aslâ bir kalpte bulunamaz.
Ey insan! Allah’tan korktuğun ve şerre götüren yollardan sakındığın zaman şerre düşmezsin.
Seni, âhiret amellerinden alıkoyacak olan hevâya ve dünyânın geçici güzelliklerine meyletme. Aksi takdirde suya batmak üzereyken kendisini kurtarmak yerine, güzelliğine aldandığı ağır bir yükü kurtarmakla meşgul olan ve bu yüzden de boğulup giden kimse gibi olursun.
Şâyet Allâhü Teâlâ, Rûhu’l-Kudüs yani Cebrâîl Aleyhisselâm ile konuşan peygamberleri ve seçilmiş olan hamele-i vahiy (nebîleri) vâsıtasıyla insanlara kendisini tanıtmasa ve onları kulluğuna hidâyet etmeseydi, o insanlar aslâ, Allah Azze ve Celle’nin yüceliğini bilmeye yol bulamazlardı. O peygamberler, insanları Allâhü Teâlâ’ya karşı takvâya ve ona itâat yoluna irşâd ederler. İnsanlara, Allâh’ın emir ve yasaklarına dâir sınırlarını gösterirler. Ebedî hayâta ve nîmetlere vesîle olan rızâsını kazanma yollarında yapılması îcap eden amelleri bildirirler.
Allâhü Teâlâ’ya, câhilce ve kötü niyetlerle duâ etmeyin. Ona âsî olmayın. Koyduğu sınırları ve kânunları aşmayın. Sizden hiçbiriniz kendisine yapılmasını istemediği şeyi kardeşine yapmasın. Birlik ve beraberlik içinde olun ve birbirinizi sevin. Hep birlikte saf, temiz kalplerle, dağınık olmayan ve başka şey karıştırılmayan samimî niyetlerle oruca ve namaza devam edin. Allâhü Teâlâ’ya itâat ve ona karşı takvâ yolunda yardımlaşın. Dâimâ hayra koşun ve o yolda gayret edin. (Muhtâru’l-Hikem)
İdris Aleyhisselâm şöyle buyurdu:
Sizden hiçbiriniz, verdiği nimetlere karşı Allâhü Teâlâ’ya, hakkıyla şükretmeye güç yetiremezsiniz.
Nasıl ki bütün sanatları bilen bir usta, dikiş yapmak istediği zaman marangozluk âletlerini bırakıp dikiş âletlerini eline alıyor, yazı yazmak istediği zaman dikiş âletlerini bırakıp yazı âletlerini eline alıyorsa ilim ve sâlih amellere ulaşmak isteyen kimse de cehâlet ve kötü amellere âit âletleri elinden atsın, câhillik ve kötü amelleri terk etsin. Zîrâ dünya sevgisi ile âhiret sevgisi, ikisi birden aslâ bir kalpte bulunamaz.
Ey insan! Allah’tan korktuğun ve şerre götüren yollardan sakındığın zaman şerre düşmezsin.
Seni, âhiret amellerinden alıkoyacak olan hevâya ve dünyânın geçici güzelliklerine meyletme. Aksi takdirde suya batmak üzereyken kendisini kurtarmak yerine, güzelliğine aldandığı ağır bir yükü kurtarmakla meşgul olan ve bu yüzden de boğulup giden kimse gibi olursun.
Şâyet Allâhü Teâlâ, Rûhu’l-Kudüs yani Cebrâîl Aleyhisselâm ile konuşan peygamberleri ve seçilmiş olan hamele-i vahiy (nebîleri) vâsıtasıyla insanlara kendisini tanıtmasa ve onları kulluğuna hidâyet etmeseydi, o insanlar aslâ, Allah Azze ve Celle’nin yüceliğini bilmeye yol bulamazlardı. O peygamberler, insanları Allâhü Teâlâ’ya karşı takvâya ve ona itâat yoluna irşâd ederler. İnsanlara, Allâh’ın emir ve yasaklarına dâir sınırlarını gösterirler. Ebedî hayâta ve nîmetlere vesîle olan rızâsını kazanma yollarında yapılması îcap eden amelleri bildirirler.
Allâhü Teâlâ’ya, câhilce ve kötü niyetlerle duâ etmeyin. Ona âsî olmayın. Koyduğu sınırları ve kânunları aşmayın. Sizden hiçbiriniz kendisine yapılmasını istemediği şeyi kardeşine yapmasın. Birlik ve beraberlik içinde olun ve birbirinizi sevin. Hep birlikte saf, temiz kalplerle, dağınık olmayan ve başka şey karıştırılmayan samimî niyetlerle oruca ve namaza devam edin. Allâhü Teâlâ’ya itâat ve ona karşı takvâ yolunda yardımlaşın. Dâimâ hayra koşun ve o yolda gayret edin. (Muhtâru’l-Hikem)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder